Ayşe Yağcı’dan İz Bırakan Rotalar: Gökçeada

10 Haziran 2020

Hikayeleri, Doğası ve İnsanlarıyla Bir Bütün Olan Ada

Seyahat tutkusunu mesleği ile birleştiren Jules Verne Business Mice Travel kurucu ortağı ve genel müdürü Ayşe Yağcı, 25 yılı aşkın süredir dünyayı gezerken biriktirdiği eşsiz anıları seyahat severlerle paylaşıyor. Hiç bitmeyen seyahat merakını, O’nu en çok etkileyen destinasyonları, unutamadığı deneyimleri, başına gelen ilginç olayları anlatıyor. Yazı dizimiz Gökçeada ile devam ediyor.

Adanın hikâyesi:

Eski adı İmroz olan Gökçeada adını tarım tanrısı İmbrassos’tan almış. Homeros’un İlyada destanında İmroz deniz tanrısı Poseidon’ un adasıdır. Yunan mitolojisine göre Gökçeada (İmroz) ve Semadirek adaları arasında Akhilleus’un annesi Thetis’ in sarayı, Gökçeada ve Bozcaada (Tenedos) adaları arasında ise Poseidon’un kanatlı atlarının ahırları bulunuyormuş.

Adaya ruhunu katanlar ise Rumlar. Eski Rum köylerinde dolaşırken görülen kiliseler, okul binaları, evlerin hepsi Rum halkının neşesini, kültürünü gösteriyor. Kalan hikâyeleri ise hüzünlü. Müzik dolu neşeli sohbetlerin küçük sokaklara taştığı, meydanlarında ağaçların altında kahveleri olduğu canlı keyifli köylerde bugünlerde hala bir hüzün var.

Lozan Anlaşması sonucundaki mübadele esnasında Gökçeada dışarda tutulmuş. Bu nedenle Kıbrıs Savaşı’na kadar Rum halkı adalarında mutlu yaşamlarına devam etmiş.  1960’lardan itibaren adanın strtejik konumu nedeni ile kısıtlamalar gelmeye başlamış. Mübadele olmamış ama geleceğini adada görmekte zorlanan halk yavaş yavaş adayı terk etmeye başlamış. 1965 yılında adaya açık hava cezaevi yapılmış ve bu dönemde adaya gelen suçlular adada trajediye neden olmuş. Gündüz adada çalışan ve akşam cezaevine dönen suçlular can, mal güvenliğini tehdit etmiş. Ve adanın Rum nüfusu azalmış… Evler, köyler terkedilmeye başlanmış. 1974 – 2000 yılları arasında farklı illerden Gökçeada’ya gelenler olmuş. Onlar yeni köyler kurarken Rum köyleri sayıları çok az olan Rumların yaşadığı yerler olarak kalmış.

Biraz üzücü bir giriş oldu ama devamı güzel olacak yazının… Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmaların bir parçası olarak İmrozlular adalarına dönme hakkını almış,  dede yadigarı bakkalları, tavernaları, evleri açmaya gelmeye başlamışlar. Köyler canlanmaya başlamış.

Adaya nasıl gidilir?

Eceabat’ın Kuzey Ege tarafındaki Kabatepe Limanı’ndan düzenli feribot seferleri mecut. Bayram dönemleri haricinde internetten de bilet almak mümkün. (online.gdu.com.tr) Sefer sayısı fazla olmasına rağmen arabalı kısım için kuyruk fazla oluyor o yüzden online bilet almak çok önemli.  Adada kiralık araç bulmak kolay değil ve büyük bir ada olduğu için araba şart. Yolculuk ise konforlu ve 1 saat 15 dakika sürüyor.

Adada neler yapılır?

Yaklaşık 15 senedir Eceabat’a giden birisi olarak Gökçeada’ya ilk gidişim oldu. Bir saatlik mesafede ama fırsat olmamıştı. Feribotun güvertesinden adayı izlerken ilk aklımdan geçen çorak bir ada olduğuydu. Limandan sonra ilk 15 dakikada ise adanın farklı yüzleri kendini göstermeye başladı. Yeşillikler, çam ormanları, tepelerde yeşillikler içinde kendini gösteren taş evlerle dolu Rum köyleri, sarp kayalıklar arasında deniz boyu yollar, sürpriz şekilde karşınıza çıkan tuz gölü, taşlı plajlar, ince kumlu plajlar. Asırlık zeytin ağaçları, bol keçi… Şaşırtıcı bir şekilde canlıydı adada doğa. 2011 yılında aldığı ‘Cittaslow’ ünvanı ile dünyanın ilk Cittaslow adası olmuş.

Adada mutlaka görülmesi gereken yerler kesinlikle Rum köyleri. Tavsiye edeceğim otellerde zaten bu köylerde bulunuyor.

Sörf ve kite meraklıları içinde bir cennet Gökçeada plajları özellikle Kefaloz Plajı ideal. Yan yana salaş sörf okulları, geniş kumsalı ve her zaman soğuk Kuzey Ege Denizi ile çok keyifli bir yer. Başka bir denize girme alanı ise Yıldız Koyu; zemini taşlı ama şnorkel için ilgi uyandırıcı. Genel olarak plajlarda çok salaş ufak tefek şeyler yenilecek yerler var ama şık şezlonglar, margharitalar beklemeyin. Havlunu yere at, soğuk biranı yudumla, yanındaki sandviçi atıştır kıvamında.

Rum köyleri nasıl?

Rum köyleri çok güzel. Sabah kahvaltısı, akşam yemeği, kahve keyfi hepsi olur. Köyleri gezmeye başlamadan önce anayoldan Zeytinliköy ayrımında Keçi restoranda oğlak yemek için yemek molası verilebilir. Adada birçok restoranda oğlak ana menüde. Keçi’de buraya has salatalar ve mezelerle özenli bir sofra bulacaksınız. Yemekler lezzetli. Restoranın duvarları eski zamanlarda,  adanın en neşeli zamanlarından siyah beyaz fotoğraflarla süslü. Her birini uzun uzun inceliyor insan. Fotoğraflar hikaye anlatıyor.

Ve ilk durak Zeytinliköy…

Zeytinliköy adanın en eski köylerinden. Daracık sokakları, kilisesi ve okulu ile minnacık bir köy.  Eski adı Ayatodori olan köydeki Agios Georgios Kilisesi de adanın en eski klisesi. Köyün bir özelliği de Ortodoksların dini lideri Rum Fener Patriği 1. Bartholomeous’un bu köyde doğmuş olması. Zaman zaman köydeki evini ziyaret eden Patrik 15 Ağustos 2019’da klisedeki ayini yönetmiş.

Köyün sembolü Barba Hristos tatlıları ile ünlü. Fotoğrafta göreceğiniz Mina Cafe’de ise kahvaltı, salata,  pizza yemek mümkün. Yıllar sonra baba ocağına dönüp babasının bakkal dükkanını kafeye çevirip hayat vermiş. Madam Maria, Nostos, Cafe Garaj hepsini kahve ve tatlılar için denemenizi öneririm.

Zeytinliköy’de Nerede Kalınır?

  • Son Vapur Butik Otel
  • Zeydalı Otel

Zeytinliköy Notları:

  • Barba Hristo Tatlıları (sakızlı muhallebesi denenmeli)
  • Fener Rum Patriği Bartholomeos’un doğduğu ev (Barba Hristo’nun çaprazında kalıyor)
  • Mina Cafe (To Steki Tis Minas) – babasının eski bakkal dükkanını gökkuşağı renklerinde boyayarak sempatik bir köye dönüştürmüş.
  • Nostos’da kahve molası ve sahibi Atanaş ile sohbet.
  • Gökçeada Cugura Organik – Zeytinliköy’den Kapıkaya plajına giderken görebilirsiniz.

Haftaya diğer köyler ile yazıma devam edeceğim…

“Ayşe Yağcı İz Bırakan Rotalar”  Serisi

Dünyanın hiçbir yerine benzemeyen ülkesi Hindistan deneyimlerimi okumak isterseniz yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

İyinin kötüye karşı zaferini simgeleyen Holika’dan ilham alan Holi Festivali ritüelleriyle birlikte “Göller Şehri” Udaipur yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

Doğanın sahibi olmadığımızı, sadece birer misafir olduğumuzu hatırlatan Güney Afrika Safari yazımı okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Asya’nın dış dünyaya yeni açılan ülkelerinden, “Mutlu İnsanlar Ülkesi” Bhutan deneyimlerimi okumak isterseniz yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

#ŞimdiHayalEtSonraSeyahatEt”
Gelecek seyahat planlarınız için:
travel@julesverne.com.tr

JULES VERNE GEZİLER

Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

    Mesajınız kapsamında bizlere iletmiş olduğunuz veriler arasında; ırk, etnik köken, siyasi
    düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançlar, kılık ve kıyafet, dernek, vakıf ya da sendika
    üyeliği, sağlık, cinsel hayata ilişkin veriler, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili veriler,
    biyometrik ve genetik verilerin bulunmadığından emin olmanızı rica ederiz.
    *Doldurulması zorunlu alanlar
    Bilgi güvenliğiniz bizim için önemli, o yüzden %100 gizlilik sunuyoruz.

    Kişisel Verilerin İşlenmesine İlişkin Açık Rıza Metni

    Onay vermiş olmanız halinde kişisel verileriniz ABH Turizm Temsilcilik ve Ticaret A.Ş.- (JULES VERNE BUSINESS MICE TRAVEL) tarafından;

    Ürün ve hizmetlerimizin sizlerin beğenilerinize, kullanım alışkanlıklarınıza ve ihtiyaçlarınıza göre özelleştirilerek sizlere önerilmesi; analiz, segmentasyon veya hedefleme çalışmalarının yürütülmesi; size özel ürün veya hizmet tekliflerinin, yeni ürün duyurularının, kampanyaların, promosyonların sunumu ile diğer pazarlama aktivitelerinin yürütülmesi; anket ve müşteri memnuniyet ölçümü çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve bu kapsamda sizlerle elektronik yollarla iletişime geçilmesi amaçları ile işlenebilecek ve amaçlar doğrultusunda hizmet aldığımız üçüncü kişi tedarikçilerimizle paylaşılabilecektir.