Aklınızda kalabalıktan uzak, sakin ve huzurlu bir tatil mi var? Avrupa, bu kriterlere uyan ve keşfedilmeyi bekleyen birçok gizli adaya ev sahipliği yapıyor. Bembeyaz kumlu plajlarda güneşlenmek, turkuaz renkli denizin tadını çıkarmak, tarihi kasabaları keşfetmek, lezzetli yerel yemekleri denemek ve doğayla iç içe olmak istiyorsanız, bu gizli cennetler tam size göre. Her biri kendine özgü güzellikleri ve atmosferi olan bu adalar, doğa severler, macera tutkunları, romantikler ve aileler için ideal destinasyonlar sunuyor.
Bakir Yunan Adaları’ndan İspanya’nın göz kamaştıran adalarına; basit yaşam kodlarıyla hayatın sizi hiç zorlamadığı Fransa Adaları’ndan doğallığıyla büyüleyen Portekiz Adaları’na; yaşamın inceliklerini gösteren İtalyan Adaları’ndan Hırvatistan’ın inci gibi parlayan adalarına; düzenli yapılaşmasıyla tabloları aratmayacak görselliğe sahip Estonya Adaları’ndan İngiltere’ye kadar uzanan Avrupa’nın birbirinden güzel gizli adaları!
YUNANİSTAN
Amorgos Adası
Kiklad Adaları grubuna bağlı olan ve takımadanın güneydoğusuna denk düşen Amorgos; 2000 nüfuslu sakin yaşamı, tarih meraklıları için kalp çarpıtan arkeolojik eserleri ve coğrafi yapısının sunduğu harika koyları ile şiir gibi dersek abartmış olmayız. Bir uçtan diğer uca 30 km uzunluğunda olan adanın en yüksek noktası 800 metre olsa da keskin eğimleri dramatik manzaralar doğurmakta. Kayalar arasında görünen masmavi berrak sulara sahip koyları ve yamaçlara kurulan köyleri ile Amorgos tam “kafa dinlemelik” Yunan adalarından.
Paxos Adası
İyon Adaları arasında karaya yakın olmasına rağmen yoğun turist ziyaretlerinden korunmayı başaran Paxos; hızlı, kalabalık ve çok sesli günümüz hayatında tam bir mola noktası. İyonya Denizi’nin mavi ve yeşil tonlarındaki suları her zaman “en iyiler” arasında gösterilirken Paxos Adası’nın kumsalları, gizli koyları kesinlikle ilk sırada olmayı hak ediyor. Yunan adalarının “kurak” coğrafyasını yerle bir eden zeytin ağaçları tepeleri dolduruyor. Uydu adacığı Anti – Paxos ile birlikte zamanı durdurmak isteyeceğiniz bir Yunan adası.
Kimolos Adası
Adını Antik Yunan dilinde “beyaz taş” anlamına gelen kimolostan alan ada; tipik bir Kiklad Adası olsa da farklı bir karakteri olduğunu daha adaya yaklaşırken hissediyorsunuz. Milos ile Sifnos adaları arasında yer almasına rağmen daha bakir ve sessiz kalabilen adalardan olması, bizi buraya daha çok bağlıyor. Plajları, denizinin berraklığı, pitoresk mimarisi, sempatik köyleri, kayalarla bütünleşen balıkçı kasabalarındaki evleri ile farkını ortaya koyuyor. Ada sakinleri öyle huzurlu ve birbirine güveniyor ki kapıların çoğunu kilitleme ihtiyacı bile duymuyorlar. Oya gibi işlenmiş evleri, yerel dükkânları ve taptaze ürünler bulacağınız tavernaları ile Milos ve Sifnos gezilerinize birkaç günlük bir Kimolos seyahati eklemelisiniz.
Kea
Atina’dan direkt feribot ulaşımı olmaması sebebiyle uzun yıllar hem turistlerin hem de Atinalıların görmezden geldiği Kea günümüzde ise yatların ve Atina jet sosyetesinin radarında. Atina’nın güneyindeki Lavrion Köyü’nden ulaşım sağlanan Kea, Kiklad Takımadalarının bir parçası. Ulaşım zorluğu sayesinde doğallığını ve kendine özgü bakir yaşamını koruyan Kea geleneksel Kiklad mimarisinin tüm izlerini taşıyor. Araçların giremediği ana kasaba Ioulida, liman şehri Korissia yaşantısı ve mimarisiyle tam da kartpostallardaki gibi.
Ikaria
Adını, Yunan mitolojisinin önemli figürlerinden biri olan İkarus’tan alan Ikaria Adası, Samos’un hemen yanı başında yer alıyor. Kuşadası’ndan Samos aktarmalı ulaşabileceğiniz İkaria Adası için “insanın ömrünü uzatan ada” benzetmesi pek de haksız sayılmaz. National Geographic’te yayınlanan bir araştırmada, dünyanın en uzun yaşayan insanlarının yaşadığı yerlerden biri olarak açıklanan ada fazla turistik olmadığı için de sakinliği şehir insanını cezbediyor. Radyumlu kaplıcaları, Fanari bölgesindeki muhteşem doğa manzaraları ve sayısız plaj ve koylarıyla gezilecekler listesine eklenmeli.
İSPANYA
Formentera Adası
Balear Adaları’nın en küçüğü olan Formentera için İbiza’nın sessiz kardeşi, Mallorca’nın az turistik adresi desek sizi yanıltmış olmayız. 1960’lı yıllardan beri gözlerden uzak, büyük ve gösterişli tatil rotaları yerine bohem ve doğal yerleri tercih edenlerin hep bildiği ve sevdiği Formentera şimdilerde “seyahat zevki” olan her gezginin listesinde. Akdeniz’in parlayan gizli adasında bu ruhu arayan herkese yer var! Turkuaz rengi koyları, beyaz kumlu plajları, rustik köyleri, tasarım otelleri ve gurme restoranlarıyla Akdeniz ruhunu birebir yaşatıyor.
Lanzarote Adası
Kanarya Adaları’nın volkanik adası Lanzarote’ye ilk adım attığınızda sanki farklı bir gezegene ayak basmış gibi hissetmeniz çok normal! Birbirinden zengin doğal manzaraları, siyah kumlu plajı, bir anda yükselen palmiye ağaçları, volkanik milli parkı, çekici kasabaları ile doğaya, doğa yürüyüşlerine, tırmanışlara meraklı gezginler için keşif dolu! Bozulmamış kıyı şeridi, dört mevsim ziyaret edilebilen iklimiyle farklı bir destinasyon.
Islas Cies
Galiçya’da yer alan ve üç adadan oluşan Illas Cies takımadası “doğanın güzelliğine hayran olmak istiyorum” diyen gezginlere yepyeni bir bakış açısı sunuyor. Üzerinde herhangi bir otelin bulunmadığı, sınırlı ziyaretçinin kabul edildiği, motorlu aracın yer almadığı bu doğal adalarda göreceğiniz manzaralar fotoğraflardaki kadar canlı! İspanya’nın Vigo şehrinden feribotla ulaşabileceğiniz adalar güneşin altında miskinleşmek, denizin keyfini çıkarmak, doğayla baş başa kalmak için harika bir kaçamak. Kalmak için kamp yapmanız gerekse de Vigo’dan günübirlik bir gezi yapmak da buranın ruhunu hissetmek için yeterli olacaktır.
FRANSA
Île Port Cros
Güney Fransa kıyılarının tam karşısına denk düşen altın adalar Les Iles d’Hyères sınırlarında olan Port Cros, Côte d’Azur’ün tüm ışıltısına tezat bir doğallığa sahip. Özel mülk olan ada, ekolojiye meraklı bir aileye ait. Nefes kesen kayalık manzaraları, kristal renkteki suları ile büyüleyen koyları ve kumlu plajları ile milli parka dönüştürülerek koruma altına alınması ise en güzel haber! Günübirlik bir ziyaret yaparak bu huzur tapınağına adım atmalısınız!
Belle-Île-en-mer
Fransa’nın Britanya Bölgesi’nde, Biskay Körfezi ortasında yer alan Belle-Île-en-mer “denizdeki güzel ada” anlamına geliyor. Basit yaşam kodları ile hayatın sizi zorlamadığı Belle Île’e ulaşım aşina olduğumuz büyük Fransız şehirlerinden değil Quiberon kasabasından feribotla sağlanıyor. Parıltılı destinasyonlardan bir milyon ışık yılı uzağa gitmek isteyen ve doğallıktan hoşlanan seyahat tutkunları bu adayı çok seviyor. Ilıman iklimi, Akdeniz’i aratmayan koyları, lokal dükkanları ve marketleri hep hayalini kurduğumuz sahil kasabası hayatının bir özeti.
Ile de Bandor
Marsilya’dan 1 saat uzaklıkta, Bandol kasabasından 5 dakikalık bir tekne yolculuğu uzaklığındaki Ile de Bandor’un hikayesi diğer adalardan oldukça farklı. Fransa’nın en küçük ve sevimli adası aslında bir insan başyapıtı. 1950’li yıllarda Paul Richard tarafından satın alınan adada gördüğünüz her şey bu satın almadan sonra inşa edilmiş. Çorak bir adadan sahil yürüyüş yolları, yemyeşil bahçeleri ve renkli evleri ile bir Akdeniz bahçesine dönüştüren Richard bununla da yetinmeyip adayı bir sanat mabedine dönüştürmüş. Atölye çalışmaları, sergiler ve sanat dükkanlarıyla zenginleşen ada bugüne kadar ressam Salvador Dalí, oyuncu Melina Mercouri, dansçı ve aktivist Josephine Baker ve Jean-Paul Belmondo’yu da kendine aşık etmeyi başarmış.
l’Ile de Porquerolles
St Tropez’in çılgınlığından sadece bir taş atımı kadar uzak olan Ile de Porquerolles sanıyoruz bu yüzden çok seviliyor. Hem Cote d’Azur şaşasını yaşamak hem de arada kendinize nefes alacak bir mola yeri arıyorsanız ışıltılı Güney Fransa’daki sığınağınızı buldunuz demektir! Iles d’Hyères olarak bilinen üç adadan oluşan kümenin en büyüğü ve en gelişmişi olan Porquerolles korunan doğal güzellikleriyle büyülüyor. İncir ağaçlarının gölgesinde yürümek, turkuaz mavi sularında yüzmek ve cennet gibi görünen adayı keşfetmek sizin elinizde.
PORTEKİZ
Madeira Adası
Fas’ın tam karşısına denk düşen ancak Portekiz’e bağlı olan Madeira Takımadaları aslında 8 adadan oluşsa da sadece Madeira ve Porto Santo ziyaret edilebiliyor. Kuzey Atlas Okyanusu’ndaki konumu ile suptropikal iklime sahip Madeira Adası hem iklimi, hem mimarisiyle Avrupa ve Afrika’nın özelliklerini paylaşıyor. Volkanik toprak yapısının zenginliği burada neredeyse her şeyin yetişebileceğini ve hatta yetişebildiğini gösteriyor. Botanik bahçeleri buna en güzel örnek! Bugüne kadar Winston Churchill, Charlie Chaplin ve Gregory Peck gibi ünlü isimlerin zihinlerini dinlendirdiği, doğayla bütünleştiği ada farklılıklara açık doğa sevdalısı gezginleri bekliyor.
Flores Adası
Atlas Okyanusu’ndaki ıssız konumu ve çevre bilinci sayesinde tüm doğal görkemini koruyan Azores (Azor) Takımadaları gerçeküstü bir tabiatla kutsanmış. Avrupa kıtasının ve takımadaların en batı kıyısında yer alan Flores Adası da derin vadileri, yüksek tepeleri, lagünleri, mağaralarla oyulmuş kayalıkları, volkan kalıntıları ile doğa müzesi gibi. Adını da zengin çiçek çeşitliliğinden alan ada stresten arınıp doğayla temas etmek, uzun yürüyüşler yapmak isteyen her gezginin keşfetmesi gereken bir ada.
İTALYA
Salina Adası
Sicilya’nın batı kıyılarının hemen dışında, Tiren Denizi üzerinde yer alan Aeolian Adaları UNESCO koruması altında. Takımadaların ikinci büyük adası Salina’ya olan ilgimiz ise sadeliğinde saklı. Gerçek dünyadan saklanmak ve kısa süreliğine de olsa hayatınızı basitleştirmek istiyorsanız Sicilya rotanıza siz de bu adayı eklemelisiniz. Az, özdür felsefesini yaşatan adanın taşlı kumsalları sakin ve temiz, sayısı az olan restoranları özenli ve leziz!
Oscar ödüllü, 1994 yapımı Il Positano’yu izlediyseniz şuan bahsedeceğimiz ada kulağınıza aşina gelebilir. Sicilya Adası’na bağlı Aeolian takımadalarının tartışmasız en çekici adası Salina… Giorgio Armani, Domenico Dolce ve Stefano Gabbana’nın evlerinin bulunduğu Salina komşusu Panarea Adası gibi lüks yatların uğrak yeri olmaması sayesinde daha bakir ve çekici. Sarp dağları, zeytin ve limon bahçeleri, incir ağaçları, üzüm bağları ve küçük köyleriyle bir romanın sayfalarında geziyormuşsunuz gibi hissettiriyor.
Monte Isola
Lombardiya Bölgesi’nin incisi olarak bilinen Iseo Gölü doğal güzelliği ile İtalya’nın en özel yerlerinden. Yemyeşil dağlarla çevrili gölün üzerine tüneyen Monte Isola bölgenin zenginliğini zarif stiliyle birleştiriyor. Montisola olarak da bilinen ada Güney Avrupa’da yer alan ve yerleşimin olduğu en büyük göl adası! Yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı ada sakinlik, huzur arayanlara mutluluğun kapılarını aralıyor.
Giglio Adası
Toskana’nın, Tiren Denizi ile çevrili gizli hazinesi Giglio Adası! Kristal berraklığı ile büyüleyen suları ve harika plajları ile tam bir yaz sığınağı olan ada küçük yüzölçümü, yaklaşık 1500 kişilik nüfusu ile günlerini sakince, hızla tüketmeden yaşamak isteyenlere hitap ediyor. Büyük bölümü el değmemiş bir doğayla kaplı ada zengin Akdeniz bitki örtüsü ile çevrili. Gün batımları, sevimli köyleri, güzel plajları, lokal lezzetleri, dalış noktaları ile huzurun anahtarını size teslim etmeye hazır!
Pantelleria, İtalya
Tunus, Malta ve Sicilya adaları arasında konumlanan Pantelleria, çok kültürlü yerlerden hoşlanıyorsanız size zengin görüntüler ve hikayeler anlatacak. İtalya’nın gizli adaları arasında yer alan Pantelleria Akdeniz’in en az bilinen tatil yerlerinden biri. Tilda Swinton ve Ralph Fiennes’in başrollerinde oynadığı A Bigger Splash filminden aşina olduğumuz ada son yıllarda Giorgio Armani’nin villası ile konuşuluyor. Bakir olmasındaki başlıca sebep hiç kuşkusuz kayalık yapısı nedeniyle adanın hiçbir plajının bulunmaması. Ama bu kristal sulara dalmanız için engel değil! Adada kendinizi serin sulara atacağınız noktaları bol bol keşfedebilirsiniz.
HIRVATİSTAN
Sipan Adası
Elaphiti Adaları’nın en büyüğü olan Šipan Adası (Otok Šipan) çok zamanınız yoksa Dubrovnik’ten günübirlik gidebileceğiniz en güzel adalardan biri. 15. yüzyılda zengin Dubrovnikli ailelerin yaz aylarını geçirmek için inşa ettirdiği sarayları ile tanınan ada elbette plajları ile bilinse de şarabı da oldukça ünlü!
Solta Adası
Hırvatistan’ın Adriyatik kıyısındaki ünlü Split şehrinin hemen karşısında yer alan Šolta Adası (Otok Šolta) son yıllardaki gelişmeleri ile popüler yaz adaları Hvar ve Brač’tan yol çalıyor. Küçük yerli nüfusu yaz aylarında Splitlilerin buradaki yazlıklarına gelmesiyle hareketleniyor. Sempatik köyleri, hepsi birbirinden güzel plajları ve manzaraları ile güzel seyirler sunan restoranları ile “neden bu adayı keşfetmeyelim?” sorusunu sorduruyor.
Split’in tam karşısındaki ada olmasından hallice, 35 dakikada ulaşabilme konforunu da eklediğinizde Solta’yı kim, neden sevmesin? Turistlerin radarında başka adalar olduğu için Solta daha çok lokallerin hakimiyetine bırakılmış. Bu yüzden doğallığını ve özgünlüğünü doyasıya yaşayabiliyorsunuz. Balıkçı köyü ruhunu koruyan kasabası, üzüm bağları, zeytin ağaçlarıyla dolu arazileri ve güzel kıyılarıyla cezbedici. Feribotların yanaştığı Rogac köyü, Akdeniz cazibesini taşıyan, taş evleriyle ünlü Grohote, plajı ve civarındaki restoranlarıyla deniz keyfi yapmak için tercih edilen Necujam, balıkçı köyünün tüm karakteristik özelliklerini taşıyan ve plajlarıyla ünlü Maslinica, konaklama ve yeme-içme olarak en zengin kasaba Stomorska adada ziyaret edeceğiniz yerler.
Vis
Split’ten 1,5 – 2 saat süren deniz yolculuğu ile ulaşabileceğiniz Vis Adası ünlü Hvar adasının arkasında, Adriyatik Denizi’nin nimetlerinden yararlanan adreslerden. “Capri kadar güzel” benzetmeleri yapılan Vis, Akdeniz’e özgü güzelliği, zeytin ağaçları ve üzüm bağları, antik kalıntıları ve ıssız kumsallarına rağmen turist radarında olmamasıyla bakir yapısını koruyor. Daha çok İtalyan ve Avusturyalı yat sahiplerinin demirlediği Vis yaz aylarında kalabalıktan kaçmak için harika.
ESTONYA
Saaremaa
Adını pek de fazla duymadığımız Saaremaa Adası için önce coğrafik bir giriş yapalım. Baltık Denizi’ni Riga Körfezi’nden ayıran takımadalarının en büyük adası olan Saaremaa doğal güzelliği ve ilginç tarihiyle hem lokallerin hem de turistlerin oldukça ilgisini çekiyor. Otantik Estonya deneyimi benzetmeleriyle merak uyandıran Saaremaa göletle çevrili, yeşillikler içerisinde yükselen kalesi, balıkçı köyü ruhu ve düzenli yapılaşmasıyla adeta tablo gibi.
İNGİLTERE
Tresco – Scilly Adaları
Tarihin en uzun savaşı “Üç Yüz Otuz Beş Yıl Savaşı” olarak tarih sayfalarında adına rastladığımız Scilly Adaları, İngiltere’ye bağlı bir takımada aslında. Takımadanın ikinci büyük adası Tresco ise aslında yarı tropikal iklimiyle bir hazine. Londra’ya çok da uzak olmamasına rağmen “başka bir dünya” hissi veren Tresco dramatik kayalıkları, bronz çağdan kalma mezarlık alanları, tenha kumsalları, ıssız sokakları ve tabi ki ünlü Tresco Abbey Bahçesiyle merak uyandırıcı. Fotoğrafçı ve web tasarımcısı Shini Park’ın da dediği gibi: “Scilly Adaları İngiltere’deki hiçbir yere benzemiyor. Biraz Afrika, biraz Karayipler barındırıyor, ancak bunların hepsi oldukça İngiliz bir atmosferin içinde toplanmış.”
Size özel seyahat programı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr