“Müzik ruhun gıdasıdır” diye boşa dememişler. Dünya genelinde müziğin seyahatinize ekstra bir boyut katacağı şehirlerde, seyahatinizi unutulmaz anılara dönüştürebilirsiniz. İster Almanya’nın başkentinde techno müziğin keyfini çıkarın, isterseniz Viyana’da klasik müzik konserlerine katılın! Notaların adeta yeniden yarattığı, sokaklarından müzik taşan şehirleri keşfetmenin şimdi tam zamanı.
Zevkiniz ne olursa olsun bir müzik aşığıysanız; Liverpool’dan Berlin‘e; Washington D.C’den Havana’ya; Viyana‘dan New Orleans‘a; Cremona‘dan Glasgow’a, Puno‘dan Boston’a müzik severler için dünyanın en keyifli şehirleri:
Liverpool, İngiltere
İngiltere’nin kuzeyinde bulunan bir liman kenti olmasının çok ötesinde bir üne sahip olan Liverpool‘u İngiltere’de gezilecek yerler listesinin üst sıralarına taşıyan en önemli etken, şüphesiz John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr’dan oluşan efsanevi müzik grubu The Beatles’dır. Dünyanın hemen her bölgesinden müzisyenlerin bir araya gelerek gerçekleştirdiği Uluslararası Beatles Haftası’na ek olarak şehir, Liverpool Uluslararası Müzik Festivali’ne de her yıl ev sahipliği yapıyor. Pek çok Beatles hayranı gibi efsane müzik grubunun doğduğu şehri deneyimlemek için Liverpool’a giderek; şehrin sokakları başta olmak üzere kafe ve barlarında efsanevi grubun izlerini sürebilirsiniz.
Berlin, Almanya
Gecesi ile ayrı, gündüzüyle ayrı büyüleyen; müziğin, tarihin ve sanatın buluşma noktası Berlin; her ne kadar Echtzeitmusik olarak bilinen deneysel müziğe odaklanmış olsa da, house müziğiyle de yıllardır ilgi odağı haline gelmiş dünya şehirlerinden bir tanesi. Geçmişi ve bugünü eşsiz bir harmoniyle yaşatan başkent Berlin’de techno ve deneysel müziğin yanı sıra Garage ve Punk’tan Rockabilly’e, 50’lerin retrosundan The Strokes ve The White Stripes tarzındaki gitar tabanlı blues’a kadar pek çok seçenek bulabilirsiniz.
Washington, D.C
Dünya politikasının kalbinin attığı Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington, Fugazi ve Bad Brains gibi hardcore grupların yanı sıra Godfather of Go-go ve Chuck Brown gibi isimleri ile yıllardır gelişen bir yeraltı müzik sahnesine sahip. Ulusal Amerikan Tarihi Müzesi başta olmak üzere şehirde keşfedilecek pek çok yer bulunuyor. John Coltrane ve Miles Davis’in, efsanevi Bohemian Caverns’ı çalan en iyi müzisyenler arasında olduğunu da ayrıca hatırlatalım.
Havana, Küba
Küba’nın başkenti Havana‘da iyi müzik dinlemek ve eğlenmek için özel bir yere gitmenize gerek yok. Şehrin caddelerinde dolaşırken bile sokak müzisyenlerinin eğlenceli performanslarını dinleyebilirsiniz. Günümüzde pek çok kişi şehrin sokaklarında ve barlarında duyulabilen Latin, Caz ve Rumba’nın dışında devrim öncesi müziği dinleyip, salsa kıvraklığını deneyimlemek için Havana’ya seyahat etmeyi tercih ediyor. Sokaklara ve hatta meydanlara taşan eğlenceli ritimler, Küba akşamlarında içini daha da ısıtmak isteyenler için doğru tercih olacaktır.
Viyana
Mozart, Beethoven, Brahms, Strauss ve Chopin gibi pek çok önemli müzisyene kucak açan Viyana adeta bir müzik şehri. Zengin bir müzik mirası ve gelişen çağdaş müzik sahnesi ile müzikseverlerin kulaklarının pasını silen şehirde Eylül’den Haziran’a kadar süren festivaller, bir defaya mahsus performans ve özel etkinliklerle kutlanıyor. Buraya geldiğinizde dünyanın en iyi senfonik müzik topluluğu Viyana Filarmoni Orkestrası’nın büyüleyici performansını izlemelisiniz. Wiener Konzerthaus’ın görkemli atmosferinde saygın bir orkestranın dünya çapında bir resitalini yaşamaktan daha keyifli bir şey olmasa gerek.
New Orleans
Amerikan cazının doğum yeri olarak bilinen New Orleans, müzik söz konusu olduğunda hala listenin başını çeken en iyi şehirlerden bir diğeri. İster Fransız Mahallesi’nde bir bara gidiyor olun, ister New Orleans Caz Festivali’ne şehrin müzik sahnesi kesinlikle sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Cremona, İtalya
Milano ve Bergamo’nun ünlü destinasyonlarından çok da uzakta olmayan, pek bilinmeyen Cremona müzik denince keşfedilmesi gereken şehirlerden. Cremona’nın bir şöhret iddiası var: keman. Çünkü burası, tahta parçalarını en tatlı sesleri üretebilen muhteşem bir enstrümana dönüştürebilen deha Stradivari’nin aynı zamanda doğum yeri. Kasaba günümüzde dünyanın dört bir yanına gönderilecek enstrümanları yapmak için küçük atölyelerde çalışan 130 kadar şaşırtıcı luthier veya keman yapımcısıyla övünüyor. Ladin, akçaağaç ve abanozun enstrümana dönüşmesinin özenli sürecini izlemek ise oldukça büyüleyici.
Glasgow, İskoçya
Gaydaların ayırt edici tonlarını İskoçya ve İrlanda’dan duyabilmek mümkün. Nefesli rüzgar ailesinin bir üyesi olan gaydaların çıkardıkları sesle ilgili duygularınız her ne olursa olsun, bu enstrüman ve yarattığı melodiler hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, müzikal yolculuğunuz için en iyi başlangıç noktası kesinlikle Glasgow‘daki The National Piping Center olmalı.
Puno, Peru
Taquile gibi Titicaca Gölü adalarında müzik yapan sanatçıları sık sık görmenize rağmen onları geleneksel olarak sadece kurak mevsim aylarında duyabilirsiniz. Ancak onları bir festival ortamında görmek istiyorsanız, ziyaretinizi Şubat ayı için Fiesta de la Virgen de la Candelaria ile aynı zamana denk getirmeye çalışmalısınız. Bu muhteşem ve renkli karnavalda geçit törenleri, dansçılar ve tabii ki bol bol müzik var.
Boston, Massachusetts
Boston zengin, eklektik ve sürekli değişen bir müzik ortamına sahip. Burada doğan harika sanatçılardan sadece birkaçı Pixies, Aerosmith, The Cars, Boston ve James Taylor gibi dünyayı kasıp kavuran isimler. Klasik müzik, Boston Konservatuarı ve Berklee Müzik Koleji gibi müzik okulları tarafından yönlendirilen şehrin kültürel mirasının hala önemli bir parçası. Boston Senfoni Orkestrası hem geleneksel hem de çağdaş notaları kucaklayan, dünya çapında en çok yönlü topluluklardan biri olarak biliniyor.