Gastronomi Tutkunları İçin Londra’da Açılan En Yeni Restoranlar ve Şehrin İlham Verici Roof Barları!

02 Eylül 2025

Dünya’nın her yerinden, farklı millet ve kültürden insana ev sahipliği yapan; sanat ve gastronomi gibi birçok alanda merkez haline gelen Londra’nın gastronomi sahnesi, klasikleşmiş adreslerin ötesine geçerek yeni mekanlarla daha da zenginleşiyor. Londra, 2025 yazı ve sonbaharında gastronomi dünyasının en hareketli şehirlerinden biri olmaya devam ediyor. Şeflerin imza projeleri, yepyeni konseptler ve tasarımıyla öne çıkan roof barlar, şehre damgasını vuruyor. Modern Avustralya’dan Bask mutfağına, İspanyol tapaslarından çağdaş İngiliz yorumlarına kadar uzanan bu keşif rotası, yalnızca damaklara değil, tüm duyulara hitap ediyor.

2025 YAZ’ININ EN YENİ RESTORANLARI

Margot Green – Clapham Old Town’da Modern Avustralya

Clapham Old Town’un kalbinde açılan Margot Green, 17 Temmuz’dan bu yana modern Avustralya mutfağını sofistike bir yorumla Londra’ya taşıyor. Geniş terasında güneşle buluşan zarif brunch tabaklarıyla başlayan deneyim, akşam saatlerinde açık ateşte hazırlanan özel barbekü lezzetleri ve seçkin kokteyllerle unutulmaz bir gastronomi yolculuğuna dönüşüyor. Mevsimsel ürünlerle sürekli yenilenen menü, her tabağı ayrıcalıklı bir keşfe dönüştürürken; şarap seçkisi Avustralya şarapçılığının en seçkin örneklerinden nadide şişelere kadar uzanan benzersiz bir yelpaze sunuyor. Margot Green, Londra’da en modern Avustralya sofra kültürünü ayrıcalıkla yaşamak isteyenler için yeni bir adres.

Little Fires – Oaxaca Mutfağıyla Mezcal Yolculuğu

Shoreditch’in enerjisini Oaxaca’nın ruhuyla buluşturan Little Fires, 25 Temmuz’da kapılarını açarak Londra’ya etkileyici bir mezcal bar deneyimi sundu. Cesur Oaxaca mutfağını, deneysel kokteylleri ve özenle seçilmiş agave ruhlarını bir araya getiren bu etkileyici mezcal bar; loş atmosferi, zengin dokularla bezenmiş tasarımı ve yüksek çözünürlüklü ses sistemiyle yalnızca damaklara değil, tüm duyulara hitap ediyor. Little Fires, Londra’da Meksika’nın büyüleyici derinliklerini keşfetmek isteyenler için eşsiz bir adres.

Café Murano Marylebone – İtalyan Zarafeti

Café Murano Marylebone, 26 Temmuz’da kapılarını açarak semtin zarafetini yansıtan kendine özgü karakteriyle markanın çatısı altına katıldı. St. James, Covent Garden ve Bermondsey’in ardından, Marylebone’un ruhunu taşıyan bu yeni adres; sıcak ve çağdaş tasarımıyla bulunduğu çevreye doğal bir uyum sağlıyor. Her Café Murano’da olduğu gibi burada da İtalyan mutfağının samimi ruhu, incelikli detaylarla harmanlanarak misafirlere ayrıcalıklı bir gastronomi deneyimi sunuyor.

Berberè – Ekşi Mayalı Pizzaların Yeni Adresi

Berberè, Londra’daki dördüncü şubesini 4 Ağustos 2025‘te Marylebone’un hareketli James Street’inde açtı. Çıtır kenarlı ekşi mayalı pizzalar, ipeksi burrata, acılı ‘nduja ve yakut kırmızısı kurutulmuş domateslerle birleşerek her lokmada zengin bir lezzet yolculuğu vadediyor. Terasta bir Aperol Spritz eşliğinde bu lezzetleri deneyimlemek, pasaportsuz bir İtalyan kaçamağı yaşatıyor. Berberè, Londra’da İtalyan mutfağının en samimi ve leziz haliyle yeniden keşfetmek isteyenler için yeni bir durak.

Legado by Chef Nieves Barragán Mohacho – İspanyol Mirası

JKS Restaurants iş birliğiyle Nieves Barragán Mohacho’nun ikinci mekanı olan Legado, 28 Ağustos 2025 Perşembe günü kapılarını açıyor. Adı “Miras” anlamına gelen bu mekan, İspanya’nın derin ve zengin bölgesel mutfak kültürüne kişisel bir saygı ifadesi niteliğinde. Michelin yıldızlı Sabor ile Londra’da İspanyol mutfağını bambaşka bir boyuta taşıyan şef Nieves Barragán Mohacho, bu kez Legado’da ülkesinin daha az bilinen yöresel lezzetlerini, ustalıkla işlenmiş malzemeleri ve İspanyol zanaatkarların incelikli dokunuşlarını gün yüzüne çıkarıyor. Şık yemek salonundan tezgah önündeki canlı oturma alanına, gün boyu açık tapas ve pintxos barı Taberna’dan yaz akşamlarını taçlandıran geniş terasa kadar Legado, misafirlerini tanıdık tatların ötesine geçen, sofistike ama içten bir gastronomi yolculuğuna davet ediyor.

2025 SONBAHAR’IN EN HEYECAN VERİCİ YENİ AÇILIŞLARI

Bonheur by Matt Abé – Michelin Mirasından Bağımsız Yolculuk

Bu sonbahar Londra’da açılacak Bonheur by Matt Abé, usta şefin Gordon Ramsay ile geçen 18 yılın ardından hayata geçirdiği ilk bağımsız restoranı. Üç Michelin yıldızlı Restaurant Gordon Ramsay’den kendi vizyonuna uzanan bu yolculuk, damaklarda iz bırakacak yepyeni bir hikayeye dönüşüyor. Adını Fransızca “mutluluk”tan alan Bonheur; sıcak, zamansız ve konforlu bir kaçış hissi sunarken, Britanya Adaları’nın zengin malzemelerini klasik teknikler ve çağdaş dokunuşlarla buluşturuyor. Mevsimsel tadım menülerinden a la carte seçeneklere kadar her detay, misafirlerini rafine bir lezzet yolculuğuna davet ediyor. Russell Sage Studio imzalı sofistike tasarımıyla öne çıkan mekan, unutulmaz yemek deneyimleri için zarif bir atmosfer sunuyor. Daha özel anlar içinse yalnızca altı kişilik özel bir şef masası olan Petit Bonheur, ayrıcalıklı bir deneyim vadediyor.

Marea by Rafael Cagali – Hove’da Denizle Buluşma

Michelin yıldızlı Da Terra’nın yıldız şefi Rafael Cagali, Eylül ayında Hove’da kapılarını açacak yeni restoranı Marea ile Londra’dan deniz kenarına uzanıyor. Adını İtalyanca “gelgit” anlamına gelen Marea’dan alan bu özel adres, fine dining ile rahat şıklığı ustaca birleştiriyor. Sadece 38 kişilik samimi bir ortamda, East Sussex’in taze ve yerel ürünleriyle hazırlanan paylaşılabilir tabaklar, özenli ana yemekler ve zarif tatlılar misafirlere sunulacak. Marea’nın mutfağını, Da Terra’nın eski kıdemli şefi Ewan Waller yönetirken, restoranın ön yüzü ise Cagali’nin iş ortağı Charlie Lee‘nin özenli ev sahipliğine emanet. Bethnal Green’deki Da Terra ve Elis arasında bir “kıyı uzantısı” gibi konumlanan Marea, şef Cagali’nin deyimiyle bir “deniz kıyısında saklı bir lezzet durağı” olmaya aday.

Alta – Soho’da Ateşin Gücü ve Bask Mutfağı

Londra’nın Bask mutfağına olan ilgisinden ilham alan eski El Bulli şefi Rob Roy Cameron, Eylül 2025‘te Soho’da yeni restoranı Alta ile kapılarını açıyor. Açık ateşle pişirme tekniklerini merkeze alan bu iki katlı restoran, Cameron’un Kuzey İspanya’da geçirdiği on yıllık deneyiminden besleniyor. Alta’nın menüsünde, hem rafine teknikler hem de ateşin doğal gücüyle şekillenen yaratıcı tabaklar yer alıyor. Soğuk başlangıçlar arasında, beyaz safranla hazırlanmış escabeche içinde ustriceler, kızıl bektaşi üzümlü levrek crudo ve mojo rojo soslu chicharrón (çıtır domuz) dikkat çekiyor. Açık ateşten çıkan sıcak tabaklarda ise bütün çipura, kalkan balığı kafası ve 35 gün dinlendirilmiş dana kontrfile gibi güçlü lezzetler öne çıkıyor. Alta’nın içecek menüsü de mutfağı kadar özgün. Şarap listesi, Avrupa’nın dört bir yanından gelen, düşük müdahaleyle üretilmiş, butik üretici şaraplarından oluşuyor.

Labombe by Trivet – Park Lane’de Şarap ve Bistrot

Michelin yıldızlı Bermondsey restoranı Trivet’in kurucuları, şef Jonny Lake ve sommelye Isa Bal, yeni projeleriyle 16 Eylül’de Park Lane’de gastronomi tutkunlarıyla buluşuyor. COMO Metropolitan London otelinde yer alan Labombe by Trivet, paylaşmaya uygun tabaklar ve özenle seçilmiş Avrupa şaraplarıyla öne çıkan bir şarap barı ve bistrot olarak tasarlandı. Şarap menüsü, Avrupa’daki butik üreticilerden özel seçilmiş şişelerle Isa Bal tarafından hazırlandı. Mutfağın başında, Lake ve Bal gibi Fat Duck geçmişine sahip yetenekli şef Evan Moore bulunuyor. Servis ve şarap programı ise, 2024’te “Birleşik Krallık’ta Yılın Somelyesi” seçilen Philipp Reinstaller tarafından yürütülecek.

Aces Foodcraft – Covent Garden’da Japon Esintileri

Alex Craciun, Eylül ayında Covent Garden’da açılacak yeni mekanı Aces Foodcraft ile Londra’ya geri dönüyor. Bir süreliğine Londra’yı terk ederek Singapur ve Marbella’da bulunan Craciun, bu kez menüsünü hayata geçirmek için Covent Garden pazarındaki prestijli sebze-meyve dükkanı Primeur’un direktörü olan eşi Aleksandra Jazevica ile güçlerini birleştiriyor. Gündüzleri à la carte menüyle günlük spesiyaller sunan Aces Foodcraft, akşamları ise sadece dokuz kişilik şef tezgahı deneyimine dönüşecek. Japon mutfağından ilham alan menüde öne çıkan lezzetler arasında Kagoshima wagyu ile turşu himeji mantarları ve Okinawa aji ile çıtır nori bulunuyor.

Carbone – Zamansız Lezzetlerin Şehirle Buluşması

New York’un efsanevi mekanı Carbone, bu Eylül’de Londra sahnesine adım atıyor. A-list ünlülerin gözdesi olan ve Major Food Group’un imzasını taşıyan Carbone, The Chancery Rosewood’un altında yer alacak ilk Birleşik Krallık adresiyle şehre bambaşka bir enerji getiriyor. Henüz detaylar büyük ölçüde gizli tutulsa da, mekanın görkemi şimdiden dikkat çekiyor.

Kudu – Marylebone’da Güney Afrika Esintileri

Peckham’ın gözdesi Kudu, bu kez Marylebone’da yeni bir sayfa açıyor. Amy Corbin ve Patrick Williams’ın imzasını taşıyan restoran, 16 Eylül’de açılacak yeni adresinde köklerine sadık kalarak Güney Afrika esintili menüsünü Londra’nın kalbine taşıyor. Odun kömürlü açık ateşte pişirilen et ve balıkların başrolde olduğu Kudu, güney Afrika ruhunu yansıtan sıcak dekoru ve zarif atmosferiyle misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor.

Serra – Güney İtalya’dan Ege’ye Lezzet Yolculuğu

The Chancery Rosewood’un parıltılı açılışıyla birlikte sahneye çıkan restoranlardan biri de Serra. Şef Alex Povall’ın (Berenjak, Hartnett Holder & Co, Murano) usta dokunuşuyla hayat bulan Serra, Akdeniz mutfağını Londra’ya zarif bir yorumla taşıyor. Güney İtalya ve Yunanistan’ın sıcak lezzetlerinden esinlenen menü; paylaşmaya uygun meze tabakları, ızgara deniz ürünleri ve elde hazırlanmış taze makarnalarıyla öne çıkıyor. Küçük çiftliklerden büyük sofralara uzanan “farm-to-table” felsefesiyle Serra, modern ve rafine bir Akdeniz deneyimi arayanlar için şehrin yeni buluşma noktası olmaya aday.

LONDRA’NIN EN İLHAM VERİCİ ROOFTOP BARLARI

The Emory Rooftop Bar

Londra’nın en gizli cennetlerinden biri olan The Emory Rooftop Bar, başkentin büyüleyici panoramasını gözler önüne seriyor. Ünlü iç mimar Rémi Tessier’in zarif dokunuşlarıyla tasarlanmış mekan, gün batımında bir kokteylin keyfini çıkarmak veya gece geç saatlerde samimi sohbetlere eşlik etmek için ideal. The Emory Rooftop Bar, şehrin en ayrıcalıklı buluşma noktalarından biri olarak öne çıkıyor.

Flute

Soho’nun en çok sevilen roof barı… Adını 19. yüzyılda Broadwick Street’te yaşamış ünlü bir flüt yapımcısından alan Flute, otelin çatısını taçlandıran geniş terasıyla Londra silüetine nefes kesici manzaralar sunuyor. İç mekânda ise konfor ve maksimalist ışıltı buluşuyor; hayvan desenli döşemeler, mantar kaplı duvarlar, aynalı tavanlar ve gösterişli palmiye yaprağı desenli halılar misafirlerini büyüleyici bir atmosfere davet ediyor. Oniks bar tezgâhının etrafında usta barmenlerin hazırladığı yenilikçi kokteyller, paylaşmaya uygun lezzetlerle birleşerek unutulmaz bir deneyim yaratıyor. Flute, Soho’da hem şıklığın hem de samimiyetin en özel adreslerinden biri.

CLAP London

Knightsbridge Estate içerisinde yer alan CLAP London, özgünlüğü yenilikle ustaca harmanlayan eşsiz bir gastronomi konsepti sunuyor. 6. kattaki ana restoranda canlı sushi ve robata tezgâhlarının ritmiyle başlayan deneyim, 7. kattaki bar, lounge ve terasta Londra’nın 180 derecelik büyüleyici manzarası eşliğinde devam ediyor. Terasta hafif atıştırmalıklar ve kokteyllerle başlayan gece, resident DJ’lerin ritimleriyle sabaha kadar dansa dönüşüyor. CLAP London, şıklık, enerji ve unutulmaz lezzetleri bir araya getiren yeni buluşma noktası.

Yasmin

İstanbul’dan ilham alan, Soho’nun kalbinde gizli bir çatı restoranı ve barı. Executive Şef Tom Cenci’nin İstanbul deneyiminden ilham alan menüsüyle Yasmin, cesur tatları paylaşmaya uygun Orta Doğu mezeleriyle sofralara farklı bir soluk getiriyor. Çatı terasında Soho’nun hareketli silüeti eşliğinde keyifli anlar yaşarken, özel kutlamalardan romantik akşamlara veya arkadaş buluşmalarına kadar her anı unutulmaz kılıyor. Yasmin, lezzetin, içkinin ve müziğin kusursuz uyumla  buluştuğu ayrıcalıklı bir deneyim vaat ediyor.

2025’in ikinci yarısı, Londra’nın gastronomi dünyası için tarihi bir dönem olarak öne çıkıyor. Yeni restoran açılışları, şeflerin bağımsız projeleri ve yaratıcı roof bar konseptleriyle şehir, hem gurmeler hem de seyahat tutkunları için keşfedilmeyi bekleyen bir cennete dönüşüyor.

Size özel Londra gastronomi seyahat programınızı oluşturmak için bizimle iletişime geçin:

travel@julesverne.com.tr

JULES VERNE GEZİLER

Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

    Mesajınız kapsamında bizlere iletmiş olduğunuz veriler arasında; ırk, etnik köken, siyasi
    düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançlar, kılık ve kıyafet, dernek, vakıf ya da sendika
    üyeliği, sağlık, cinsel hayata ilişkin veriler, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili veriler,
    biyometrik ve genetik verilerin bulunmadığından emin olmanızı rica ederiz.
    *Doldurulması zorunlu alanlar
    Bilgi güvenliğiniz bizim için önemli, o yüzden %100 gizlilik sunuyoruz.

    Kişisel Verilerin İşlenmesine İlişkin Açık Rıza Metni

    Onay vermiş olmanız halinde kişisel verileriniz ABH Turizm Temsilcilik ve Ticaret A.Ş.- (JULES VERNE BUSINESS MICE TRAVEL) tarafından;

    Ürün ve hizmetlerimizin sizlerin beğenilerinize, kullanım alışkanlıklarınıza ve ihtiyaçlarınıza göre özelleştirilerek sizlere önerilmesi; analiz, segmentasyon veya hedefleme çalışmalarının yürütülmesi; size özel ürün veya hizmet tekliflerinin, yeni ürün duyurularının, kampanyaların, promosyonların sunumu ile diğer pazarlama aktivitelerinin yürütülmesi; anket ve müşteri memnuniyet ölçümü çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve bu kapsamda sizlerle elektronik yollarla iletişime geçilmesi amaçları ile işlenebilecek ve amaçlar doğrultusunda hizmet aldığımız üçüncü kişi tedarikçilerimizle paylaşılabilecektir.