Geçmişte dünyanın en büyük sömürge imparatorluklarından biri olup, UNESCO tarafından kültür mirası olarak tescillenmiş zenginlikleriyle Avrupa’nın üçüncü ülkesi olan Fransa; ana karadaki 12 bölge ve Korsika adasından oluşan toplam 13 bölgesi, “Damak tadı” ve sanattan beslenen keyifli yaşam tarzı, dünya modasına yön veren tasarımcı ve markaları, engin siyasi ve kültürel birikimi ile kesinlikle keşfe değer!
Birbirinden güzel tarihi yapıları, doğal güzellikleri ve büyüleyici ikonik anıtlarıyla göz dolduran Fransa, kendine özgü kültürü ve doğal zenginliklerin bir araya geldiği eşsiz manzaralara sahip şehir ve kasabalarla dolu!
Orta Çağ şatoları ve sanat galerileri ile büyülü bir atmosfere sahip olan Fransa’nın en huzurlu köşelerinden Annecy; ortasından geçen Ren Nehri ile Avrupa’da es geçilmemesi gereken Colmar; Alsace şarap yolu’nun en güzel köylerinden Riquewihr, Fransa’nın Atlantik kıyısında bir liman kasabası olan, sadeliği ile ünlü sayfiye adası Ile de Ré; yıl boyunca resim ve doğa meraklılarının akınına uğrayan Giverny; Fransa’nın hala Orta Çağı yaşayan en güzel köylerinden Yvoire; üzüm bağları ve şarap dendiğinde bir adım öne çıkan Bourgogne Bölgesi; UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Arles Bölgesi ve Akdeniz’in masmavi suları ile Alpler arasında yer alan Provence Bölgesi mutlaka seyahat rotanızda olmalı…
İşte Fransa’nın keşfedilmeyi bekleyen en güzel kasabaları!
Annecy
Tarihi köprüleri, bakmaya doyamayacağınız Orta Çağ şatoları ve sanat galerileri ile büyülü bir atmosfere sahip olan Fransa’nın en huzurlu köşelerinden Annecy’de rüya gibi bir tatil sizleri bekliyor. Fransa ile İsviçre arasında yer alan ve Cenevre’ye sadece 35 km uzaklıktaki Annecy, maketlerde gördüğümüz dağ eteğinde kurulmuş kasabaları anımsatan şahane bir şehir. Annecy, Tour de France’ın muhteşem manzaralı etaplarından da biri.
Bazı kaynaklarda Fransa’nın Venedik’i olarak tarif edilen bu sempatik kasabaya gittiğinizde, bu yakıştırmanın nedenini hemen anlayacaksınız. Kanallar, Annecy Gölü’ne uzanan nehir kolları ve köprülerle süslü bu romantik şehirde, güzel havalarda kanal ve göl gezilerine çıkabilir, gördüğünüz her şeyin fotoğrafını çekerek kendinizi dünyanın en iyi fotoğrafçısı gibi hissedebilirsiniz!
Colmar
Orta Çağ’dan bu yana neredeyse hiç değişmemiş gibi duran Alsas kasabası Colmar; daracık şirin sokakları, bölgeye has binaları, küçücük dükkanları ve tabii ki ortasından geçen Ren Nehri ile Avrupa’da es geçilmemesi gereken bir destinasyon! İyi korunmuş tarihi kenti, sayısız mimari yapısı ve Isenheim Altarpiece ile Unterlinden gibi müzeleriyle ünlü şirin bir Fransız kasabası olan Colmar; şirin sokakları, yüzlerce yıllık yarı ahşap evleri, sevimli kanalları ve yaya şehir merkezi ile büyük bir film setini andırmakta. Alsas şarabının başkenti olarak bilinen Colmar, kaliteli restoranlar ve yüksek kaliteli yerel ürünler satan dükkanları ile etkileyici bir gastronomi seçkisine sahip.
Riquewihr
Alsace şarap yolunun en güzel köylerinden Riquewihr; rengarenk çiçeklerle bezeli evleri, sokakları, sonsuz gibi görünen üzüm bağları arasında uzanan yolları, lezzetli yerel şarapları, Fransız mutfağının dayanılmaz lezzetleri ile kesinlikle keşfe değer! Riesling başta olmak üzere diğer birçok şaraplık üzüm bu civarda yetişiyor. Üzüm bağlarının içinden geçerek şehir surlarının köye giriş yaptığınızda Orta Çağ’da yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz.
Ile de Ré
Fransa’nın Atlantik kıyısında bir liman kasabası olan, sadeliği ile ünlü sayfiye adası Ile de Ré; uzun kumsalları, bisiklet yolları ve çam ormanlarıyla oldukça keyifli bir destinasyon! Kendi içerisinde 10 kasaba ve bölümden oluşan ada; doğallığını ve kendine has özgünlüğünü korumak için ciddi kurallarla yönetiliyor. Araç girişinin yasak olduğu adada bisikletle tüm adayı keşfedebilir, adanın UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan sahil kasabası Saint-Martin-de- Ré’nin arnavut kaldırımlı sokaklarında gezerken büyülenebilirsiniz.
Giverny
Eğer resim sanatını seviyorsanız Paris’e 80 km. uzaklıktaki Giverny’e uğrayıp, 36 yıl boyunca pek çok tablosunu burada yapan Monet’in kır evini mutlaka görmelisiniz. Ölümünden sonra Fransız Akademisi’ne bağışlanan ev, 1980’den bu yana ziyarete açık. Yıl boyunca resim ve doğa meraklılarının akınına uğruyor.
Yvoire
Fransa’nın hala Orta Çağı yaşayan en güzel köylerinden biri Yvoire! Leman Gölü kıyısında, Avrupa’nın en iyi çiçeklendirilmiş köyü ödülüne sahip, 700 yıllık muhteşem bir köy burası. Cenevre ve Evian arasındaki bu güzel Fransız köyü için “The Gem of the Lake” yani “Gölün Mücevheri” diyorlar. Bu muhteşem köyün mis kokulu daracık sokaklarında yürüyüş yapıp, bol bol fotoğraf çekebilir, “Beş Duyu Bahçesi”ni keşfedebilir, göl kenarındaki sevimli restoranlardan manzaranın tadını çıkarabilir, şarap ve peynir keyfi yapabilir, etrafı surlarla çevrili köyü yürüyerek gezip, Leman Gölü’nü seyre dalabilirsiniz.
Roussillon
Plateau de Vaucluse’un güney ucunda bulunan Roussillon, Provence Bölgesi’nin hazinelerinden biri. “Fransa’nın En Güzel Köyleri” listesinde yer alan benzersiz bir jeolojik oluşuma sahip olan Roussillon, binlerce metre yüksekliğindeki tortuların, denizin dibinde birikmesi ve doğa olaylarıyla yüzeye çıkıyor ve bugünkü görünümünü kazanıyor. Roussillon’un kuzeyinde yaklaşık 1 saat uzaklıkta yer alan Mont Ventoux bölgesi, lavanta tarlalarıyla sizi büyüleyecek. Roussillon, hardal sarısı ve kızıl tonlarının hakim olduğu köy evleri ve doğasıyla farklı bir atmosfer yaratıyor. Roussillon’daki sanat galerisi görülmeye değer!
Bourgogne (Burgonya) Bölgesi
Üzüm bağları ve şarap dendiğinde bir adım öne çıkan Bourgogne Bölgesi; tarihi kasabaları, şato tipi göz kamaştıran otelleri, manastırları, park ve bahçeleri, lokal restoranlarıyla dingin, leziz, özgün ve bol şarap tadımı olan bir seyahat imkanı veriyor. Bölgenin birbirinden güzel pek çok köyü ve kasabası var. Hem tarihi hem de hardaldaki ünüyle tanıdığımız Dijon şehri, Orta Çağ ruhunu ve mimarisini olduğu gibi koruyan Beaune kasabası, bölgenin “Altın Kapısı” olarak bilinen Chablis Köyü, Orta Çağ’ın karanlık süreçlerinde ruhani ve insani yenilenme merkezi olan Cluny, nehir kıyısına kurulan Auxerre ve tarihi bir tepe köyü olan Vézelay. Tabi ki yemyeşil tepeler arasında kurulan şatoları, bağ evleri ziyaretlerini de unutmayın. Bourgogne seyahati için en kolay ulaşım yolu THY ile direkt uçuşlarla Lyon’a uçmak ve buradan da araç kiralamak.
Arles Bölgesi
UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Arles Bölgesi’nin sihirli sözcüğü La Camargue… Burası insanların atlarla, boğalarla, kuşlarla ve sonsuz gökyüzüyle bir arada yaşadığı bir cennet. Camarque Bölge Tabiat Parkı tarafından koruma altına alınan Camarque, Avrupa’nın en güzel manzaralarından birine sahip. Arles Bölgesi aynı zamanda toplam 48 tarihi eseri kendi bölgesinde barındırıyor. 1981 yılından beri Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Arles, Roma kalıntılarıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Antik Arles İlçe Müzesi’nde mozaiklerden lahitlere kadar Roma döneminin arkeolojik kalıntılarını görerek, Arles Bölgesi’nin tarihi zenginliğine tanıklık etmelisiniz.
Provence Bölgesi
Akdeniz’in masmavi suları ile Alpler arasında yer alan Provence, binlerce yıl öncesine dayanan kültürel zenginlikleri ve güneşle aydınlanan doğasıyla sadece Fransa’nın değil, dünyanın da en gözde turistik bölgelerinden biri. Bölge; tarihi, zengin kültürü ve doğasının yanı sıra yerel yemekleriyle de ziyaretçilerini seyahatin doruklarına taşıyor.
Mavi limanı, beyaz tekneleri ve sıcak kumlarıyla Fransa’nın güneyine Akdeniz’in ruhunu taşıyan Provence, dünyaca ünlü ressamlara ev sahipliği yapmış. Bunlardan biri de Empresyonizm’in öncülerinden kabul edilen Vincent Willem Van Gogh.
Les Baux-de-Provence
Fransa’nın en güzel köyleri ve lezzetli gıda üstün merkezleri arasına girmeyi başaran kasabanın büyülü bir yanı var. Dar sokakları, minik ama bakımlı meydanları, kiremit çatılı Provans stili evleri ve küçük dükkanlarıyla kirli ellerden köşe bucak saklanmış duru bir güzellik. Çevre kasaba ve bölgeleri de kolaylıkla gezip dolaşacağınız Les Baux-de-Provence’ın birbirinden güzel butik otellerinde konakladığınız her gün kendinizi daha özel hissedeceğinize şüphe yok.
Gordes
Provence bölgesindeki Luberon Vadisi’nde lavanta tarlaları ve taş mimarisi ile ünlü olan Gordes köyü tepede konumlanan konumu ile muhteşem manzaralara da sahip. Gordes Köyü’nü gezerken taş mimarinin ön plana çıktığı sokaklar, bahçeler, evler oldukça etkileyici. Haziran – Ağustos dönemi içinde lavantaların mora boyadığı bu köyü görmek için ideal bir tarih.
Saint – Rémy-de-Provence
St. Rémy de Provence küçük, samimi, doğal mı doğal bir kasaba. Tipik Provence bölgesinin yaşantısını, evlerini bulacağınız kasabanın taş sokaklarında öylesine gezinmek bile o kadar keyifli ki başka bir aktiviteye bile ihtiyaç duymayabilirsiniz. Yüzyıllık ağaçların gölgesindeki mini meydanları, sanat galerileri ve dükkanlarıyla bir masal kitabından alınan bölüm hissini uyandırıyor.
