Yunan Adaları’nın belki de en yeşili Korfu Adası İyon denizinde, en kuzeydeki mavi-yeşil hazinesi. Bereketli yağmurları sayesinde göğe yükselecek gibi duran ağaçları adada her uygun toprak parçasından fışkırırcasına yükseliyor. Henüz turistler sezonla birlikte adayı kontrol altına almamışken baharın tazeliğinde, Paskalya Kutlamaları ile renkli görüntülere ve geleneklere sahne olan Korfu kesinlikle keşfe değer…
2007 senesinden beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Korfu’nun turistik şehir merkezi, kumkat kokularıyla karşılar ziyaretçilerini. Korfu’ya gitmek demek, heyecan verici, maceraperest bir romana adım atmak demektir. Korfu sizi nasıl baştan çıkaracağını bilir: Şarap, gün batımları ve denizden daha mavi gökyüzüyle. Ve asıl vuruşu kendine has lezzetleriyle yapar: İpek yolunun deniz rotalarına geçit veren konumuyla Korfu, üzerinden geçen her ürüne ve egzotik meyveye gastronomik bir merakla yaklaşmıştır.
Ipsos’un yukarı tepelerine konuşlanmış dünya güzeli Aghios Markos size kollarını açar. Zeytinlikler ve badem ağaçları boyunca doyumsuz bir manzara, kırmızı kiremitli köy evlerinin üzerinden göz kırpar. Aghios Markos, turizme imtiyaz vermemiş bir direniş kalesi, İyon Denizinin zümrüt yeşiline döndüğü yerdir. Bu bölgedeki hiçbir zeytin ağacı bir yüzyıldan daha genç değildir. Korfu’nun çatısı Pantokrator Dağı etkileyici Perithia antik şehrinin kalıntılarını barındırır. Baharın habercisi kırlangıç ve kelebeklerin gökyüzü kapattığı bu tepelere yol aldıkça, yerleşim azalır, insanlar da öyle. Adanın güney açıklarına konuşlanmış huzurlu Paxoi, mavi mağaraları ve dağ köylerine keyifli yürüyüş parkurlarıyla özellikle yat tutkunlarının uğrak adasıdır. Şarap ve zeytinyağı denince aklımıza hemen, James Bond’un da vazgeçilmezi Theotoky şaraplarıyla bilinen Korfu’nun en köklü ailesi gelir. Jet-set’in uğrak golf merkezlerinden biri olan Ropa Vadisi’nde yer alan bu “antik” topraklar, yüzyıllardır en iyi şarap ve zeytinyağının üretildiği bölgedir. Adriyatik’in diğer yakasından göz kırpan İtalyan aromaları, sarımsağı ve domatesi Yunanların mutfağına sokmuştur. Kısık ateşte şarapla pişen sofrito’ ve İskorpit buğulaması bourdeto, damak çatlatan lezzetlerdir. Turistik olarak mimlenen Korfu’nun sadece kendine sakladığı güzelliklerini sergilediği, yeşilinin şaşırttığı, çiçek kokularının baş döndürdüğü, bin yıllık geleneklerin eşi benzeri olmayan kutlamalarla festivale döndüğü bir ada oluverir: Baharın müjdecisi Paskalya, 10 gün sürecek şenlikler için elinde kırmıza boyanmış yumurtalarıyla kapıyı çalar… Kullandığı Julyen takvimiyle Avrupa’nın Gregoryen versiyonuna bir hafta arayla fark atan Ortodoks kilisesi, böylece Paskalya’yı yılın en güzel zamanı kutlamış olur. Korfu’nun Paskalya kutlamaları başka hiç bir Yunan coğrafyasındakine benzemez. Korfu’da Paskalya’dan daha önemli, daha spiritüel başka bir ritüel yoktur. “Hayırlı Cuma” nın kitabeleri ön plana çıkaran dini ayinleriyle başlayan Paskalya yortusu, “Paskalya Pazarına” kadar yerini Ortodoks-Katolik kilisesi şenliklerine, operaya ve sokak partileriyle baharın ritmine bırakır.
Korfu’da Neler Yapılmalı?
- İyon Denizin “ayakucu” Zakinthos’a kadar yelken açmalı
- “Şehre yakın” bir o kadar uzakta kalmalı: Corfu Imperial Hotel
- Zeytinyağı almalı
- Akdeniz-Ege sentezi mutfakları tadılmalı
- Korfu’nun şehir merkezinde turist olmalı
- İkona zengini Bizans Müzesi gezilmeli
Size özel seyahat programı ve detaylı bilgi için:
travel@julesverne.com.tr
0212 266 6363 – 132