Binlerce yıl önce bu topraklarda kimler vardı? Medeniyetler nasıl kuruldu? Bu geleneklerin çıkış noktası neydi? Bu mimari yapılar nasıl inşa edildi? Asırlar boyu dünya medeniyetlerinin kavşak noktası olan, nice savaşlar nice kuruluşlar gören, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bugün bile hayranlık uyandıran eserler, anılar barındıran bir ülkede yaşamak başlı başına bir zenginlik. Bu zenginliğin kıymetini bilerek Türkiye’nin görülmesi gereken tarihi rotalarını derledik. Elbette, bu liste onlarca büyüleyici tarihi yer arasında sadece birkaçı.
Nemrut Dağı’ndan Antakya’ya, Mardin’den Şanlıurfa’ya, Hattuşa’dan Safranbolu’ya Türkiye’nin tarihi yerler kılavuzu…
Efes, İzmir
Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı ve asırlardır dini merkez işlevi gören Meryem Ana Evi’ne ev sahipliği yapan Efes Antik Kenti, Anadolu uygarlıklarının çeşitliliğini yansıtırken, yıllara da meydan okumayı ihmal etmiyor. Dünya üzerinde kazılan en büyük Grekoromen şehir olma özelliğini taşıyan Efes, küçük Asya olarak adlandırılmış ve Anadolu eyaletinin de başkenti olmuş. Yunan medeniyeti ve ardından Roma medeniyeti kontrolünde olan antik kent bu iki zengin medeniyetin mimari ve kültürel izleriyle donatılmış. Dini, ticari, kültürel ve sanatsal olarak döneminde bir yıldız olan Efes, Roma dönemi yapılarının en güzellerinden görkemli Celcus Kütüphanesi ve antik tiyatrosu ile de göz kamaştırıyor.
Safranbolu, Karabük
Karabük şehrinin kuzeyinde yer alan ve 1950’lerde Anadolu’da gerçekleşen modern şehirleşmeden etkilenmeyen Safranbolu, ahşap evleri ve anıtsal yapılarıyla meşhur olan bir bölge. Tüm hızlı şehirleşme tehdidine rağmen kültürel dokusunu korumayı başaran Safranbolu 18. Yüzyılda Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin de vazgeçilmez duraklarından biri olmuş. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetlerine giren şehrin merkezi Batı Karadeniz’in geleneksel kent dokusunu yansıtıyor. Geleneksel ahşap evleri ve anıtsal yapılarıyla yaşayan bir değer.
Mardin Merkez
Daha önce gördüğünüz hiçbir yere benzemeyen Mardin bir tarih kitabını okumak gibi… Mezopotamya’nın incisi dünden bugüne Asurlular, Araplar, Selçuklular, Kürtler, Farslılar, Moğollar, Osmanlılar gibi zengin kültüre sahip güçlü devletlerin yönetimine girmiş; dinlerin, dillerin, kültürlerin buluştuğu bir kültür mozaiği olmuş. Labirenti andıran geçitlerle uçurum altına inşa edilen taş evleri, tarihi merkezinde yer alan medreseleri, kiliseleri, manastırları, camileriyle bir film sahnesi gibi.
Midyat, Mardin
Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Mezopotamya Bölgesi’ne yerleşen Eti Türkleri, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ettiklerinde bugünkü adı Midyat’ı yuva yapmışlar. Bu verimli toprakların tarihi MÖ 2000 yıllara kadar uzanıyor. Arap ve Süryani gelenekleriyle harmanlanan Midyat’ın hoşgörülü yaşamı mimarisine bile yansımış. Evlerin birbirini rahatsız etmeyecek şekilde inşa edildiği Midyat Mor Gabriel Manastırı, Mardin Konak, Midyat Konukevi gibi önemli yapılarıyla ünlü.
Dara Antik Kenti, Mardin
“Mezopotamya’nın Efes’i” olarak bilinen Dara Antik Kenti Güneydoğu Bölgesi’nin en kıymetli antik kenti. 505 yılında Sasanilere karşı korunmak amaçlı Doğu Roma İmparatorluğu tarafından inşa edilen Dara’da günümüze kalan kilise, saray, çarşı, Agora, tophane, köprü kalıntıları var. Dara Antik Kenti’nde bölge taşları içerisine oyuklar açılarak hazırlanan mezarların hikâyesi ise ilginç: Romalılar yeniden dirileceklerine inandıkları için bu mezarları yapmışlar.
Halfeti, Şanlıurfa
Gaziantep ve Şanlıurfa’nın ortasında yer alan Halfeti zamana ve sulara direnen bir mucize! Birecik Barajı nedeniyle büyük bir bölümü sular altında kalan bu tarihi bölge 2013 yılında Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi tarafından “sakin şehir” ağına dâhil edildi. Güneydoğu Anadolu’nun bu saklı güzelliğinin tarihi 3000 yıl önceye uzanıyor. Fırat Nehri kıyısında önemli bir konumda kurulan Halfeti tarih boyunca Asurlular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar yönetimine girmiş kültürel ve mimari zenginliğini de bu çeşitlilikten almış. Suların altında kalan bu sessiz şehir korumaya devam ettikleriyle bile sizi büyülemeyi başarıyor.
Harran, Şanlıurfa
Sonsuz gibi görünen Harran Ovası ve binlerce yıllık tarihe tanıklık yapan bir antik kent. Şanlıurfa’ya yaklaşık 45 km mesafedeki Harran kelimesinin Sümer ve Akat dillerinde “yolların kesiştiği kavşak” veya “kervan” anlamına gelen harran-u sözcüğünden geldiği tahmin ediliyor. Efsaneye göre Adem ile Havva’nın cennetten kovulduktan sonra ilk ayak bastıkları yer olan Harran aynı zamanda birçok peygamber öyküsünün de merkezinde bulunuyor. Anadolu ile Mezopotamya arasında önemli bir ticari kavşak noktası olan Harran tarih boyunca Sümerliler, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gib güçlü devletlerin yönetimi altına girmiş. Harran’a geldiğinizde Harran Kalesi, Ulu Camii, Harran Üniversitesi, Harran Höyüğü, Harran Evleri göreceğiniz kalıntılar arasında.
Göbeklitepe, Şanlıurfa
MÖ 10.bin yılın sonlarından MÖ 9. bin yıllarına tarihlenen Göbeklitepe tarih öncesi alan olarak büyük bir değere sahip. 1500 yıllık bir dönemden günümüze kalan arkeolojik birikintiler tarihimizle ilgili yeni bilgiler kazandırırken aslında bundan önceki bildiğimiz tarihi de yeniden yorumlatıyor. Özellikle T biçimi dikilitaşları dünya üzerinde şuana kadar bilinen en eski anıtsal yapılar olarak biliniyor. Tüm yazılanları yeniden yazdıran ve tarihi değiştiren Göbeklitepe’de yeni gizli geometrik desenler de keşfedildi! Tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe’yi inşa edenlerin, tekerleğin icadından binlerce yıl önce, geometrik prensipleri anladığını ve bu prensipleri inşaat planlarına uygulayabildikleri anlaşıldı. İsrailli arkeologlar tarafından yapılan keşif, Göbeklitepe’nin düşünülenden daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ve o zamanlar için imkansız olduğu düşünülen karmaşık planlama teknikleri uygulandığını gösteriyor.
Nemrut Dağı, Adıyaman
Dünyanın sekiz harikasından biri olarak gösterilen Nemrut Dağı sadece eserleriyle değil eşsiz gündoğumu ve günbatımı manzaraları ve yaydığı enerjisiyle UNESCO listesinin benzersiz ve nadide bir üyesi. Deniz seviyesinden 2 bin 150 metre yükseklikte yer alan Nemrut Dağı, Adıyaman’ın kuzeyinde Kahta ilçesinde yer alıyor. Gün batımı ve gün batımı manzarası, Tümülüsleri ve muazzam güzellikteki heykelleriyle Kommagene Krallığı’nın tüm heybetini gözler önüne seren Nemrut Dağı, tüm kültürleri buluşturmak isteyen Kommagene Kralı I. Antiochos’un başka kültür tanrılarını bir araya getiren heykelleri ve kabartmalarıyla göz kamaştırıcı.
Hattuşa (Hitit Başkenti), Çorum
Bin Tanrılı ülke olarak da anılan Hititler devletinin sosyal yaşamı, inanışları ve yönetim biçimlerini yansıta Hattuşa Hitit kültürünün merkezi başkentiydi. Anadolu’nun en önemli arkeolojik alanlarından biri olan Hattuşa’da ortaya çıkan kalıntıların birçoğu M.Ö 13. yüzyıldaki yeniden yapılanma dönemine ait. Tarihin ilk yazılı anlaşması olarak bilinen Kades Anlaşması’nın da yapıldığı şehirde aslanlı kapılar, sur duvarları, 30’dan fazla tapınak, kraliyet konutları ve sokakları tüm heybetiyle ayakta.
Antakya
Anadolu’nun Arabistan ve Afrika ile kavuşma noktası olan Antakya konumu gereği binlerce yıl boyunca nice hükümdarlar, nice devletler görmüş. Ticari önemi ile yolculara, kervanlara konaklama yeri olan Antakya ticari, kültürel ve mimari açıdan bir buluşma noktası olmuş. Helenistik Dönem, Roma İmparatorluğu ve Osmanlı Dönemi izlerini zengin kültürel kodlarında ve mimarisinde hissetmeye devam ettiğimiz Antakya dinlerin, farklı inançların iç içe sevgiyle yaşamaya devam ettiği kıymeti büyük bir bölge. Sofrasında, şarkılarında, ezan sesi ile çan sesinin birbirine karıştığı güzel sokaklarında Antakya’yı yaşamak paha biçilemez.
İstanbul
3 imparatorluk görmüş, devlet gücünü mimarisine, kültürüne, geleneklerine yansıtmış bir şehir İstanbul! Asya ve Avrupa’nın buluşma noktası olması bu şehri her zaman cazip kılmış, yüzyıllar boyu her göreni kendine âşık etmeyi başarmış. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine giren İstanbul’un tarihi alanları arasında Sultanahmet Arkeolojik Park, Süleymaniye Camii ve Çevresi Koruma Alanı, Zeyrek Camii (Pantokrator Kilisesi) ve Çevresi Koruma Alanı ve İstanbul Kara Surları yer alıyor. Tarihi rotada aklımıza ilk gelen yerler Topkapı Sarayı, Ayasofya-i Kebir Camii, Şerefiye Sarnıcı, Kariye Müzesi, Süleymaniye Camii, Zeyrek Camii, Kız Kulesi, Hidiv Kasrı, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı.
Size özel seyahat programı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr