Bir sonraki gezinize karar vermenin pek kolay olmadığını tahmin edebiliyoruz, bu yüzden Mayıs ayı seyahatlerinize ilham verecek önerileri paylaşmak istedik. Kış mevsimini tamamen arkamızda bıraktığımız Kuzey yarımkürede bahar havası eserken, Güney yarımkürede ise havalar soğumadan önceki en keyifli zamanlar yaşanıyor. “Mayıs ayında nereye gidilir?” diyorsanız Madrid’den Fransız Rivierası’na, Peru’dan Sicilya’ya, Botsvana’dan Münih’e Mayıs ayının en keyifli destinasyonları!
Stockholm, İsveç
14 adadan ve adaları birbirine bağlayan 50 köprüden oluşan Stockholm, Baltık Denizi’nin karşısında modernliği ve gelenekleri aynı potada eritebilen, ruhunuzu açan bir şehir. Müzeleri, tasarım dükkânları, sanat galerileriyle şehrin zengin tarihine hızlı bir giriş yapabilirsiniz. Her ne kadar Gamla Stan şehrin tarihi merkezi olsa da Stockholm’ün her adası farklı bir tablo sunuyor. Her adanın kendine has bir atmosferi olduğunu ve tek şehirde birden çok deneyim yaşayacağınıza şüpheniz olmasın. Avrupa şehrinden çok İskandinav kültürüyle yoğrulan Stockholm’ü yürüyerek keşfetmenin hazzını yaşamak için Mayıs ayı ideal!
Fransız Rivierası, Fransa & Monaco
İster Côte d’Azur isterseniz Fransız Rivierası deyin, sonuç aynı: aradığınız cennet Avrupa kıyılarında… Akdeniz yeşilinin ve mavisinin cömertliğinde, kıvrımlı yollarıyla devam eden sahil şeridi St. Ttopez, Cannes, Nice gibi gösterişli şehirleri; Monaco gibi zarif ülkesi ve Grasse, Menton, Eze gibi kendine has dokuları olan kasabalarıyla ünlü ressamların tablolarından farksız. Deniz kokusu ve Akdeniz güneşi eşliğinde yollarda ilerlerken yol arkadaşlarınız Belle Epoque döneminden kalan mimariler, tarihi taş evlerle örülü tepe köyleri, ihtişamlı caddeler, ufuk açan müzeler olacak.
Münih, Almanya
Münih’te Nisan yağmurları yerini Mayıs ayında güneşli günlere ve bolca eğlenceye bırakıyor. “Oktoberfest’in kardeşi” olarak anılan Frühlingsfest, şehir merkezinde Münih’i yeniden festival havasına büründürüyor. Oktoberfest’e nazaran daha küçük ve daha lokal bir festival olan Frühlingsfest 1965 yılından beri düzenlenen, eğlenceli bir ilkbahar bira etkinliği aslında. Bu yıl 26 Nisan-12 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor. Bavyera mutfağının en zengin ve renkli olduğu bahar döneminde Münih’i yürüyerek dolaşmanın keyfini çıkarabilirsiniz. Müzeleri, tasarım mağazaları, butikleri, sanat galerileri ve iddialı restoranlarıyla tam bir Avrupa şehri.
Sicilya, İtalya
Yüksek sıcaklıkları ve kalabalığı sevmeyen gezginler için bahar ayları Sicilya’nın cennet kapılarını aralamak için harika bir zamanlama! Akdeniz’in en büyük adası, İtalya’nın tarihi romanı gibi… Tapınakları ve tiyatrolarıyla antik dünyanın kapılarını aralayan; Etna Yanardağı’nın heybetiyle parlayan; Barok mimarisine ait sarayları, harika manzaralara sahip kasabalarıyla görsel şölen sunan bir adadan bahsediyoruz. Leziz Sicilya mutfağı tatların, iddialı yerel şarapların, kartpostalı andıran bakir koyların adresi aynı zamanda. Avrupa ve Afrika arasında bir kavşak görevi gören Sicilya sizi, bir açık hava müzesine davet ediyor.
Paris, Fransa
Işıkların şehri Paris’i sevmek için özel bir mevsime ihtiyacınız yok elbette… En soğuk ve gri havalarda bile kendini sevdirecek bir güzelliği var bu şehrin! Ancak söz konusu baharsa ve aylardan Mayıs ise tüm doğanın uyandığı, parkların dolup taştığı, sanat etkinliklerinin hız kesmeden devam ettiği bir döneme adım attığınızın işaretidir. Seine Nehri üzerinde yapacağınız bir akşam gezintisi; Jardin du Luxembourg, Jardin d’Acclimatation, Jardin des Tuileries ve Jardin des Plantes’da yapacağınız keyifler, Canal St-Martin’in lokal ruhu size enerji verecek. Son olarak, 16-27 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek Saint-Germain-des-Prés Jazz Festivali’nin şehri müziğe boğacağını da ekleyelim.
Botsvana
Afrika’nın gizli kalmış cenneti Botswana, bağımsızlığını ilan ettikten hemen sonra bulunan elmas madenleri sayesinde Afrika’nın en zengin ve iyi yönetilen ülkelerinden biri olmuş. Ülke topraklarının büyük bir bölümü vahşi hayatı koruma alanı olarak ayrılmış. Çok iyi yönetilen turistik organizasyonlar ve ülkenin az sayıda turist ve otel politikası sayesinde, Afrika’nın en iyi korunmuş ve bozulmamış safari bölgesi olmayı da hak etmiş. Yüzlerce canlı türü ve yüksek sayıdaki fil sürüleri ile ünlü Chobe Milli Parkında tahmininizden de keyifli bir safari deneyimi mümkün. Neredeyse yağışın hiç olmadığı Mayıs ayında, sulak alanlar kuruduğu için hayvanlar kalıcı su kaynaklarına doğru yöneliyorlar. Bu da, Chobe Nehri ve Okavango Deltası’na giden hayvan sürülerini görebileceğiniz en özel zamanlar demek!
Tel Aviv, İsrail
Enerjik, renkli ve hatta hedonist bir şehir olan Tel Aviv’i keşfetmek için zamanı ertelemeyin! Harika bir kafe kültürü, sınırsız eğlence anlayışı ve etkileyici mahallelerle çevrili olan Tel Aviv, 1909 yılında kurularak dünyanın en genç şehirleri listesinde de yerini koruyor. İsrail’in her geçen gün büyüyen ve gelişen şehri Tel Aviv, hem bir yuva gibi sıcak hem de bir metropole yakışan dinamizme sahip. Bir yanda gökdelenlerin parlayan manzarası diğer yanda tarihi sokaklarıyla geçmişi unutmadan geleceğe hızlı adımlarla ilerliyor. Bauhaus mimarisindeki çarpıcı binaları, etkinliklerin hız kesmediği tiyatro ve konser salonları, her köşede karşınıza çıkan, Instagram paylaşımlarına layık kafeleri ve elbette gece hayatıyla özellikle genç gezginlerin radarında.
Madrid, İspanya
İspanya’nın en karakterli şehri Madrid için Mayıs ayı, yaz sıcakları başlamadan önce sokaklarında kaybolmak, parklarında güneşin tadını çıkarmak anlamına geliyor. Barok mimarinin güzellemelerini sunan bulvarlarından lüks Salamanca semtine, yaratıcılığıyla fark yaratan Malasaña semtinden çarpıcı mimarilerine kadar Madrid her sayfasını heyecanla okuyacağınız bir roman gibi. Evet, belki Gaudi’nin ünlü mimari yapıları yok ama burada Juan de Villanueva’nın temellerini attığı Plaza Mayor; Jules ve Raymond Février’in tasarımı ikonik Métropolis; Alonso Carbonell imzalı Buen Retiro Palace gibi görkemli yapılar dolu. Tapas barları, gurme restoranları, gece hayatında beklentileri yükselten kulüpleri ve özel partileri ile 24 saat yaşayan Madrid’e hoş geldiniz!
Vilnius, Litvanya
Büyük Budapeşte Oteli filmini izlediyseniz, Vilnius’u gezerken bu filmde hissettiklerinizi yeniden yaşayacaksınız. Orta ve Doğu Avrupa’daki en büyük Ortaçağ’dan kalma eski kentine sahip olan Vilnius, Avrupa’nın yükselen şehirlerinden. Tarihi, büyüleyici mimarisi, kafe kültürü ile giderek popülaritesi artan Vilnius, Litvanya’nın başkenti olarak tüm özel sıfatların hakkını veriyor. Butik antika dükkânları, etkileyici müzeleri, bira imalathaneleri, Barok ve Neoklasik kiliseleri ve hızla gelişen gastronomi dünyasıyla gezginler için yepyeni bir nokta! Bu heyecan verici şehri keşfetmek için geç kalmayın, bizden söylemesi!
Peru
Büyük İnka İmparatorluğunun kalbi ve İspanyol fethi için hareket merkezi olan Peru… Unutulmayacak yerlerin, hikâyelerin ve deneyimlerin ülkesi Peru’da dokunduğunuz her toprak parçasından bir sürpriz çıkabilir. And Dağları’nın nefes kesen zirvelerinden İnka’ların muazzam şehri Machu Picchu’ya, yemyeşil ulusal parklarından renkli ve kendilerine has yaşamlarıyla etkileyen yerel topluluklarına kadar benzersiz bir yolculuk olacağını söyleyebiliriz. Farklı kültürlerin renkli mutfakları ile zenginleşen yemek sahnesi ise gerçek bir lezzet şöleni olarak karşınıza çıkacak.
Size özel seyahat programı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr
0212 266 6363 – 118
