Güç kavramı Avrupa kraliyeti için birçok farklı şekilde sergileniyordu. Zenginliklerini büyük saraylarda, güçlerini heybetli kalelerde göstermeyi tercih eden Avrupa kraliyeti için park ve bahçeler de prestijlerini gözler önüne sermeleri açısından ayrı bir öneme sahip.
Park ve bahçelerini tasarlamaları için dünyanın en yetenekli botanikçileri ile çalışan kral ve kraliçeler, ekilecek yeni bitki türlerini bulmaları için kendi uzmanlarını egzotik diyarlara göndermekten kaçınmazlardı. Bu rekabet Avrupa çapında her biri bir öncekinden daha büyük ve gösterişli olmaya çalışan bir kraliyet bahçesi furyasını başlatmış ve nadir bitki türlerinin korunmasına da ön ayak olmuş.
Günümüz ziyaretçileri için bakımlı bahçelerden geçen yollar şüphesiz güzellik ve renkten aslında çok daha fazlasını oluşturuyor. Her köşesiyle nesiller boyu imparatorlukların yükseliş ve düşüşüne tanık olan bitkiler tarafından yaratılan bu büyüleyici atmosferin, kraliyet felsefesinin en belirgin örneğini oluşturduğunu da ayrıca belirtelim.
Çekya’dan İtalya‘ya; Portekiz‘den Danimarka‘ya; Fransa‘dan Almanya‘ya; İspanya‘dan İsveç ve Birleşik Krallık‘a kadar uzanan Avrupa’nın göz kamaştırıcı kraliyet dünya mirasları…
Kromeriz, Çekya
Birinci Dünya Savaşı’na kadar Olomouc piskoposlarına ait olan Moravya Prensleri’nin güç ve zenginliğini kanıtlayan Kromeriz (Kroměříž), 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne adını yazdırmayı başarmış Çekya‘nın göz kamaştırıcı şehirlerinden biri. Bu büyüleyici şehir, kalesi ve burada bulunan gösterişli bahçeleriyle de oldukça ünlü. Şehri sarmalayan kale; çiçek ve kale bahçesi olmak üzere iki pitoresk bahçe ile çevrili. Dünyanın en iyi korunmuş Barok bahçelerinden birinde siz de rengarenk çiçekler ve büyüleyici heykeller arasında zamanı durdurarak, anın tadını çıkarmaya ne dersiniz?
Caserta Kraliyet Sarayı ve Parkı, İtalya
18. yüzyılın en büyük İtalyan mimarlarından Luigi Vanvitelli tarafından Charles of Bourbon III’un isteğine göre tasarlanan, Napoli‘nin kuzeyindeki Caserta Kraliyet Sarayı ve Parkı; Versay, Roma ve Toskana etkilerini tek bir potada eritmesi açısından oldukça etkileyici. İtalyan Barok döneminin zaferi olarak gösterilen Caserta’nın 11 dönüme yayılan bahçesindeki havuz, fıskiye ve şelaleleri ise teleskop etkisiyle göz alabildiğine uzanıyor. Unutulmaz bir komplekste bir araya gelen saray binaları; cömert bahçe ve doğal ormanların olağanüstü karışımı ile kesinlikle keşfedilmesi gereken yerlerden.
Sintra’nın Kültürel Manzarası, Portekiz
Sintra, egzotik ve yerel mimariyi güzel manzaralarla birleştirirken, peri masalı stiliyle de her daim göz kamaştırıyor. Romantik hareketin somut örneği olan Pena Ulusal Sarayı ile kaplı bu tepeler, aralarında 15. yüzyıldan beri soylu ve burjuvaların özellikle yazları tercih ettiği Sintra Ulusal Sarayı da dahil olmak üzere birçok anıt ve parklarla dolu. Bu romantik manzaranın içinizi ısıtacak yolları, ışıltılı göletleri ve gizli mağaralarını mutlaka keşfetmelisiniz.
North Sealand, Danimarka
Danimarka Kraliyet ailesi için par – force avlanma yeri sağlaması amacıyla tasarlanan Kuzey Denizi Bölgesi‘ndeki bu görkemli arazi, Avrupa’da keşfedilmesi gereken yerlerden bir diğeri. 17 ve 18. yüzyıllarda Barok değerlerin uygulanması ile birlikte değişen tasarımlar, nesillerin doğal ortamlarını etkileme şeklini değiştirdiğinden peyzaj alanları için de verimli bir zemin oluşmasını sağlamış. Danimarka kraliyet gücünün en uygun şekilde sergilendiği North Sealand‘de hükümdarların tazılarıyla koştuğu patikalarda dolaşarak, unutmayacağınız bir deneyime sahip olabilirsiniz.
Versay Sarayı ve Parkı, Fransa
17. yüzyıl Fransız sanatının en büyük başarılarından biri kabul edilen Versailles, Barok tarzdaki İtalyan villalarından esinlenerek yapılan mimari yapılardan bir tanesi. Fransa tarihi boyunca önemli bir role sahip olan saray, Paris gezi listesine mutlaka dahil edilmesi gereken önemli noktalardan. Tarihin en ünlü ve peyzajıyla beğeni kazanan bahçesi Versailles Bahçeleri ise Fransız tarzı peyzajın mükemmel bir örneği. Versailles Sarayı‘nın görkeminin gölgesinde kalmayan bu kusursuz bahçeler, André Le Notre tarafından tasarlanan su kanalları ve çeşmelerle zenginleştirilmiş. Toplamda 800 hektar olan, bunun 300 hektarında bitki ve ağaçların yer aldığı bahçede 372 heykel ve 600 çeşme bulunuyor.
Postdam’daki Saray ve Parklar, Almanya
500 hektardan fazla alana sahip park ve 150 binası ile göz kamaştıran Postdam‘ın saray ve park kompleksi, şüphesiz Prusya Kraliyet Ailesi‘ni taçlandıran başarı örneklerinden de bir tanesi. Kompleks; Sanssouci ve Babelsberg Parkı gibi şaheserler yaratmak için heykeltıraş ve ressamlarla birlikte çalışan dönemin en iyi mimarları tarafından tasarlanmış. Buradaki en popüler rota; Sanssouci Sarayı ve Büyük Frederick tarafından şaraplık üzüm yetiştirmek için tasarlanan teraslı bahçelerden başlayarak, Yeni Saray’ın önünde sona eden devasa çimenlik alan. Eski kraliyet başkentini ve olağanüstü bahçelerini keşfederken kendinizi bu büyüleyici ambiyansın içerisine bırakmayı unutmayın.
Aranjuez Sarayı ve Kültürel Manzarası, İspanya
Tajo ve Jarama Nehri havzalarının oluşturduğu verimli bir vadide yer alan İspanya‘daki Aranjuez Sarayı, geniş bahçeleri ile şüphesiz Avrupa’nın en önemli ağaç koleksiyonlarından birine de ev sahipliği yapıyor. 15. yüzyılın sonlarında İspanya Krallığı için bir kraliyet alanı ilan edilen bu ufuk açıcı kültürel başarı, 17 ve 18. yüzyıllarda Kraliyet Sarayı için adeta bir eğlence yeri haline dönüşür. İspanyol monarşisinin binlerce egzotik ağaçla yarattığı nehir kıyısındaki bu saklı cennet, İspanya’da mutlaka keşfedilmesi gereken yerlerden.
Drottningholm Kraliyet Bölgesi, İsveç
Versay‘dan ilham alarak tasarlanan bu kraliyet konutu, yüzyıllar boyunca hükümdarların zevklerine göre değişiklik göstermiş olsa da her zaman ilgi çekici yerlerden biri olmayı başarmış. Kral III. Johan’ın 16. yüzyılda burada ilk kaleyi inşa etmesinden bu yana gerçekleştirilen yenileme çalışmaları ile birlikte değişen estetik yapı, arazi için neredeyse muhteşem bir rehber olmuş. İsveç Kraliyet ailesi her ne kadar halen Drottningholm‘da ikamet ediyor olsa da, kabul salonları da dahil olmak üzere binanın en önemli bölümlerinden bazılarına girebilmenizi mümkün hale getiriyor.
Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri, Birleşik Krallık
Londra‘nın merkezine yalnızca 30 dakika uzaklıkta bulunan Kew Kraliyet Botanik Bahçesi, yaşayan en büyük bitki ve mantar koleksiyonuna ev sahipliği yapan dünya lideri bilimsel bir kuruluş. Benzersiz tarihi, zengin mimari yapısı ve botanik koleksiyonları ile göz kamaştıran bahçeler, dünyanın önde gelen botanik bahçelerinden. 2003 yılında adını UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne yazdıran Kew Kraliyet Botanik Bahçesi; biyoçeşitlilik, eğitim ve sanatın iç içe geçerek harmanlandığı bu bitkiler krallığında sizi olağanüstü bir botanik keşif gezisine çıkararak, unutamayacağınız bir deneyim yaşamanızı sağlıyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kraliyet Avrupası dünya miraslarını buradan inceleyebilirsiniz.
Size özel seyahat programı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr