Lezzetin izinden giderek farklı bir yolculuğa çıkmak isteyenlere…
Michelin Rehberi her yıl, gastronomi tutkunları için yepyeni yıldızlar, keşfedilmeyi bekleyen şehirler ve damağınızda iz bırakacak rotalar sunuyor. Bu yıl ilk kez rehbere katılan şehirler ve restoranlar, sadece bir yemek deneyimi değil, her lokmasında hikaye saklı, unutulmaz seyahat anıları vadediyor. Lezzetin peşinden gideceğiniz bu yolculukları sizin için kişiselleştiriyoruz. Hayalinizdeki rota hangisiyse, gelin birlikte planlayalım ve tadı damağınızda kalacak bir deneyime birlikte imza atalım.
Cartagena, Kolombiya – Tropik Tatlar, Sıcak Renkler
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Cartagena, rengarenk evleri, cıvıl cıvıl sokakları ve Karayip kıyısındaki enerjisiyle büyüleyici bir atmosfere sahip. Bu yıl ilk kez Michelin haritasına giren şehir, sarı renkli sömürge villalarından palmiye ağaçlarıyla dolu evlerine, leziz kokteyllerinden kafalarında meyve sepeti taşıyan Las Palequeras kadınları ile adeta bir açık hava karnavalı gibi.
Cartagena’nın gastronomi sahnesinin parlayan yıldızı ise bölgenin yerel malzemelerini yaratıcı tabaklarla buluşturarak ziyaretçilerine unutulmaz bir lezzet deneyimi sunuyor. Samimi atmosferiyle öne çıkan restoran, Kolombiyalı şefler Jaime Rodríguez ve Sebastián Pinzón’un yönetimindeki ekibin ellerinden çıkan eşsiz lezzetleri tatma şansı bulabileceğiniz adreslerden.
Önerimiz: UNESCO listesindeki eski şehir sokaklarında yürüyüş, Karayip denizine nazır butik otellerde konaklama ve şehrin gurme noktalarında rehberli bir lezzet turu.
Kyoto, Japonya – Sessiz Zarafet, Derin Lezzet
Muhteşem tapınaklarıyla binlerce yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan Kyoto, Tokyo ve Osaka’nın tam tersine gelenek ve kültürle dolu. Geleneksel Japon mutfağının zarif detaylarını sunan restoranları, çay seremonileri ve dingin bahçeleriyle Kyoto, lezzet odaklı seyahatler için benzersiz bir atmosfer sunuyor.
Yüzden fazla tarihi eseriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kyoto’nun Gion bölgesinde bulunan Gion Maruyama, Japonya’nın geleneksel Kaiseki mutfağını modern dokunuşlarla harmanlayarak ziyaretçilerine eşsiz bir lezzet yolculuğu yaşatıyor. Altı yıldır 2 Michelin Yıldızını elinde tutan şef Yoshi Maruyama’nın önderliğinde, mevsimsel ürünlerle hazırlanan her tabak doğanın ritmini sofraya taşıyor.
Önerimiz: Geleneksel ryokanlarda konaklama, çay seremonileri, özel aşçılık atölyeleri ve zen bahçelerinde sabah yürüyüşleriyle içsel bir keşif rotası.
Ljubljana, Slovenya – Avrupa’nın Sessiz Gurme Noktası
Slovenya’nın başkenti Ljubljana, Avrupa’nın yemyeşil ve dost canlısı insanları ile en yaşanabilir şehirlerinden biri. Roma, Paris ve Londra gibi rüştünü ispat eden Avrupa şehirleri arasında kendine yer bulan, son yılların en popüler şehirlerinden biri olan Ljubljana, Atelje ile Michelin haritasına adım atıyor.
Şef Jorg Zupan’ın kendine özgü sunumları ve aromatik dokunuşlarıyla şekillenen Atelje, bu sene de Michelin Yıldızı’nı korumayı başarıyor. Şehrin gürültüsünden uzakta, yöresel lezzetlere odaklanan bu restoranı, romantik akşam yemekleri için de tercih edebilirsiniz.
Önerimiz: Şehri bisikletle gezdikten sonra Bled Gölü’ne uzanan bir gurme günübirlik rota ile doğa ve gastronomiyi bir arada yaşamak.
Tallinn, Estonya – Baltık’ta Yükselen Lezzet Sahnesi
Dar sokakları, göğe yükselen kuleleri ve arnavut kaldırımlı sokaklarıyla insanı bir anda bir masalın içine sokan başkent Tallinn, surlarla çevrili bir Orta Çağ güzeli. Modern Nordik mutfağıyla öne çıkan şehir, bu yıl ilk Michelin restoranına ev sahipliği yapıyor.
Hem menüsüyle hem de tasarımıyla dikkat çeken 180° by Matthias Diether, Tallinn’in huzur dolu doğasında, şef Matthias Diethe’in doğal tarım ürünleriyle hazırladığı özenli menüsüyle, sürdürülebilir lezzetin tanımını yeniden yapıyor. 2 Michelin Yıldızı ile taçlandırılan bu eşsiz mekan, tarihi Noblessner Limanı’nda yer alan eşsiz konumuyla mutlaka keşfetmeniz gereken adreslerden.
Önerimiz: Baltık Denizi kıyısında konaklama, tasarım odaklı mimari yürüyüşler ve Tallinn’in tarihiyle bütünleşen özel bir gastronomi programı.
Cape Town, Güney Afrika – Afrika’nın Gurme Başkenti
Cape Town; kültürel zenginliği, nefes kesen sahil manzaraları ve yükselen dağlarıyla ünlü büyüleyici bir gastronomi cenneti. Şehirdeki restoranlar, yerel malzemeleri modern tekniklerle harmanlayarak eşsiz lezzetler sunuyor.
Ülkenin en iyi restoranları arasında önüne çıkan her ödülü hak eden The Test Kitchen ve La Colombe, yaratıcı menüleriyle Cape Town’da ziyaret edilmesi gereken restoranlar olarak öne çıkıyor. Buraya geldiğinizde Cape Town’un eşsiz şehir manzarası ve günbatımına tanıklık etmek için teleferikle Masa Dağı’na çıkabilir, ödüllü “My Octopus Teacher” belgeselinin çekildiği yosun ormanlarında rüya gibi bir okyanus gezisine katılabilirsiniz.
Önerimiz: Üzüm bağları arasında şarap tadımları, Masa Dağı’nda gün batımı pikniği ve Atlantik kıyısında deniz ürünleriyle dolu bir akşam yemeği deneyimi
Bir Sofradan Fazlası: Size Özel Tasarlanmış Seyahatler
Her biri, yalnızca menüsüyle değil, hikayesiyle de sizi içine çekiyor. Bu şehirlerde yalnızca bir restoran keşfetmiyorsunuz; yaşadığınız her an, sizin için kurgulanan özel bir deneyime dönüşüyor. Jules Verne Travel olarak bu rotaları sizin beklentileriniz doğrultusunda kişiselleştiriyoruz. Şimdi tadını çıkarma zamanı!
Michelin Rehberi’ndeki tüm restoranlara ulaşmak için Michelin Guide’ın Türkçe resmi web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Size Özel Seyahat Programı ve Rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr