Sonbahar demek doğanın yeşilden sarıya, kahveye, kırmızıya dönüşmesi demek. Bu mevsimde seyahat çıkmanın keyfi ise bambaşka. Sonbaharın en güzel renklerine ev sahipliği yapan dünyanın en güzel sonbahar rotaları tüm güzellikleriyle seyahat severleri ağırlamayı bekliyor. Yağlı boya tablolarını aratmayan zarafetiyle önünüze serilen doğanın renk cümbüşüne yakından şahit olmak isterseniz sonbaharın en çok yakıştığı şehirlerde yürüyerek, çekeceğiniz fotoğraflarla zamanı durdurabilirsiniz.
Doğanın güz renklerine büründüğü sonbaharda yurt dışında nereye gitsek diye düşünüyorsanız Avusturya’dan Fransa‘ya; Slovenya‘dan Almanya‘ya; İskoçya‘dan İtalya‘ya; Macaristan‘dan İsviçre‘ye; Portekiz‘den Çek Cumhuriyeti‘ne, Amerika‘dan Ürdün‘e kadar uzanan dünyanın dört bir yanından özel rotaları sizler için hazırladık.
İşte sonbaharın her tonunu görebileceğiniz, dünyanın dört bir yanından huzur veren sonbahar rotaları…
Bled Gölü – Slovenya
Slovenya’nın en güzel yerlerinden biri olan Triglav Milli Parkı içindeki Bled Gölü, eşsiz doğal güzellikleri ve alternatif tatil imkanlarıyla göz kamaştırıyor. Bu sonbahar rotanızı Bled Gölü’ne çevirecek olursanız kendinizi şimdiden bir masal diyarında hissetmeye hazır olun. “Anda” kalmak isteyeceğiniz bir duygu ve sonsuzluk hissi uyandıran Bled Gölü, Slovenya’nın Bled kasabasını tüm dünyaya tanıtan bir güzelliğe sahip. Özellikle sonbahar aylarında büyüleyici görsellerle karşılaşabileceğiniz Bled Kasabası fazlasıyla fantastik bir kasaba. Gölün ortasındaki Bled Adası, adanın üzerindeki St. Martin Kilisesi’nin çan sesleri, tarihi 1000’li yıllara dayanan Bled Kalesi, 600 metre bir tırmanışla ulaşıp, gölü tepeden görebileceğiniz Ojstrica burayı masalsı kılıyor.
Bavyera Alpleri – Almanya
Zirvesi karlı yüce dağlar, göz alabildiğine uzanan ormanlar, vadilere serpiştirilmiş masmavi gölcükler, 400 yıllık yapıları ve özgün kimliklerini koruyan kasabalarıyla Güney Almanya, Avrupa’nın en güzel manzaralarından birini sunan coğrafyası ve mimarisi ile gezginlerin radarında! Özellikle sonbaharda yeşilin sararan tonlarına, kırmızı yapraklı ağaçların katılmasıyla oluşan pastoral manzaraya doyum olmuyor. Özellikle doğa tutkunları için muhteşem bir destinasyon olan Bavyera Alpleri sonbahar mevsimi ile kendisinden alınan keyfi ikiye katlıyor.
Özellikle Main Nehri’nden Alplere uzanan Romantik Yol rotası sonsuz gibi gelen Alp ormanları, Orta Çağ surlarıyla çevrili kasabaları, keşfedilmeyi bekleyen saray ve kaleleri, Bavyera’nın lokal şarapları, şirin kiliseleri ve gösterişli katedralleriyle peri masalı gibi! Würzburg, Rothenburg ob der Tauber, Dinkelsbühl, Nördlingen, Augsburg gibi kasabaları ve Neuschwanstein, Hohenschwangau şatoları ile sadece doğasıyla değil sanatı, tarihi ve kültürüyle de kendine hayran bırakıyor.
Loire Vadisi, Fransa
“Fransa’nın Bahçesi” olarak bilinen, Ortaçağ ve Rönesans mimarisinin görkemini yansıtan şatolarıyla UNESCO Dünya mirası olarak koruma altına alınan Loire Vadisi ziyaretçilerini sonbaharın büyüsünü yaşayabilecekleri unutulmaz bir tatile davet ediyor. Peri masallarında anlatılan ihtişamlı şatoları aratmayacak güzellikteki yapıları ile Loire Vadisi; göz kamaştıran bahçeleri, görkemli dekorasyonlara ve çarpıcı tarihi hikayelere sahip masalsı şatoları ile kesinlikle keşfe değer.
Douro Valley, Portekiz
Portekiz’in kalbi Douro Valley sonbaharda bir başka güzel. Tarihi bağlar ve şaraphanelerin arasından geçerek Porto’da okyanusa dökülen Douro Nehri’nin iki yakasında yükselen dik yamaçlar dünyanın en önemli bağlarının aynı zamanda yaşam yeri. Taraça taraça inen bağlarla kaplı yamaçlar ise bölgeyi sonbaharda gezilecek en iyi yerlerden biri haline getiriyor. Kış aylarında fazlasıyla soğuk olan ve yaz aylarında termometreyi şaşırtan sıcaklıklara erişen Douro Vadisi ziyareti için en iyi zaman bahar ayları. 2001 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan Douro bağları ve bölgesini araç kiralayıp gezmek çok keyifli. Sonbahar renklerine bürünen yollarında kıvrılıp özgün köylerini, ünlü bağlarını ve bağ evlerini, yerel müzelerini gezebilirsiniz.
Viyana – Hallstatt, Avusturya
Dünyanın en ihtişamlı kraliyet sarayları, yemyeşil parkları ve etkileyici manzaralarıyla ziyaretçilerinin gözlerini kamaştıran Avusturya’nın tablo kasabası Hallstatt ve müziğin başkenti Viyana, rüya gibi bir sonbahar tatili için sizleri bekliyor. “Avusturya’da ziyaret edilmesi gereken yerler” listesinin başında gelen bu büyüleyici iki rota, masalları aratmayacak ambiyansıyla da konuklarına unutamayacakları bir tatil vadediyor. UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde bulunan Schönbrunn Sarayı gibi eşsiz güzellikteki tarihi yapılarla çevrelenen Viyana ve 7000 yıllık tuz madenleri, göl çevresinde olmanın sağladığı huzurlu doğası ve UNESCO koruması altındaki eşsiz kasaba ortamıyla Avusturya’nın gözbebeği Hallstatt, özellikle sonbahar aylarındaki seyrine doyum olmayan manzaralarıyla görülmesi gereken yerlerden.
Rothenburg ob der Tauber, Almanya
Almanya’nın güneyinde, Bavyera bölgesindeki; adı gibi romantik, fantastik kasaba ve köylerle dolu Romantik Yol, Main Nehri’nden Alplere uzanıyor. Frankfurt’tan başlayıp Münih’te tamamlayacağınız rota “mutlaka yapılması gerekenler” listenizde olmalı. Her biri birbirinden güzel şehir ve kasabaların adeta bilinçli bir şekilde yerleştirildiği, Avrupa’nın en iyi rotalarından biri olan Almanya Romantik Rotası’nın göz bebeği Rothenburg ob der Tauber yarı ahşap mimarili renkli evleri, kuleleri ve çeşmeleriyle bir Walt Disney prodüksiyonu kadar masalsı ama bir prodüksiyon olamayacak kadar gerçek!
Ürdün
Bir yanı sonsuz bir çöl, bir yanı dünyanın en güzel denizlerinden Kızıldeniz… Binlerce yıllık insanlık tarihinin önemli kavşaklarından biri olan Ürdün denilince akla gelen ilk yer kayıp şehir Petra oluyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Petra Antik Kenti dar bir kanyon içerisinde, kayalar oyularak inşa edilen yapılarıyla gerçeküstü bir deneyime sahip. Yüzyıllar boyunca unutulan ve 19. yüzyılda İsviçre asıllı gezgin Johann Ludwig Burckhardt tarafından keşfedilen Petra 2007 yılında ise Dünyanın Yeni 7 Harikası listesine seçildi. Petra kadar ülkenin çölleri, çarpıcı manzaraları, antik kentleri ve kültürel yapıları siz de derin izler bırakacak. Şehir sadece kültürel değil aynı zamanda vahşi doğa ve ekstrem su sporlarıyla da maceraperestleri heyecanlandırıyor. Ürdün’ü sonbaharda gezmenin en güzel yanı ise gündüzleri bunaltmayan havası ve akşamları serin oluşu…
Perthshire, İskoçya
İskoçya’nın yeşili ve doğal güzellikleri ile ün yapan bölgesi, “Büyük Ağaçlar Ülkesi” olarak anılan Perthshire, nefes kesen doğal güzellikleriyle özellikle Avrupa’nın en güzel sonbahar rotalarından biri. Ağaçlarla kaplı yamaçların güz renklerini ayna gibi yansıtan göl ve nehirleri hem doğa sporları için hem de muazzam doğa fotoğrafları için eşsiz bir ortam sunuyor. Bölgedeki en çarpıcı manzaraları Loch Tummel ve Knock Hill civarında bulabilir, sonbaharın büyüleyici güzelliğini Pertshire’ın etkileyici ambiyansı eşliğinde keşfedebilirsiniz. Ormanlık yollardan yürüyerek Knock Hill’e doğru yürüdüğünüzde Highlands’in güzel görüntüsünü seyredebilirsiniz.
Colmar, Fransa
Pastel tonlara boyanmış bölgeye has ahşap evleri, kanalları, köprüleri ve taş döşeli sokaklarıyla Ortaçağ’dan bu yana neredeyse hiç değişmeyen eşsiz Alsas kasabası Colmar, sonbaharı yaşamak için adeta biçilmiş kaftan. Ortasından geçen Ren Nehri ile Avrupa’da es geçilmemesi gereken destinasyonların başında gelen bu şirin kasaba, tarihindeki savaşlara ve işgallere inat geçmiş mirasını ve eski mimari dokusunu özenle koruyan masalsı bir manzaraya sahip. İyi korunmuş tarihi kenti, sayısız mimari yapısı ve Isenheim Altarpiece ile Unterlinden gibi müzeleriyle ünlü şirin Fransız kasabası Colmar’dayken fotoğraf makinenizin yanınızda bulunmasına dikkat edin, zira göreceğiniz her bir kareyi ölümsüzleştirmek isteyeceksiniz.
Piemonte, İtalya
İtalya’nın kuzeybatısında konumlanan Piemonte bölgesi, Toskana’nın biraz gölgesinde kalmış olsa da aslında uzun yıllardır gurmelerin keşfettiği, ziyaretten vazgeçemediği bir cennet. Doğanın, tarihin, şarabın, slow food’un mükemmel bir karışımı olan Piemonte özgünlüğünden asla ödün ermeyen, gösterişten uzak bir yaşam felsefesine sahip. İtalya’nın asiller bölgesi denen Piemonte’de birçok köy ve kasabanın adı kontlardan geliyor. Yeme-içme kültürünün hayranlık uyandırıcı derecede zengin olduğu bölge ünlü şarapları, trüf mantarı avı, peynir ve fındık üretimiyle ünlü.
Budapeşte, Macaristan
Sonbaharın altın ışığı ile ışıl ışıl parlayan Doğu’nun Paris’i Budapeşte sanatçı ve düşünürlerin ilham aldığı zengin tarihi ve mimarisi ile ziyaretçilerine büyülü bir dünyanın kapılarını açıyor. Her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip olan şehir, özellikle sonbaharda apayrı bir havaya bürünüyor. Sadece 2 saat uçuş uzaklığında bulunan Budapeşte’de ulusal içecek ve yemeklerin tanıtıldığı gurme festivaller ile hareketlenen sonbahar aylarının tadını çıkararak her anınızı özel kılabilir; şehre yakın konumlanan Eger, Tokaj veya Villany bölgelerinde bağ ziyareti ve şarap tadımı yapabilirsiniz.
Lugano, İsviçre
İsviçre’nin Monte Carlo’su olarak anılan Lugano, Lugano Gölü kıyısında olmasının görsel ayrıcalığını yaşatıyor. İtalya sınırına yakın Lugano Gölü kıyısında yer alan ve ülkenin tamamında İtalyanca konuşulan tek kantonda bulunan Lugano; mimarisi, doğal güzelliği ve dünyaca ünlü resort otelleri ile Avrupa’da huzur seyahati yapmak isteyenlerin gözdesi. Alplerin hemen güneyinde yer almasıyla cezbedici dağ manzaralarının gölgesinde olan Lugano seyahatinizi sonbahara denk getirirseniz mükemmel bir sonbahar renk uyumuyla karşılaşabilirsiniz.
Český Krumlov, Çek Cumhuriyeti
Bohemya’nın incisi olarak da adlandırılan Cesky Krumlov’un hiç bozulmamış Orta Çağ sokaklarında yürürken kendinizi adeta bir film setinde hissedebilirsiniz. Prag’a 3 saatlik karayolu mesafesindeki UNESCO tarafından korunan Cesky Krumlov, labirent gibi ilginç sokakları, gotik yapıları ve gizemli şatolarıyla adeta bir açık hava müzesini andırıyor. Ülkenin 2. başkenti konumundaki Cesky Krumlov’da şehre önemli eserler bırakmış Eggenberg’lere ait Eggenberg Şatosu ve bira evi mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. Güzel havalarda şehrin içinden geçen nehir üzerinde kano yaparak, şehri bir de bu açıdan keşfedebilirsiniz.
Vermont, ABD
Kırmızı, turuncu ve sarının bin bir tonu ile ziyaretçilerine görsel bir şölen yaşatan ABD’nin Vermont Eyaleti sonbaharın gelişiyle birlikte adeta farklı bir kimliğe bürünüyor. Dörtte üçü ormanlarla kaplı olan Vermont rotanızda ülkenin en güzel kasabalarından Woodstock, eyaletin en eski parkı Mount Philo, Manchester, Bennington, Weston ve Willmington mutlaka olmalı. Siz de Road Trip tam bana göre diyen gezginlerdenseniz Vermont sonbahar rotası ile büyüleyici manzaralar eşliğinde rüya gibi bir tatil yaşayabilirsiniz.
New England, ABD
Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeydoğusunda yer alan New England özellikle sonbaharda doğanın renklerinin dansına sahne oluyor. Boston’ı da içine alan bu bölgede Connecticut, Maine, Massachusetts, New Hampshire, Rhode Island ve Vermont eyaletleri sonbaharın en yakıştığı doğal manzaralara sahne oluyor. Sonbaharın gelişi ile birlikte ağaç yaprakları yeşilden kırmızıya, kırmızıdan turuncuya, turuncudan sarıya onlarca ton ve desende kısa bir süreliğine değişimler yaşıyor.
Montréal, Kanada
Sonbaharın en yakıştığı şehirlerinden birini Kanada’da bulduk: Montréal… Kanada’nın Fransız ekolü kanatları altındaki Quebec eyaletinin en büyük şehri Avrupa kültürünün etkisinde mimarisi, sanatı, zengin mutfağı kısaca “hayattan zevk almayı bilen” duruşuyla gezginleri heyecanlandırıyor. Bu ülkenin en farklı metropolünde doğa, kültür, zarafet kusursuz bir uyum içerisinde. Kanada’nın sert soğukları başlamadan önceki son dönemine girmişken bu sonbahar Montréal’i keşfe çıkmalısınız. Mount Royal Park, Mount Royal Cemetery, Montreal Botanical Garden, Bois-de-Liesse Park ve Old Port gibi şehrin önemli adreslerinde doğanın yeşilden sarıya; turuncudan kırmızıya bürünen renk dalgalanmasını görebilirsiniz.
Paris – Fransa
Dört mevsim sunduğu güzelliklerle ziyaretçilerine unutamayacakları bir tatil vadeden Paris, sonbaharın en narin rotalarından biri. Biraz kahve, az kruvasan, fonda Edit Piaf’ın büyüleyici sesi ve dökülen yapraklar… Dünyanın en romantik kenti ünvanını elinde bulunduran bu büyüleyici şehir, sonbaharın gelişiyle birlikte ortaya çıkan renk cümbüşüyle göz kamaştırıyor. Geniş bulvarları, gotik tarzı mimari yapıları, Sen Nehri ve Eyfel Kulesi gibi simge yerleriyle öne çıkan Paris sahip olduklarından aslında çok daha fazlasına sahip. Birçok romana, tablo ve müziğe konu olmuş Paris’te sonbaharı yaşarken Jardin du Luxembourg, Jardin des Tuileries, Jardin du Palais Royal, Jardin des Plantes, Parc Floral, Parc Monceau ve Parc des Buttes Chaumont parklarını doyasıya gezmelisiniz.
Size özel seyahat programı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr
