“Seyahatin Altın Çağı” olarak kabul edilen 1950’li yılların romantizm, macera ve lüks imgelerini çağrıştıran birbirinden güzel nostaljik rotalarına doğru unutulmayacak bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Büyüleyici atmosferleri, tarihe tanıklık eden hikayeleriyle dünyanın en keyifli nostaljik rotalarını sizler için yazdık. Eski dünya cazibesine sahip bu ikonik şehirler içinizdeki nostalji özlemini yatıştıracak!
Atina’da Eski Dünyanın Cazibesine Şahit Olun!
Eşsiz bir tarihe sahip; felsefe, demokrasi, tiyatro ve olimpiyatlar gibi insanlık tarihinin seyrini değiştiren gelişmelere ev sahipliği yapmış bir şehirden ne beklenir? Atina tüm ihtişamı ve mütevaziliğiyle sizi bekliyor! Bu efsane kent, sıcak atmosferi, misafirperver insanları ve sofralarıyla “yaşanması gereken” bir şehir. Acropolis Tepesi’nin baş döndürücü gece manzarasını izlemek, Antik Pire Limanı’nda mitolojik bir zaman yolculuğuna çıkmak, birbirinden büyük müze ve kiliselerini gezmek; Gazi Bölgesi’nde sanat galerini gezip, yemek yedikten sonra gece eğlencesini doyasıya yaşamak çok keyifli…
“The Grand Tour” ile İtalya’yı Yeniden Keşfedin!
İtalya; Rönesans’ın doğup, sanatın yön bulduğu eşsiz ülkelerden bir tanesi. Neredeyse 200 bin yıl öncesine dayanan tarihiyle pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan bu nostaljik ülke geçmişin ihtişamını yaşayabileceğiniz en keyifli destinasyonlardan biri. The Grand Tour 17. yüzyıldan 19. yüzyılın başlarına kadar Avrupa’da üst sınıf genç Avrupalı erkekler tarafından gerçekleştirilen, İtalya’nın kilit bir varış noktası olduğu geleneksel bir geziydi. Yeterli araç ve rütbeye sahip soylular üniversiteyi bitirdikten sonra sanat, kültür ve aydınlanma arayışı içinde, onları eski uygarlıklar ve Rönesans’ın hazineleri hakkında eğiten The Grand Tour’a çıkıyorlardı. Grand Tour o dönemlerde aylarca veya bazen yıllarca sürse de, günümüz teknolojisi ile aynı rotayı bir kaç haftada tamamlayabilirsiniz. Uffizi ve Galeria dell’Accademia için Leonardo da Vinci ve Michelangelo’nun doğduğu büyüleyici Floransa‘da, Piazza dei Miracoli için Pisa‘da, Kolezyum gibi tarihi simge yapıları görmek için Roma‘da kalarak, yıllar önce buradan geçen soyluların ayak izlerini takip edebileceğiniz nostaljik bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Orient Express ile Venedik’e gidin!
1883 yılında hizmete girdiğinde ilk olarak Paris’ten Viyana’ya yolcu taşıyan Orient Express, zamanla İstanbul’a kadar geldi. O zamandan beri mirası sayfalarca roman doldurarak, yıllar boyunca pek çok filme sahne oldu. Günümüzde Belmond tarafından işletilen Venedik Simplon – Orient Express, şimdilerde benzer bir rota izleyerek, İtalya’nın en büyüleyici şehirlerinden Venedik’te son buluyor. Orient Express’in 1920’lerden kalma gösterişli iç mekanları, ahşap kaplamaları, lüks döşemeleri ve beş yıldızlı hizmeti ile zamanda geriye yolculuk yaparak Seyahatin Altın Çağı’na geri dönebilirsiniz. Venedik’te, Giudecca Adası’nda Belmond Hotel Cipriani’de ya da Büyük Kanal üzerindeki Gritti Sarayı’nda bir gece konaklamadan şehirden ayrılmayın!
Rajasthan Sarayları’nda Kraliyet Ailesindenmiş Gibi Hissedin!
Tüm duyularınızı harekete geçirecek bir seyahat arzuluyorsanız Hindistan’ın Rajasthan Bölgesi‘nde hayatınızın en güzel günlerini geçirebilirsiniz. Görkemli kale ve sarayları ile ünlü Rajasthan, göz kamaştıran pek çok yapısı ile gezginlere rüya gibi bir tatil vadediyor. Seyahatin altın çağını yaşayan, ülkenin en büyük eyaletlerinden biri olan bu şehir, geçmişinde birçok egemen krallıklarının olması nedeniyle pek çok kültürü içinde sentezlemeyi başarmış. Pembe taştan inşa edilen görkemli binaları, saray binalarından dönüştürülen ışıltılı otelleriyle Rajasthan’ın başkenti Jaipur size bambaşka bir dünyanın kapılarını aralayacak. “Zafer Şehri” veya “Pembe Şehir” olarak da bilinen Jaipur’un mimarisi, sonbaharda günbatımını andıran renklerle inşa edilmiş. Eski şehrin içindeki bütün binalar pembe renkli. Burada Hint – Moğol mimarisinin tipik kubbeli yapılarını da görmeniz mümkün. Çölün ıssızlığında karşınıza çıkan dev kaleler, kente tepeden bakan saraylar, Müslüman ve Hindu motifleri ile bezenmiş anıtlar, büyüleyici tapınaklar ve sürekli değişen coğrafyası ile Rajasthan’da unutulmayacak bir nostaljik yolculuk sizi bekliyor.
Güzel Biarritz Plajlarında Rahatlayın!
Biscay Körfezi’nin Fransız kesiminde yer alan şık sahil kenti Biarritz, 1950’lerde sörf modasının yaygınlaşmaya başlamasıyla popüler olmuş yerlerden biri. Bu eski balıkçı köyünün seçkin yazlık tatil mekanına dönüşümü ise yaklaşık 150 yıl önce İmparatoriçe Eugénie ve eşi 3. Napolyon’un gelişiyle birlikte başlamış. “Tesislerin Kraliçesi ve Kralların Tatil Yeri” olarak adlandırılan bu zarif sahil kasabası kimleri ağırlamamış ki… Coco Chanel’den Winston Churchill’e, Pablo Picasso’dan Frank Sinatra ve Ava Gardner’a kadar pek çok ünlü ismi ağırlayan Biarritz’de siz de geçmişe yolculuk yaparak, keyifli bir tatile ne dersiniz?
Kendinizi Kültürel Şehir Salzburg’a bırakın!
Masalların gerçek olmadığına dair düşüncenizi değiştirecek tek şehir belki de Salzburg… Avusturya’nın en değerli şehir mimarisi, dört mevsim büründüğü farklı ambiyansı, yüzyıllardır Avrupa’nın kültür merkezlerinden biri olması, romantizm kokan sokaklarıyla Salzburg ayrı bir yere sahip. Ancak, Salzburg’u bu kadar kıymetli kılan en önemli şeylerden biri de şüphesiz Klasik Batı Müziği’nde Klasik dönemin etkili ve üretken bestekarlarından biri olan Mozart’ın doğum yeri olması. Altstadt’ın karakteristik sokaklarında dolaşan bugünün ziyaretçileri Salzburg’u aşağı yukarı Mozart’ın birkaç yüzyıl önce gördüğü gibi görüyor. Özellikle festival sezonu klasik konserler ve opera performansları görülmeye değer. Konaklamak için tarihi bir yer arıyorsanız, uzaklara gitmenize gerek yok, yüzyıllardır konuklarını ağırlayan Goldener Hirsch en doğru adres.
Prag’da Orta Çağ’a Yolculuğa Çıkın!
Tarihi ve kültürel cazibesini çağlar boyunca koruyan Bin Kuleler Şehri Prag, çeşitliliğin harika bir uyum içinde yükselebileceğini eşsiz mimari yeteneğiyle gösteriyor. Bir tarafınızda Romanesk ve Gotik binalar yükselirken, başınızı başka bir yöne çevirdiğinizde modernizm ve kübizmin en yeni örnekleriyle karşılaşıyorsunuz. Bu kadar çok farklı stilin kusursuz bir bütün oluşturduğu Prag’ın caddelerinde yürürken, kulaklarınızda Mozart’ın 29. Senfoni’sini duyar gibi oluyorsunuz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ni taçlandıran Prag’da Prag Kalesi ve Küçük Kasaba; Eski Şehir, Yahudi Mahallesi ve Yeni Şehir mutlaka görülmeli. Tabi ki Prag bu kadarıyla sınırlı değil; Old Town Meydanı, Astronomik Saat Kulesi, St. Vitus Katedrali, Kafka Müzesi ve Petrin Tepesi şehrin size hazırladığı diğer sürprizler..
Dünyanın En Eski Şehirlerinden Cusco’da Nostaljiye Doyun!
Peru’da İnkalar için kutsal olan bir hayvan olan puma görüntüsünde inşa edilen Cusco, dünyanın en eski şehirlerinden biri! Deniz seviyesinden 3326 Metre yüksekte bulunan Cusco’ya İnkalar, ‘Güneşin Kutsal Kenti’ demişler. Ülkedeki tüm yolları birbirine bağladığı için ‘göbek bağı’ anlamına gelen Cusco’yu şahin başlı bir pumanın vücudu şeklinde inşa etmişler. İnka Uygarlığı’nın gizemlerine ev sahipliği yapan ve And Dağları’nın tepesinde denizden tam 2400 m yükseklikte kurulu bulunan Machu Picchu antik kenti dünyanın yeni yedi harikasından biri! Tarihten günümüze uzanan ve en iyi korunmuş İnka antik kenti olan Machu Picchu UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Ayrıca Cusco’daki Seven Color Mountain, muhteşem renkleri ile National Geographic’in ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken 100 yer arasında ilk sıralarda. Montaña de Siete Colores (Yedi Renk Dağ) olarak da adlandırılan, deniz seviyesinden 5 bin 200 metre yükseklikteki dağa ulaşmak için Cusco’dan üç saatlik bir araba yolculuğu, göz atmaya gitmek için yaklaşık 9 kilometre kadar yürüyüş yapmak gerekiyor!
Mısır’ın Hayat Damarı Nil Nehri’nde Gezin!
Nil Nehri kıyısında, Eski Mısır’ın güney sınırını belirleyen, binlerce yıllık tarih ve kültürle yoğrulmuş Aswan keşfedilecek onlarca hazineye sahip. Mısır’ın büyük kentlerinden farklı olarak oldukça sakin ve mistik yerlerinden biri olan Aswan Nil Nehri’ni tekne ile dolaşmak için en doğru yerlerden biri. Nil Nehri – Nasser Gölü rotalarının en popüler durağı Aswan; Philae Tapınağı, rengârenk evlerin adresi Nubian Köyü, Aswan Botanik Bahçeleri, Abu Simbel Tapınağı ile gerçekten büyüleyici. 1899 yılında Thomas Cook tarafından inşa edilen Sofitel Legend Old Cataract Hotel ise belki de Mısır’ın en ünlü miras oteli. Ünlü yazar Agatha Christie başta olmak üzere Prenses Diana, Çar Nicholas II, Jimmy Carter, Winston Churchill gibi pek çok devlet adamı ve kraliyet ailesini ağırlayan Aswan’da büyüleyici bir yolculuğa hazır olun.
Size özel seyahat tasarımı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr