Condé Nast Traveller tarafından düzenlenen “Dünyanın En İyileri” anketine katılan seyahatseverler; şehirleri görülecek yerlerine, önemli rotalarına, kültürüne, mutfağına, alışveriş olanaklarına, insanlarının güleryüzlü ve sevecen olmasına göre derecelendirerek “Avrupa’nın En Dost Canlısı Şehirleri” listesini belirledi.
Avrupa’nın En Dost Canlısı Şehirleri ödüllerinde, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde kusursuz bir şekilde korunarak tüm görkemini yaşatan Siena bu yıl zirveyi kimseye bırakmayarak listenin 1. sırasında yer aldı.
Ljubljana’dan Bükreş’e; Dubrovnik’den San Sebastian’a; Malaga’dan Belgrad’a; Helsinki’den Dublin, Cork ve Siena’ya kadar uzanan içimizde seyahat etme arzusu uyandıracak Avrupa’nın En Dost Canlısı Şehirleri…
10. Ljubljana, Slovenya (Puan: 92.31)
Slovenya’nın başkenti Ljubljana, Avrupa’nın yemyeşil ve dost canlısı insanları ile en yaşanabilir şehirlerinden biri. Orta Avrupa’da bulunan kent; Fransa, İsviçre ve Avusturya boyunca uzanan Alp Dağları’nın da yanı başında yer alıyor. Roma, Paris, Londra gibi rüştünü ispat eden Avrupa şehirleri arasında kendine yer bulan, son yılların en popüler şehirlerinden biri olan Ljubljana “minyatür Avrupa” olarak da anılıyor.
9. Bükreş, Romanya (Puan: 92.5)
Kozmopolit havası ve enerjisi ile ilk defa ziyaret edenleri bir hayli şaşırtan Romanya’nın başkenti Bükreş, sürprizlerle dolu. Asırlık Bizans kiliselerinden Belle Époque saraylarına kadar tarihin farklı dönemlerine ışık tutan Bükreş, Doğu ile Batı’yı, eski ve yeniyi barındıran canlı bir şehir. Artan popülerliğine rağmen sıra dışı bir destinasyon olmayı başaran şehir, enerjisini ise dost canlısı insanlarına borçlu. Doğu’nun Paris’i olarak anılan bu şehirde; Domnița Bălașa, yeşile doymak için Cişmigiu Gardens, sanatla bütünleşmek için Frederic and Cecilia Cuțescu-Storck Art Museum, National Museum of Art of Romania ve George Enescu Museum burada ziyaret edebileceğiniz başlıca çekim merkezlerinden.
8. Dubrovnik, Hırvatistan (Puan: 92.61)
Tek tek işlenmiş bir danteli andıran Dalmaçya Kıyıları’nın güneyinde “Adriyatik’in İncisi” unvanını tam anlamıyla hak eden Dubrovnik, Akdeniz kokan bir liman kenti. Orta Çağ’da kurulan tarihi şehrin büyüsünü ne savaşlar ne de yaşadığı deprem bozabilmiş. Büyüleyici kalesi ve tarihi binaları, Yugoslavya Savaşı’nda vahim yaralar almış olsa da şu an ışıl ışıl olan kent, ne derece başarılı bir restorasyon yapıldığının göstergesi. 12. – 17. yüzyıllar arasında inşa edilen, 1942 metre uzunluğundaki görkemli surlarla çevrili olan tarihi şehrin içerisine girdiğinizde, gerçek dünyayı kısa süreliğine de olsa unutuyorsunuz. Tarihi şehir Stari Grad’ın sokaklarında dolaşıp, Rönesans ve Barok mimarilerine ait göz alıcı yapılarını saatlerce izleyebilirsiniz. Sponza Sarayı, Prensin Sarayı, Fransisken Manastırı ve kemerli yoluyla Dominikien Manastırı mutlaka görmeniz gereken mimari eserler.
7. San Sebastián, İspanya (Puan: 92.67)
San Sebastian, Bilbao’dan kolayca ulaşılabilen küçücük ama bir o kadar da güzel ve etkileyici bir Bask şehri. Son dönemin gözde gurme seyahat noktalarından biri olan San Sebastian, İspanya’nın kuzeyinde yılın her dönemi keyifli bir ambiyans sunuyor. Huzur veren doğası, altın renkli kumsalları, lezzet şöleni yaşatan birbirinden güzel yemekleriyle İspanya’nın tatil cenneti San Sebastian, masmavi denizi ve dost canlısı insanlarıyla rüya gibi bir tatil vadediyor.
6. Malaga, İspanya (Puan: 94.19)
Göz alabildiğine uzanan sahili ve eşsiz lezzetleri ile canlı ve enerjik bir atmosfere sahip olan Malaga; İspanya’nın Endülüs Özerk Bölgesi’nde İberik Yarımadası’nın doğusunda, Endülüs’ün güneyinde yer alan büyüleyici bir liman kenti. Üç bin yıllık tarihi içinde her zaman önemli bir liman ve ticaret kenti olan Malaga adını İbranice “melak” tuz kelimesinden alıyor. Yılın neredeyse 300 günü güneşli olan şehir; zengin kültürü, Akdeniz’in masmavi suları, nefis plajları, sıcakkanlı insanları ve rengarenk gece yaşantısı ile kesinlikle keşfe değer!
5. Belgrad, Sırbistan (Puan: 94.55)
Balkanların parlayan yıldızı Sırbistan; tarihi dokusu, sakinliği ve doğası ile seyahat severlere derin bir nefes aldıran narin, güleryüzlü, davetkar ve dost canlısı destinasyonlardan bir diğeri. Tarih sahnesinde önemli rollere sahip olan ülkenin en eski şehirlerinden biri ise başkent Belgrad. Tuna ve Sava nehirlerinin birleşim noktasında yer alan başkent, yemyeşil ormanlarla çevrili. Şehir; renkli gece hayatı, geleneksel ve yenilikçi restoranları, butikleri ve müzeleriyle kendini sevdirmeyi başarıyor.
4. Helsinki, Finlandiya (Puan: 95.00)
Finlandiya’nın başkenti; bu yıl Oslo, Kopenhag ve Stockholm’ü listeden çıkararak, tüm İskandinav şehirleri arasından sıyrılarak en dost canlısı şehir olarak listenin 4. sırasında yer aldı. Kuzey Avrupa’nın önde gelen şehirleri arasında yer alan Helsinki, göz alıcı mimari yapıları, huzur veren doğası ve yıl boyunca devam eden kültür sanat etkinlikleri ile keşfedilmeye değer rotalardan biri. “Baltık’ın Kızı” unvanı ile 1812 yılından günümüze kadar Finlandiya’nın başkenti olan Helsinki, ülkenin aynı zamanda en kalabalık şehri. Yılın 200 günü Kuzey Işıklarını görme imkanı sunan bu şehir sizlere eşsiz bir seyahat deneyimi vadediyor.
3. Dublin, İrlanda (Puan: 95.37)
1000 yıllık zenginliğini tarihi binaları, müzeleri ve kiliseleriyle gözler önüne seren Dublin, aynı zamanda tasarım otelleri ve iddialı restoranlarıyla da keşfe değer! Özellikle pubları ve kahve dükkanları birbirleriyle yarışacak güzelliğe sahip Temple Bar bölgesindeki sevimli, küçük publarda İrlandalıların çokça tükettikleri ‘siyah bira’ içebilir ve geleneksel ‘İrlanda Kahvaltısı’ ayrıcalığını deneyimleyebilirsiniz. Sanat, tarih ve elbette pub kültürüyle yaşayan bu şehirde müzelere, kiliselere, lokal tatlara ve tasarım butiklere doyacaksınız.
2. Cork, İrlanda (Puan: 97.00)
Cork, İrlanda Cumhuriyeti’nin ikinci büyük şehri olsa da Condé Nast Traveller okurlarına göre liman kenti başkentten çok daha dost canlısı. Burası büyük bir kişiliğe, heyecan verici bir mutfak ortamına, çok sayıda kafe, galeri, müze ve ikonik bir gıda pazarına sahip.
1. Siena, İtalya (Puan: 98.33)
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde, kusursuz bir şekilde korunarak tüm görkemini yaşatan Siena, üzüm bağları ve zeytinliklerle çevrili tarihi bir Etrüsk kasabası aslında. Yüzyıllık geleneklerini bugün aynı özenle yaşatmaya devam eden şehrin ambiyansı sizi büyülü bir dünyaya davet ediyor. Şehirle bütünleşen, kafe ve restoranlarıyla cıvıl cıvıl bir hayatı olan Piazza del Campo’dan etkilenmemek ise imkansız. Haç şeklinde 13. yüzyılda inşa edilen II Duomo, Palazzo Pubblico, Torre del Mangia’yı gördükten sonra Siena’nın tarihi dolambaçlı sokaklarında kesinlikle kaybolmalısınız.
Condé Nast Traveller tarafından yayınlanan “Avrupa’nın En Dost Canlısı Şehirleri” içeriğin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Size Özel Seyahat Programı İçin:
travel@julesverne.com.tr