Serinleyen hava, etrafı saran doğa renkleriyle sonbahar seyahat etmek için mükemmel bir zamanlama. Hem aşırı sıcaklardan kurtulmuş, hem de dondurucu soğuklardan uzaktayız. Bu yıl 29 Ekim’in Cuma gününe denk gelmesiyle 3 günlük sakin, telaşsız, kısa bir mola hepimize çok iyi gelecek.

Doğa tutkunları, deniz sevdalıları, tarih meraklıları, sanatseverler için birbirinden keyifli sonbahar rotaları hazırladık. Modunuza göre rotanızı seçin, Türkiye’nin güzelliklerini keşfedip kısa bir mola ile dinlenin, yenilenin!

Sonbaharda Doğada Olmak İsteyenlere

Sapanca 

Tarih boyunca farklı egemenlikler altına giren, Osmanlı Dönemi’nin önemli yerlerden biri olan Sapanca günümüzde de İstanbul, Ankara, Kocaeli ve Bursa’ya yakınlığı ile her zaman popüler şehirden kaçış rotaları arasında.  Sapanca, aynı adı taşıyan Sapanca Gölü kıyısına kurulu. Yeşil bir doğa içerisinde keyifli saatler geçirmek, bisiklet kiralayarak gezintiye çıkabilirsiniz. Sapanca civarındaki Maşukiye Köyü, Karadeniz havası hissettiren Soğucak Yaylası yine ziyaret edebileceğiniz noktalardan.

Bolu, Yedigöller

Sonbahar görüntüleri ile akıllara kazınan Yedigölller, Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken doğa güzelliklerinden biri. Her mevsim ayrı bir güzelliği olsa da Yedigöller’de güz mevsimi bir renk ve doğa cümbüşüne sahne oluyor. 1965 yılında Milli Park statüsüne alınan Yedigöller adını da sahip olduğu 7 gölden alıyor. Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl’den oluşan milli parkta farklı ağaç türleri, yüzlerce bitki çeşidi ve 100’ün üzerinde kuş türü yaşıyor. Oksijen dolu doğasıyla misafirlerine görsel bir şölen sunan Yedigöller; bungalov tipi dağ evleri, gruplara özel kiralanabilen göl evleri, pansiyon ve tatil köyleri ile sonbaharın keyfini çıkarabileceğiniz gözde kaçış noktalarından.

İğneada

İğneada’daki muhteşem longoz ormanlarının namını duyup hala gitmediyseniz, kısa bir mola için şimdi tam zamanı! Marmara Bölgesi’nin Balkanlar ve Karadeniz ile kesiştiği o muhteşem coğrafyanın incisi olan İğneada, Karadeniz kıyısında yeşille mavinin adeta dans ettiği; bol oksijenli bir vaha. Kayın, meşe, akçaağaç, mürver gibi eşsiz ağaçların evi olan, Türkiye’deki kuş türlerinin neredeyse yarısına yıl boyu ev sahipliği yapan tabiatı, havası, manzarası ile tam bir sonbahar rotası.

Kaz Dağları

Kaz Dağları; yeşil yapraklar henüz tam anlamı ile solmadan doğanın içerisinde adım adım karışmak isteyenler için sonbaharda huzurla dolu bir tatil seçeneği sunuyor. Antik dönemlerden bu yana pek çok efsaneye konu olan ve İda Dağı olarak da bilinen Kaz Dağları; “Tanrıların armağanı” olarak tasvir edilen tam bir doğa harikası. Alpler’ den sonra dünyada en çok oksijen üreten dağ olan Kaz Dağları eşsiz doğa güzellikleri ve şirin köyleri ile kesinlikle keşfe değer!⁠

Kazdağları’nın simgesi Yeşilyurt Köyü ve Adatepe Köyü‘nü ziyaret edip, doğaya ve duruluğa hayran kalmamak imkansız! Denize uzaklığı sadece 3 km olan Yeşilyurt Köyü, taş mimarinin en güzel örneklerini görebileceğiniz çiçeklerle süslü evleri, daracık patika yolları, badem ağaçları ile bezenmiş yamaçları, şifalı bitkileri, baş döndürücü kokular saçan çiçek ve otları ile görülmeye değer!⁠

Sonbaharda Sanat Dolu Bir Tatil İsteyenlere

Eskişehir

Modern bir Anadolu şehri Eskişehir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1925 yılında il olarak ilan edilen Eskişehir, cumhuriyet tarihinin birçok ilkine ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor.… Son yıllarda şehre yapılan kültürel, sanatsal yatırımlarla büyükler liginde yarışacak ve hatta onları bile gölgede bırakacak bir havaya büründü. Yüksek katlı binaların yerini belli kat sayısında, nizami inşa edilen evlerin varlığı; Anadolu Üniversitesi’nin coşkulu, meraklı, yaratıcı genç nüfusu; irili ufaklı değerlere, geçmişe, zanaata, tarihe sahip çıkan müzeleri; doğa hayattır dedirten parkları, lüks ve butik otelleri; tasarım kafe ve dükkanları bu şehri özetliyor.

Bugün Eskişehir, modern belediyecilik anlayışı, şehrin toplam nüfusunun %15’ini oluşturan üniversiteli, genç nüfusu, yirmiye yakın müzesi, sene boyunca düzenlenen kültür-sanat etkinlikleri, çevresindeki ormanlar, içindeki parklar ve geleneksel lezzetleri ile Türkiye’nin en ilgi çekici şehirlerinin başında geliyor.

Açıldığı günden beri sanat dünyasında büyük yankı uyandıran OMM – Odunpazarı Modern Müze, Türkiye’den ve dünyadan modern ve çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği bir buluşma noktası. Eskişehir’in tarihi Odunpazarı evlerinin arasında yer alan OMM binası, dünyaca ünlü mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates (KKAA) tarafından tasarlandı; kendisi de Eskişehirli olan mimar ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından hayata geçirildi. Özgün mimarisi ve geniş avlusu ile OMM INN tarihi Odunpazarı evlerinden tanıdığımız avlunun etrafında dinginliğiyle sarıp sarmalayan 14 otel odası, doğanın kalbinden gelen menüsüyle OMM INN Kafe, OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin tasarım ürünler mağazası OMM Shop ve vegan, çevre dostu ve sürdürülebilir ürünleri bir araya getiren OMM Bakkal ile kesinlikle keşfe değer!

Sonbaharda Zamanda Yolculuğa Çıkmak İsteyenlere 

Safranbolu 

Batı Karadeniz’in bereketli doğasının ortasında Anadolu’nun tarihi ve kültürel mirası ile ödüllendirilen Safranbolu havasıyla, suyuyla, mimarisiyle mutlaka görülecekler listenizde olmalı. Henüz bu güzelliği görmediyseniz bu sonbahar rotanıza eklemelisiniz. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan ve Anadolu’nun simgesi haline gelmiş Safranbolu Evleri ile birlikte manzarası, tarihi ve huzuru bol bir destinasyon. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Safranbolu emin olun fotoğraflarda gördüğünüzden de güzel!

Bursa Köyleri

İstanbul’dan dilerseniz hızlı feribotla, dilerseniz Osmangazi Köprüsü üzerinden giderek Bursa’nın köylerine kısa zamanda ulaşabilirsiniz.

Bursa’nın arka bahçesi Gölyazı, Ulubatlı Gölü üzerindeki tarih kokan köy… Tarihte bilinen ilk ismi Apolyont olan Gölyazı’nın mitolojideki karşılığı Işık Tanrısı’nın Şehri. Roma ve Bizans dönemlerinde kıymetli bir yerleşim yeri olan Gölyazı’da Cumhuriyet öncesi nüfusun bir çoğunluğu Rumlardan oluşuyordu. Mübadele döneminde Selanikli Türklerin yerleştiği köyde geçmiş ile bugün arasındaki tarih, kültür dolu birikimleri görmek, hissetmek mümkün.

Uludağ’ın eteklerinde yer alan Cumalıkızık, Osmanlı dönemi mimarisi ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Dünyanın en dar sokağı olarak bilinen ”Cin Aralığı” sokağının da yer aldığı Cumalıkızık özellikle günümüze en iyi şekilde korunarak gelmiş Osmanlı mimarisi, rengarenk boyanan evleri ve taş yolları ile harika bir nostalji yaşatıyor.

Yoğun ilgiye rağmen kendi yaşam kodlarıyla hayatına devam eden Tirilye belki de bu doğallığı yüzden gitmekten sıkılmadığımız duraklardan biri. Tarih boyunca farklı medeniyetlerin yönetimi altına giren köyde tüm kültürlerin izleri günümüze kadar gelmiş. Uzun yıllar ana geçim kaynağı zeytincilik olan köyün adı 1963 yılında “Zetinbağı” olarak değiştirilmiş ancak 2011 yılından itibaren yeniden Tirilye ismiyle anılmaya başlanmış.

Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu Roman’ını yazmaya başladığı Zeyniler Köyü ise Uludağ’ın eteklerinde yer alıyor. Yemyeşil manzaralar aslında saklı bir cenneti andıran Zeyniler Köyü’nden şehir manzarasını seyredebilirsiniz.

Sakin Şehirler: Göynük – Taraklı – Mudurnu

Türkiye’nin önemli 3 Cittaslow şehri Göynük, Taraklı ve Mudurnu ile zamanı yavaşlatıp, hayattan keyif almaya ne dersiniz? Sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen; kentlerin geçmişten gelen tarihi, kültürel ve doğal değerlerine sahip çıkarak orijinalliğini koruyan cittaslow felsefesi ile Bolu ve Sakarya’nın bu özel 3 ilçesini 29 Ekim tatili ile keşfedin.

14. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılan Göynük, Batı Karadeniz’in yemyeşil doğası ve Osmanlı mimarisiyle dikkat çekiyor. Marmara’da olmasına rağmen Karadeniz ikliminin hissedildiği Taraklı ilçesinin tarihi ise Helenistik döneme dayanıyor. Antik dönemin izleri ve Osmanlı Dönemi değerleri ile ilgi görüyor. Frigler, Lidya, Pers, Roma, Bizans ve Selçuk imparatorluklarından sonra Osmanlı topraklarına katılan Mudurnu ise Osmanlı döneminden kalan konakları, camileri ve 17 km mesafedeki Abant Gölü ile görülmeye değer.

Cunda, Ayvalık

Türk ve Rum kültürlerinin bu kadar güzel harmanlandığı Ayvalık-Cunda, mübadele döneminin hüzünlü hikâyeleri kadar geleceğe ışık olan kardeşlik anılarıyla hala biricik hala en özel… Çam ormanlarının, zeytin ağaçlarının gölgesinde, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarındaki Rum evlerinin güzelliğinde günden güne daha yaşanılır, daha güzel bir hal alan Ayvalık ve Cunda Adası sonbaharın son günlerinde sonsuz bir huzur ve mutluluk veriyor.  18. ve 20. yüzyılları arasında güçlü bir liman ve kültür kenti olan Ayvalık’ta Ayvalık adaları ve Midilli manzaralarını seyretmek için Şeytan Sofrası, taş Rum evleri, 1873 yılında inşa edilen zarif işçiliğiyle göz dolduran Taksiyarhis Kilisesi mutlaka görülmeli.

Bir yanı bohem ve karizmatik, bir yanı bakir ve huzurlu Cunda Adası’nda ne yapılır diyorsanız: Dalyan boğazında, zeytinliklerle çevrili olan ve bugün Komili Ailesi’ne ait Leka Panaya Manastırı, terk edilmiş en eski Pateriça köyleri, Ay Işığı Manastırı, Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı ve Agios Yannis Kilisesi‘nin yer aldığı Âşıklar Tepesi, Rahmi Koç Müzesi Taksiyarhis Kilisesi, Agia Trіyаdа Kіlіsesі, Güvercin Adası’nda bulunan ve sadece deniz yoluyla ulaşılabilen Kızlar Manastırı görülebilir. Cumartesi günleri kurulan Cunda Pazarı‘nda mutlaka tezgâhlar arasında dolaşmayı, Taş Kahve‘de manzara eşliğinde kahvenizi içmeyi ve dar sokaklarındaki tasarım dükkânlarını keşfetmeyi unutmayın.

Birgi, İzmir

Sonbahar rotaları denince bizim aklımıza zamanın telaşsız aktığı, dev gökdelenlerden uzaklaştığımız yerler beliriyor. 3000 yıllık geçmişiyle yaşayan bir tarih olan Birgi Köyü de güz aylarında ziyaret etmekten büyük keyif aldığımız yerlerden. Tarih boyunca Frig, Lydia, Pers, Bergama krallıkları, Roma ve Bizans imparatorlukları tarafından yönetilen, Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapan Birgi’de bu zengin geçmişin izleri hala korunuyor.

Hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için değerli olan köy kültürel, mimari ve tarihsel zenginliğine sıkı sıkıya bağlı. 2012 yılından beri UNESCO’nun Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alıyor.

Kapadokya

Sonbaharda Deniz & Güneş Keyfi İsteyenlere

Bozburun

Dağların ve tepelerin kavuştuğu deniz, samimiyetiyle insanı saran kıyı köyleri, sayısız saklı koy, meyve ağaçlarının kokuları ile Bozburun… Ulaşımı kolay olmayınca bakir kalmayı başaran, yoğunluğa ve “şehirleşmeye” karşı direnebilen bir cennetten bahsediyoruz. Şatafatlı otellerin yerini zarafete bırakan, yapayı değil doğalı tercih eden Bozburun doğasıyla, yaşam felsefesi ile Türkiye’nin en güzel inziva köşesi. Mevsim sonbahar olsa da deniz suyu sıcaklığı deniz keyfinize engel olmayacak, koylar deniz tutkunu yelkenliler, guletlerle hareketlenecek, doğal lezzetler bulacağınız restoranlar size özlediğiniz tatları sunacak. Doğaya sağladıkları uyum ile kalbimizi çalan Bozburun otellerine buradan ulaşabilirsiniz.

Bodrum

Gümüşlük, Yalıkavak, Turgutreis, Bitez, Göltürkbükü, Gündoğan ile herkesin hayalindeki Bodrum’a ulaşabilir. Yaz aylarının yoğunluğu bitmişken güzel havaların tadını masmavi sularda çıkarmak, harika manzaraları olan kafe ve restoranlarda keyif yapmak size kalıyor. Siz nasıl bir Bodrum yaşamak istediğinize karar verin yeter! Her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünen Bodrum; sonbaharda da ziyaretçilerine farklı bir atmosfer vadediyor. Konseptleri, kendilerine ait plajları ve hizmetleri ile ayrıcalıklı hissedeceğiniz Bodrum’un en güzel otellerine buradan ulaşabilirsiniz.

Marmaris

Marmaris yeşilin her tonu ile ödüllendirilen, masmavi koyları, doğasını ve doğallığını kaybetmeyen köy ve kasabaları, antik kentleri, doğa parkurları ile Türkiye’nin en zengin ve sonsuz seçenekle donatılmış bölgesi. Selimiye’de Orhaniye’ye, Hisarönü’nden Kumlubük’e özgün tasarımları, doğa içerisindeki konumları ile ayrıcalıklı hissedeceğiniz Marmaris’in en güzel otellerine buradan ulaşabilirsiniz.

Datça

Geldiğinizde anlıyorsunuz Datça’ya bir kez gelenlerin neden buranın müdavimi olduklarını! Dört tarafı benzersiz bir doğa, tarih ve kültürel miras ile kutsanan bir ülkede yaşamanın zenginliğine bir de Datça’nın tabiatı eklendiğinde hayranlığınız katlanıyor. Datça’yı övmek isterken hep aynı kelimeye gelip takılıyoruz: tabiat! Yeşilin ve mavinin her tonu nasıl olur da Datça’da buluşur? Meyve ağaçları, bitkileri, otları bir yanda kokuları ve görüntüleri ile sizi etkisine altına alırken diğer yanda saklı koylar, berrak sular, kıvrılan her yolun sizi götürdüğü güzellikler bekliyor sizi. Cömert doğası, harika koyları, sevimli pansiyonları ve butik otelleri ile unutulmaz bir sonbahar rotası arayanlar için doğru adres.

Size özel seyahat programı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr