Modern Şehirlerden Sessiz Tapınaklara, Kiraz Çiçeklerinden Sıcak Su Banyolarına Japonya

Jules Verne Business Mice Travel Kurucusu ve Genel Müdürü Ayşe Yağcı Büyükpınar, Harper’s Bazaar Escape için kaleme aldığı yazısında, Tokyo’nun ışıkları, Hakone’nin şifalı suları, Kyoto’nun zamansız tapınakları ve Naoshima’nın sanat dolu kıyılarıyla Japonya’nın dört farklı yüzünü okurlarla paylaştı.

Bazı seyahatler vardır ki, hayatınızın akışını değiştiren bir dönüm noktası olur. Japonya, benim için tam olarak böyle bir yer. Geleceğin metropolleriyle yüzyıllardır değişmeyen ritüellerin yan yana var olduğu, her köşesi bir kartpostal karesi gibi görünen bir ülke. Tokyo’nun devasa gökdelenlerinden Kyoto’nun sakura ağaçlarının gölgesindeki çay evlerine, Hakone’nin Fuji Dağı manzaralı onsenlerinde geçen huzurlu saatlerden Naoshima’nın müze adasında sanatla dolu günlere… Japonya’da her adım, bambaşka bir hikâye anlatıyor.

Ve bu hikâye, yılın her mevsiminde farklı bir renk paletiyle açılıyor. İlkbaharda sakura mevsimi, parkları ve tapınak bahçelerini pembe bir rüyaya çevirirken; sonbaharda kōyō zamanı, akçaağaç yapraklarını kızıl ve altın tonlara boyayarak doğayı adeta bir ressamın tuvaline dönüştürüyor. Yaz ayları rengârenk festivallerin coşkusunu, kış ise kar taneleri eşliğinde buharı tüten onsenlerde geçirilen huzurlu anları getiriyor.

Bence Japonya’ya hangi dönemde giderseniz gidin, sizi başka bir dünyaya taşıyacak. Yine de ilkbahar (Mart–Mayıs) ve sonbahar (Eylül–Kasım) bu yolculuk için en büyüleyici zamanlar. Eğer şanslıysanız, Tokyo’nun Sumida bölgesindeki Ryōgoku Kokugikan arenasında düzenlenen Honbasho sumo turnuvalarından birine denk gelerek, hem sporun ritüellerine hem de Japon kültürünün derinliklerine tanıklık edebilirsiniz. 2025’te Tokyo’da yalnızca bir kez yapılacak olan Aki-basho (Sonbahar Turnuvası) ise 14–28 Eylül’de gerçekleşecek.

Yolculuğu planlarken: İstanbul’dan Tokyo’ya Türk Hava Yolları ile her gün iki direkt uçuş var. Gece yarısı 02:00’de kalkan Haneda seferi, akşamüstü Japonya’nın ışıklarıyla buluşturuyor. Daha sakin bir başlangıç isterseniz, öğleden sonra 15:50’de Narita’ya doğru yola çıkıp ertesi sabah güneşin ilk ışıklarıyla Tokyo’ya varabilirsiniz. Dönüşte Osaka’dan 22:25’te kalkan uçuş, size son bir Japon akşamı bırakır.

Rota ise şöyle olabilir: Tokyo’da 3 gece modern yaşamın enerjisini hissedin; ardından Hakone’de 1 gece Fuji Dağı manzarasında onsenlerde yenilenin. Kyoto’da 3 gece boyunca tapınakların, bahçelerin ve kaiseki sofralarının tadını çıkarın. Naoshima’da 1 gece dünyaca ünlü sanat eserleriyle çevrili bir adada geçirin. Son gün Osaka’da kısa bir keşif turuyla Japonya’ya veda edin.

Tokyo – Michelin Yıldızlarının ve Neon Işıkların Şehri

Dünyanın en çok Michelin yıldızlı restoranına sahip şehri Tokyo, gastronomi tutkunları için başlı başına bir sebep. Yüz katlı binaların arasında saklı tapınaklar, neon ışıklarıyla dolup taşan Shinjuku sokakları ve sessiz çay seremonilerinin büyüsü bir arada. Gündüzleri Tsukiji Balık Pazarı’nda taze sushi tadabilir, akşamları ise Den, Sugalabo veya Kanda gibi dünya standartlarındaki restoranlarda bambaşka lezzetlere yolculuk yapabilirsiniz.

Konaklama Önerileri

• Amanemu – Ise-Shima Yarımadası’nın sessiz kıyılarında, 555 km²’lik Ise- Shima Millî Parkı’nın kalbinde yer alan Amanemu, modern ryokan zarafetini doğanın dinginliğiyle buluşturuyor. Ria tipi koyları, çok sayıdaki adası ve ormanlarla çevrili kıyılarıyla Ise-Shima, denizle karanın iç içe geçtiği büyüleyici bir coğrafya sunuyor. Burada, yüzyıllardır denizden kabuklu deniz ürünleri toplayan Ama dalgıçlarının geleneğine tanık olabilir, Mikimoto Pearl Island’da kültür incisinin doğduğu yerde inci çıkarma deneyimine katılabilirsiniz. Özel onsen banyolu süitler, Ago Körfezi manzaralı verandalar ve doğayla uyumlu yaşam felsefesiyle Amanemu, bu eşsiz bölgenin lüks ve dinginlik dolu adresi.
• Hoshinoya Tokyo – Gökdelenlerin ortasında saklı bir ryokan… Tatami zeminli odalar, sürgülü shoji kapılar ve her katta özel onsen banyosu. Çatıdaki açık hava onseninde şehri sıcak su buharıyla izlemek unutulmaz.
• Yuen Bettei Daita – Shimokitazawa’da, kırsal Japonya huzurunu taşıyan 33 odalı butik otel. Hakone’den getirilen gerçek termal sular ve geleneksel ryokan kahvaltısı ile öne çıkıyor.
• The Kitano Hotel Tokyo – Marunouchi ve Ginza’ya yakın, zarif odalar, sanat koleksiyonu ve lobi katında çay seremonisi ile Japon misafirperverliğinin en rafine örneği.
• Trunk Hotel – Tokyo’nun en trend bölgelerinden Shibuya’da, yerel kültürle çağdaş tasarımı buluşturan enerjik bir butik otel. Modern Japon mutfağı, yerel sanat iş birlikleri ve şehrin ruhunu yansıtan dinamik bir atmosfer sunuyor.
• 2026 başında açılacak olan Capella Kyoto, tarihi Miyagawa-chō bölgesindeki özel konumuyla şehrin ruhunu yansıtan deneyimler sunacak. Maiko’ların nadir görülen hikâyelerine tanıklık edebileceğiniz bu otel, Kyoto’da unutulmaz bir konaklama için şimdiden seyahat listelerine eklenmeli.

Restoran Önerileri

• Den – Modern Japon mutfağını yaratıcılıkla harmanlayan, Asya’nın en iyi restoranlarından.
• Sugalabo – Sadece rezervasyonla, gizli menüsüyle gastronomi tutkunlarının rüyası.
• Kanda – Üç Michelin yıldızlı, rafine tatların ve zarif sunumların adresi.
• Sushi Kadowaki – Geleneksel edomae sushi ve sezgisel şef dokunuşları.

Hakone – Doğanın Ve Onsenin Kucağında

Tokyo’dan yalnızca bir saatlik yolculukla ulaşılan Hakone, şifalı mineralli sıcak su kaynakları ve Fuji Dağı manzarasıyla ünlü. Burada yapılacak en özel şey, geleneksel bir ryokan’da onsen keyfi. Doğa içinde, buharın içinde geçen bir saat bile tüm yorgunluğunuzu alıyor. Hakone Açık Hava Müzesi’nde heykeller arasında yürüyebilir, Ashi Gölü’nde tekne turu yapabilirsiniz.

Konaklama Önerileri

• Hakone Ginyu – Dağ ve nehir manzaralı odalar, açık hava onsenleri ve Japon estetiğini modern konforla buluşturan tasarım.
• Gora Kadan – İmparatorluk ailesine ait eski bir villada yer alan Relais & Châteaux üyesi. Kaiseki mutfağı ve doğal sıcak su banyoları ile ünlü.
• Asaba Ryokan – Shuzenji’de, 500 yıllık geçmişe sahip, gölet kenarındaki zarif bir ryokan. Sugimoto Hiroshi tasarımı detayları, geleneksel çay evi atmosferi ve sanat koleksiyonuyla öne çıkıyor.

Kyoto – Zamansız Tapınaklar Ve Kaiseki Sofraları

Kyoto, Japonya’nın ruhunu hissetmek için en doğru adres. Altın Pavyon’dan Fushimi Inari Tapınağı’na, dar sokaklardan geçen maiko’ların (stajyer geyşa) zarif adımlarına kadar her şey geçmişin izlerini taşıyor. Burada kaiseki adı verilen çok tabaklı geleneksel yemekleri tatmak, gün batımında çay seremonisine katılmak ve bambu ormanlarında yürümek unutulmaz.

Konaklama Önerileri

• The Shinmonzen – Tadao Ando imzalı, yalnızca 9 odalı butik otel; sanat ve tasarım tutkunları için özel bir adres.
• Sowaka – Gion’da nostalji ve modernliği buluşturan, zarif avlulara açılan 23 odalı otel.
• Kanamean Nishitomiya – Michelin yıldızlı restoranıyla tanınan, sekiz odalı zarif ryokan.

Restoran Önerileri

• Aca – Kyoto mutfağını modern yorumlayan yaratıcı kaiseki deneyimi.
• Lurra – Mevsimsel ve yerel malzemelerle şefin masası konsepti.
• Cenci – Batı teknikleriyle harmanlanmış Japon lezzetleri.
• Monk – Odun fırınında hazırlanan pizzalarıyla sıra dışı bir Kyoto durağı.
• Noodle Shop Rennosuke – Yerel ramen tutkunlarının gizli favorisi.
• Naoshıma – Sanatla Nefes Alan Ada
  Seto İç Denizi’nde yer alan Naoshima, dünyanın dört bir yanından sanat tutkunlarını kendine çekiyor. Açık hava enstalasyonları, Chichu Art Museum’daki Monet tabloları ve Benesse House’un odalarında yer alan eserlerle burası, sanatla yaşamanın ne demek olduğunu gösteriyor.

Konaklama Önerileri

• Benesse House – Hem otel hem müze; odanızdan çıkıp Monet, Turrell ve Kusama eserlerini adım adım keşfetme imkânı.
• Naoshima Ryokan Roka – Açık hava banyolu süitler, Seto İç Denizi manzarası ve yerel lezzetleriyle ada deneyimini tamamlıyor.

Restoran Önerileri

• Benesse House Restaurant – Deniz manzarası eşliğinde, yerel deniz ürünleri ve modern sunumlar.
• Issen – Ada mutfağının sade ama lezzetli örnekleri; taze balık ve sebze ağırlıklı menü.

Yapmadan Dönmeyin! 

• Geleneksel ryokan’larda konaklayarak Japon misafirperverliğinin en zarif halini deneyimlemek.
• Fuji Dağı manzarasında, sabah sisinin içinde açık hava onsen keyfi.
• Geleneksel kaiseki akşam yemeğinde tatların ve sunumun adeta bir sanat eserine dönüşmesini izlemek.
• Naoshima’da Monet’nin su zambakları karşısında zamanı unutmak, ardından açık hava enstalasyonlarında sanatla yürüyüş yapmak.
• Kyoto’da kimono giyip Gion sokaklarında dolaşırken, bir maiko ile göz göze gelmenin büyüsünü yaşamak.
• Tokyo’da sabahın ilk ışıklarıyla Tsukiji Balık Pazarı’nda taze sushi yemek, şehrin uyanışını hissetmek.
• Hakone’de Ashi Gölü üzerinde Fuji’ye doğru süzülen bir tekne turu.
• Geleneksel çay seremonisinde, sessizliğin ve her hareketin anlam kazandığı anları deneyimlemek.
• Bir shinkansen ile 300 km/s hızla manzaraların akıp gidişini izlerken Japon mühendisliğinin kusursuzluğuna hayran kalmak.

Japonya’dan döndüğünüzde bavulunuzda sadece hediyelikler değil; tatların, kokuların, dokuların ve karşılaştığınız gülümsemelerin bıraktığı izler olacak. Tokyo’nun bitmeyen enerjisi, Hakone’nin buğulu dağ manzaraları, Kyoto’nun zarif ritüelleri ve Naoshima’nın sessiz sanat adımları… Hepsi bir araya geldiğinde, Japonya size yalnızca bir seyahat değil, yeniden hatırlamak isteyeceğiniz bir yaşam deneyimi sunuyor. Bence, bu ülke her dönüşte sizi yeniden çağıracak kadar özel.

Size Özel Seyahat Programı, Detaylı Bilgi ve Rezervasyon:
travel@julesverne.com.tr