Büyüleyici doğası ile Batı Avrupa’nın refah seviyesi en yüksek ve en güzel ülkelerinden olan İsviçre; birbirinden güzel doğa harikalarına ev sahipliği yapan muhteşem coğrafyası ile göz kamaştırıyor. Batı Avrupa’da bulunan bu masalsı ülke; kuzeyde Almanya, batıda Fransa, güneyde İtalya, doğuda Avusturya ve Lihtenştayn ile komşu.

Alpler’in eteklerinde yer alan, doğası ve kültürüyle Avrupa’nın turizm merkezinden biri haline gelen, dağ tatillerinin vazgeçilmez adreslerinden İsviçre’de gezip görecek çok yer, keşfedecek çok şey var.

“İsviçre’ye nasıl gidilir? İsviçre’ye giriş kuralları nelerdir? Nereler gezilmeli, görülmeli? İsviçre’nin görülmeye değer şehirleri, İsviçre’nin en güzel kasabaları” hepsi sizler için hazırladığımız İsviçre Seyahat Rehberi’nde…

İsviçre’ye Nasıl Gidilir?

Türk Hava Yolları’nın İsviçre’deki Uçuş Noktaları; Cenevre (Çarşamba günü hariç haftanın her günü), Basel (Haftanın her günü)  ve Zürih (Haftanın her günü).

Türkiye’den İsviçre’ye seyahat ediyorum, girişte aranan şartlar nelerdir?

27 Haziran 2021 tarihinden itibaren, 2 doz Covid-19 Aşı (Pfizer/BionTech veya Sinovac)süreci en az 14 gün önce tamamlanmış, geçerli vizesi olan Türk Vatandaşları İSVİÇRE‘ye seyahat edebilmektedir. Son 6 ay içinde COVID-19 test sonucu pozitif olan yolcular da iyileştiğini resmi olarak belgeleyerek kısıtlamalara takılmadan seyahat edebiliyor.

Türkiye’den İsviçre’ye seyahat ederken girişte aranan şartlar ve İsviçre seyahat prosedürlerine buradan ulaşabilirsiniz.

COVID-19 tedbirleri kapsamında ülkelerin giriş kuralları, ülkelerin resmi mercileri tarafından günlük veya anlık olarak değiştirilebilmektedir. Seyahat etmek istediğiniz destinasyona ilişkin bilgi ve sorularınız için: travel@julesverne.com.tr

İsviçre’de Nereler Görülmeli?

Alpler’in eteklerinde bulunan, 5000 yıllık tarihiyle birçok anıt ve sembole ev sahipliği yapan Zürih; 4000 yıllık tarihi ile ziyaretçilerine masal gibi bir tatil vadeden Cenevre; gotik yapıları ve puslu havasıyla muhteşem bir ahenk yakalayan Basel; Dünya’da yaşam kalitesi en yüksek şehirlerden biri olan Bern; Orta Çağ’dan kalma birçok yapısıyla göz kamaştıran Luzern; İsviçre’nin Monte Carlo’su olarak anılan Lugano; yemyeşil bahçeleri ve huzurlu kent yaşamıyla öne çıkan Lozan; İsviçre’nin en önemli gurme merkezi Montreux; dünyanın en önemli ve ünlü kayak merkezi St. Moritz ve masallara konu olan yemyeşil dağ köyleriyle çevrili bir coğrafyada kurulu ahşap ve dik çatılı şirin köy evleri ile İsviçre Dağ Köyleri kesinlikle görülmeye değer!

Alman, Fransız ve İtalyan kültürlerinin iç içe girdiği İsviçre’de, İtalyan kültürüne yakın bir gezi deneyimi yaşamak isterseniz Lugano’yu, Fransız tarzı bana göre derseniz Montrö, Lozan ve Cenevre’yi, Alman stili şehirleri arşınlamak isterseniz de Zürih ve Basel’i mutlaka görmelisiniz.

İsviçre’nin Görülmeye Değer Şehirleri…

Zürih

Alpler’in eteklerinde bulunan, 5000 yıllık tarihiyle birçok anıt ve sembole ev sahipliği yapan Zürih, tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile Avrupa’nın en popüler şehirlerinden. Refah seviyesi çok yüksek olan Zürih, Zürih Gölü’nün Limmat Nehri ile birleştiği noktada yer alıyor. İsviçre’nin finans ve bankacılık başkenti olarak tanınan Zürih’te keyifli vakit geçirebilir, estetik atmosferiyle kendinizi eski bir çağın içerisinde ya da romantik bir filmin içindeymiş gibi hissedebilirsiniz.

Mutlaka Görülmesi Gerekenler: Fraumünster Kilisesi, Zürichhorn Parkı, şehrin en ünlü meydanlarından Paradeplatz, Kunsthaus Zürich…

• Avrupa’daki ilk elektrikli aydınlatmaya sahip olan opera binası Opernhaus Zürich yıl içerisinde çok sayıda performansa ev sahipliği yapıyor. Barok tarzı mimarisi ile görenleri kendine hayran bırakan opera binası tam bir mimarlık harikası.
• 1910 yılında Karl Moser tarafından yaptırılan İsviçre’nin en önemli sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapan Kunsthaus Müzesi şehre geldiğinizde ziyaret edebileceğiniz keyifli sanat turu noktalarından. Müzede Monet, Munch, Picasso, Lipchits, Alberto Giacometti ve vatansever tabloların yaratıcısı Ferdinand Hodler gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri bulunuyor.
• İsviçre’nin en büyük meydanlarından Sechseläutenplatz Meydanı, şehirde gezilecek yerler listesindeki en önemli duraklardan. Yılın her mevsimi hareketli bir yer olan bu meydan, Zürih’teki pek çok festival, etkinlik ve kutlamalara ev sahipliği yapıyor.
• Etkileyici mimarisi ve sivri kuleleri ile Zürih’in en önemli turistik yerlerinden biri olan İsviçre Ulusal Müzesi de keşfetmeniz gereken yerlerden. Muhteşem bir düzene sahip müzede tüm eserler kronolojik olarak ziyaretçilerle buluşuyor.
• Sahil gezintileri için en ideal başlangıç noktalarından Bürkliplatz Square’den kalkan teknelerle keyifli bir göl turu yapabilirsiniz.
• Dünyanın en pahalı caddelerinden BahnhofstrasseKonum’de dünyaca ünlü lüks ve prestijli markalardan yapacağınız alışverişle kendinizi şımartabilirsiniz.
• Zürih’in en eski manastırlarından biri olan,  853 yılında alman kralı Louis tarafından yaptırılmış Fraumüünster Manastırı görülmeye değer. Gotik ve Romanesk tarzının ağırlıklı olarak hissedildiği manastır aynı zamanda Marc Chagall tarafından yapılan beş vitray penceresi ile de oldukça meşhur.
• Zürih’in en turistik noktalarından Peter Kilisesi, şehrin hemen hemen her yerinden görülebiliyor. Kilise, 8.7 metrelik çapı ile Avrupa’nın en büyük kilise saatine sahip.
• Büyük manastır anlamına gelen Grossmünster, Limmat Nehri kıyısında bulunan Romanesk tarzı bir Protestan Kilisesi. Huldrych Zwingli ve Heinrich Bullinger tarafından yönetilen İsviçre – Almanya Reformu’nun başlangıç noktası olarak kabul edilen kilise camlarının üzerindeki sanat kesinlikle görülmeye değer. Grossmünster’in 187 basamak sonrasında ulaşabileceğiniz kulesine çıkarak, şehri panoramik bir şekilde seyredebilir ve en güzel haliyle fotoğraflayabilirsiniz.

Cenevre

Leman Gölü’nün eşsiz manzarası ile, göl etrafında kurulan lüks ve sakin yaşamın adresi olan Cenevre, yılın her dönemi karla kaplı Mont Blanc dağının heybetli görüntüsüyle bir kartpostalı andırıyor. Gürültüden uzak, sürprizsiz ve sakin hayatıyla bilinen şehir için akla ilk gelen kelime “huzur”. Her mevsim ziyaret edilebilen Cenevre; doğası, parkları, tarihi sokakları ve alışveriş seçenekleriyle dikkat çeken bir şehir. 4000 yıllık tarihi ile tam bir kültür şehri olan Cenevre; tarihi dokusu, etkileyici mimarisi ve müzeleri ile ziyaretçilerine masal gibi bir tatil vadediyor.

Mutlaka Görülmesi Gerekenler

• Cenevre’nin uluslararası bölgesini keşfetmeye başlamak için en iyi yer; BM binasının giriş kapısının hemen önünde yer alan büyük, açık bir meydan olan Palais Des Nations.
• Ariana Parkı ve park içerisinde yer alan Palais des Nations, Musée d’Art Moderne, Musée Rath, MAMCO (Musée d’Art Moderne et Contemporain), Parc des Eaux Vives ve Paroisse de Saint-Pierre-Fusterie Katedrali Cenevre’de mutlaka görülmesi gereken adreslerden.
• Saat yapımının süper starı Cenevre’de Horloge Fleurie’yi (Çiçek Saati) görmeyi unutmayın.
• Batı Avrupa’nın en büyük göllerinden Lac Léman’de keyifli vakit geçirebilirsiniz.
• Kolay bir yürüyüş yoluna sahip olan Salève’nin tepesine çıkarak, çevresindeki dağların en iyi ve en görkemli manzaralarına şahit olabilirsiniz.
• Cenevre’nin eteklerinde, CERN’i ve 27 kilometrelik süper iletken mıknatıs halkalarını bulabilirsiniz.
• Cenevre Gölü’nden 140 metre havaya su fışkırtan Jet d’Eau’yu mutlaka görmelisiniz.
• Cenevre’deki en eski yer olan ve şu anda kafe butik dükkanlarla kaplı olan Place du Bourg-de-Four’un önündeki caddelerin herhangi birinde eski şehri keşfedebilirsiniz.

Basel

Dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri olan İsviçre’nin üçüncü büyük kenti Basel; kendine özgü mimarisi, doğal güzellikleri ve köklü geçmişi ile Avrupa’nın en çok turist çeken şehirlerinden biri. İçinden Ren Nehri geçen şehrin tarihi çok eskilere dayanıyor. Coğrafi konumu gereği uzun yıllar ulaşım ve taşımacılığın merkezi olsa da aslında tarihi ve kültürel değerleriyle de zengin hem de çok zengin bir şehir. Kasaba sakinliğini ve şehir çeşitliliğini yaşayan Basel, nehir kıyısının iki yanına kurulan iki farklı bölümden oluşuyor. Tarihi binaları, nehrin iki yakasını bağlayan köprüleri, surları ve şehir kapılarının yanı sıra sanat galerileri, müzeleri, festival ve sanat fuarıyla birlikte Basel kesinlikle görülmeye değer.

• 1970 yılından beri her Haziran ayında düzenlenen Art Basel, St.Martin Kulesi’nden şehrin panoramik manzarası, Jean Tinguely Çeşmesi, Fondation Beyeler, Kunstmuseum Basel, St. Jakob Parkı şehir için ilk akla gelen adresler.
• Şehrin atmosferini ve ruhunu en yakından soluyabileceğiniz Rheinfähre’de sandal turu yapabilir veya nehir manzarasına karşı dinlendirici bir yürüyüşe çıkabilirsiniz.
• İkiz kulesi ve kiremit çatısı ile oldukça dikkat çeken Basel Manastırı, “İsviçre Ulusal Miras” listesinde bulunan 9. Yüzyılda gotik bir mimari ile inşa edilmiş önemli bir Protestan kilisesi.
• 19 ve 21. Yüzyıl arasında yaşamış sanatçıların 1600’e yakın tablo ve sanat eserlerini bünyesinde barındıran Fine Arts Museum Basel, Avrupa’nın sanat tarihine doğru bir yolculuğa koyulmak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken rotalar arasında yer alıyor.
• 15. Yy’da ticari malların Fransa’dan girişi için kullanılan kapı ve “Basel’in Kapısı” olarak da bilinen, zamanla kentin simgesel yapılarından birine dönüşmüş Spalentor görülmeye değer.
• Şehrin ana merkezi olarak bilinen Marktplatz binlerce insanın buluşma noktası. Özellikle Noel döneminde kurulan pazarları ile dikkat çeken bölge birçok açık hava festivaline de ev sahipliği yapıyor.

Bern

Dünyada yaşam kalitesi en yüksek 10 şehir arasında gösterilen Bern, Avrupa’nın tam göbeğinde bulunan İsviçre’nin aynı zamanda başkenti. Tarihi çok eskilere dayanan şehir, Avrupa kıtasında Orta Çağ’dan hiç bozulmadan gelmiş yegane şehirlerden biri olması nedeniyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış. İsviçre’nin en büyük dini yapılarından Bern Katedrali; İsviçre’nin parlamento binası Bundeshaus; 500 binden fazla objeye ev sahipliği yapan Bern Tarih Müzesi ve dar sokaklarıyla Eski Şehir mutlaka görmeniz gereken yerlerden.

Luzern

Orta Çağ’dan kalma birçok tarihi dokuya ev sahipliği yapan Luzern, Alp Dağları’na giden birçok yolun çıkış noktasında, göl kıyısında büyük bir turistik merkez olma özelliğine sahip. Kentin sembolü olup, Reuss Irmağı üzerinde yer alan ahşap Chapel Köprüsü, tarih boyunca hapishane, arşiv kütüphanesi, hazine binası olarak kullanılan Su Kulesi ve İsviçre’nin en güzel barok yapılarının başında gelen Cizvit Kilisesi, Luzern’de başlıca görülmesi gereken yerlerden.

Lugano

İsviçre’nin Monte Carlo’su olarak anılan Lugano; otelleri, casino ve lüks restoranlarıyla daha çok yaz aylarında tercih edilen yerlerden. İtalya sınırına yakın Lugano Gölü kıyısında yer alan ve ülkenin tamamında İtalyanca konuşulan tek kantonda bulunan Lugano; mimarisi, doğal güzelliği ve dünyaca ünlü resort otelleri ile Avrupa’da huzur seyahati yapmak isteyenlerin gözdesi. İtalyan mimarisini yansıtan şehirde isterseniz şehri dolaşıp, sonrasında tekne turu yapabilirsiniz.

Lozan

Leman Gölü’nün kıyısına kurulan, yemyeşil bahçeleri ve huzurlu kent yaşamıyla öne çıkan Lozan; üniversiteleri, sanatı ve tarihi dokuları ile İsviçre’nin dingin, düzenli ve zengin şehirlerinden biri.  Bu sakinliğine rağmen üniversiteleri, sanatı ve tarihi yerleriyle keşfetmeye değer. Nizami yolları, yemyeşil bahçeleri, güzel havalarda daha da hareketlenen göl kenarı, restoranlarıyla küçük ama ruhunuza dokunan ve huzur aşılayan bir şehir. Notre-Dame Katedrali, Palais de Rumine, Musée Cantonal des Beaux-Arts, Place de la Louve ve eski şehrin tarihi sokakları Lozan’daki seyahatinizde mutlaka görmeniz gereken adresler. Ouchy Liman Bölgesi’ne gidip, yürüyerek şehrin atmosferini doya doya yaşamayı da ihmal etmeyin.

Montreux

Fransız Rivierası için Cannes ne ifade ediyorsa, Leman Gölü kıyısında kurulan İsviçre şehirleri arasında da Montreux aynı anlamı ifade ediyor. İsviçre Rivierası’nın incisi Montreux, dik yamaçlardan dökülen verimli sularıyla yeşerttiği göl kıyısında manolya, selvi ve palmiye ağaçlarıyla süslü, küçük ve derli toplu bir şehir. Vaud Rivierası’nın merkezinde yer alan, üzüm bağları, heybetli dağlar ve göl manzaralarıyla çevrili olan şehir aynı zamanda İsviçre’nin en önemli gurme merkezi. Leman Gölü kıyısında 13.yüzyılda inşa edilen Château de Chillon, tarihi binaları, kaldırım taşlı dar sokakları ile Vieille-Ville de Montreux mutlaka görülmesi gereken adresler. Lozan ve Montreux arasında 830 hektarlık bir alana yayılan Lavaux üzüm bağları, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Şarap Treni’ne binerek bağlar arasında gezintiye çıkmanızı, yaz aylarında Leman Gölü’nde yüzmenizi, çikolatalarını ve şaraplarını tatmanızı özellikle tavsiye ederiz.

St. Moritz

Sonsuz görünen Alp Dağları’nın arasında, kış aylarında buz tutan kristal gölün kenarında kurulan St.Moritz dünyanın en eski kış sporları tesisi olarak 19.yüzyıldan beri ihtişamını koruyor. St. Moritz için geleneksel dağ kasabası demek biraz zor; sayısı az olan sevimli şaleler daha çok yüksek otel binaları ile çevrili. Kalabalığı, lüks mağazaları ve restoranlarıyla şehir hayatından geri kalmıyor. 2000 metre yükseklikte kurulan kasaba neredeyse yılın tamamını güneşli geçiriyor. Özellikle orta seviye ve deneyimli kayakçılar için cennet gibi pistleri olan St. Moritz’de ayrıca kırmızı toplar ile karda golf oynamak, buz hokeyi ve kriket oynamak çok ama çok keyifli! Kayak aktivitelerine kısa bir mola vermek istiyorsanız Via Serlas Caddesi Gucci, Chanel, Chopard gibi lüks mağazaları ve ışıltılı atmosferiyle sizi bekliyor.

İsviçre Dağ Köyleri

İsviçre, masallara konu olan yemyeşil dağ köyleriyle çevrili bir coğrafyada kurulu. Şirin ahşap ve dik çatılı köy evleri, eşsiz göl ve dağ manzarasıyla ziyaretçilerini büyüleyen İsviçre Dağ Köyleri; doğayla başbaşa, huzurlu bir seyahat arayışında olanlar için tam anlamıyla bir cennet. Dağ bisikleti rotalarının bulunduğu Rhone Vadisi’ndeki Albinen Köyü; kayak, buz pateni ve curling gibi etkinliklere katılabileceğiniz Feldis Köyü; 1500 m. yükseklikte yer alan Törbel; ahşap evleriyle meşhur Rougemont ve uluslararası bir balon festivaliyle öne çıkan Château-d’Oex başta olmak üzere pek çok dağ köyünü ziyaret edebilirsiniz.

İsviçre’nin En Güzel Kasabaları

İsviçre Alpleri; dünyanın en heybetli dağ zirveleri ve özenle bezenmiş şirin köylerin karışımıyla ziyaretçilerine pastoral bir senfoni sunuyor. İsviçre’nin birbirinden güzel köy ve kasabaları ile bugüne kadar aşina olduğumuz gezi rotalarının dışına çıkıp, Heidi ve Peter misali koşturabileceğiniz pitoresk kasaba ve köylerine doğru keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz.

İsviçre Alpleri’nin arasında 72 tane görkemli şelale ile çevrili bir vadide yer alan Lauterbrunnen; İsviçre’nin gizli cennetlerinden Interlaken; gölün berrak sularına doğru uzanan pitoresk bir yarımadada yer alan Iseltwald; doğası, kültürü ve yemekleri ile İsviçre’deki küçük İtalya Ticino; muhteşem pitoresk köyleri ile Lavertezzo; 2016 yılında İsviçre’nin en güzel köyü seçilen Morcote; Gravyer peynirine adını veren La Gruyères; İsviçre Rivierası’nın incisi Vevey; muhteşem doğasıyla nefes kesen Luzern Gölü; etkileyici manzaralarıyla Lungern Gölü; İsviçre Alpleri’nde huzurlu, sessiz ve tam anlamıyla büyüleyici bir kasaba olan Zermatt; Alp Dağları ile çevrili turkuaz rengindeki Aare Nehri’nin kıyılarını kucaklayan modern bir Orta Çağ kasabası Thun; Bern’in araç giremeyen kasabalarından Wengen; yemyeşil kırları ve devasa zirveleriyle göz kamaştıran Grindelwald ve sualtındaki 12 metreye kadar uzanan ağaç gövdeleri ve kayaları ile ziyaretçilerini büyüleyen Blausee mutlaka görülmesi gereken yerlerden. İsviçre’nin en güzel kasabalarına buradan ulaşabilirsiniz.

Size özel İSVİÇRE SEYAHATİ planlaması ve sorularınız için:

Travel@julesverne.com.tr