Bu yaz Paris, sadece Olimpiyat heyecanını yaşamıyor; aynı zamanda şehrin dört bir yanındaki galeriler ve müzeler, sanatseverler için eşsiz bir deneyim sunuyor. Paris’in dünyaca ünlü müzeleri ve galerileri, Olimpiyat ruhunu yansıtan, büyüleyici ve çeşitli sergilere ev sahipliği yapıyor.
Olimpiyat atmosferinin sanatsal bir yansıması olarak düzenlenen sergiler, şehirdeki kültürel hayatı renklendirirken, hem spor hem de sanat tutkunları için unutulmaz anlar vadediyor. Christo’nun ikonik eserlerinden etkileşimli eğlence parklarına kadar geniş bir yelpazede sunulan sergiler, şehrin kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyen herkes için ideal bir fırsat sunuyor. İşte olimpiyatlar sırasında Paris’te kaçırmamanız gereken 7 sergi:
Crotilde Jimenez “The Long Run”
Mariane Ibrahim
Clotilde Jiménez için spor, yalnızca bir tutku değil, aynı zamanda ailesinden miras aldığı ve sanatsal ifadesine yön veren güçlü bir kültürel bağ. Babasının vücut geliştirmeci kimliğinden ilham alarak, atletizm ve performansın derinliklerine inen Jiménez; Queer ve Siyah kimlikler gibi temaları keşfeden eserler ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl, Paris Oyunları için hazırladığı iki etkileyici kolaj, sporun bireysel rekabetten öte kolektif bir çaba olduğunu vurgulayan görsel hikayeler sunuyor. Mariane Ibrahim’in Paris’teki galerisinde düzenlenen ikinci solo sergisinde ise Jiménez, sporun estetiğini ve gücünü, ince bir koreografiyle kağıt üzerinde hayata geçiriyor. Yüzücülerden eskrimcilere kadar uzanan figürler, Jiménez’in kolajları aracılığıyla yalnızca sporun fiziksel yönünü değil, aynı zamanda insan ruhunun dayanıklılığını ve dayanışmasını da kutluyor. Sergi, 28 Eylül 2024‘e kadar ziyaret edilebilecek.
‘The Art of the Olympics’
Gagosian
Oyunlar, rekabetin ötesine geçerek kültürel ve sanatsal zenginliklerle dolu bir dünya sunuyor. Bu yıl, Christo ve Jeanne-Claude’un efsanevi eseri L’Arc de Triomphe, Wrapped’den alınan kumaşların, Paris Oyunları’nın çadırlarında yeniden hayat bulması, sanata ve yaratıcılığa duyulan saygıyı yansıtıyor. Christo’nun Gagosian Paris’teki iki galerisinde düzenlenen The Art of the Olympic sergisi, spor ve sanatın birbirini nasıl ilham verdiğini gösteriyor. Rue de Castiglione Galerisi’nde, Christo’nun Running Fence çizimi, Andreas Gursky’nin Amsterdam, Arena I ve Takashi Murakami’nin Shooting Game: Landscape of My Youth eserleriyle bir araya gelerek görsel bir şölen sunuyor. Marc Newson’ın tavandan sarkan Black Surfboard eseri ile Duane Hanson’ın hiper gerçekçi Bodybuilder heykelinin birleşimi ise hayal gücünü zorlayan anlatılar oluşturuyor. Rue de Ponthieu’deki ikinci galeri, David Hockney, Robert Rauschenberg ve Rachel Whiteread gibi sanatçıların çığır açan tasarımlarıyla olimpiyat ruhunu kutluyor. Sergiler 7 Eylül’e kadar ziyaret edilebilir.
Raphael Zarka
Sikloit Meydanı, Centre Pompidou Piazza
Sanat, spor ve hareketin bilimsel çalışmasının kesişim noktasında yer alan bu eser, kaçırılmaması gereken bir deneyim sunuyor. Raphaël Zarka, kaykayın estetiği ve geometrisi ile modern sanatı bir araya getiren çığır açıcı projesi Modern Sanata Binmek ile sınırları zorlamaya devam ediyor. 2005 yılında başlattığı bu proje, kaykaycıların kentsel alandaki heykeller üzerinde yaptıkları numaraları fotoğraflayarak başlayan bir yolculukla, sanatı sokak kültürüyle buluşturuyor. Yirmi yılı aşkın bir süredir, Zarka’nın çalışmaları geometri, yer çekimi, modernizm ve tahta sporlarının enerjisini bir araya getirerek, izleyicilere adrenalin dolu bir deneyim sunuyor. Zarka’nın Centre Pompidou’nun Piazza’sı için tasarladığı anıtsal yeni heykeli Cycloïd Piazza (2024), bu vizyonun doruk noktası. Galileo’nun düşen cisimleri incelemek için kullandığı rampalardan ve Lyubov Popova, Sophie Taeuber-Arp, Sonia Delaunay gibi Konstrüktivist kadın sanatçılardan ilham alan bu kavisli yapı, saf ve birincil renklerin uyum içinde buluştuğu bir sahne sunuyor. Ancak Cycloïd Piazza yalnızca bir sanat eseri değil; aynı zamanda profesyonellerin ve amatörlerin kayabileceği, sanat ile sporun iç içe geçtiği bir oyun alanı. Zarka, bu eseriyle sanatı harekete geçiriyor, izleyicileri ve katılımcıları modernizmin dinamik ruhuyla buluşturuyor. Sergi, 15 Eylül 2024‘e kadar ziyaret edilebilecek.
“Gold Rush”
Lafayette Anticipations
Lafayette Anticipations, Ebb.Global ile iş birliği yaparak mekanlarını, gençlerin hayal gücünü ateşleyen sürükleyici bir tema parkına dönüştürüyor! Gold Rush adlı bu aile dostu proje, oyun dünyasından ve kültürel endüstrilerden ilham alarak, yeni sporları hayal etmeye ve oyun kurallarını yeniden yazmaya davet ediyor. Robotlar, uzay gemileri, mini golf ve rol yapma aktiviteleriyle dolu bu ultra parlak ortam, ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunuyor. Sanatçı Neïl Beloufa ve ekibinin Paris’in kuzey banliyölerinden 60 öğrenciyle birlikte yarattığı bu proje, bir yıllık eğitim programının zirvesini temsil ediyor ve gençlere ilham verici bir sanat deneyimi yaşatıyor. Sergi, 1 Eylül 2024‘e kadar ziyaret edilebilecek.
‘MATCH: Design & Sport – A Story Looking to the Future’
Musée du Luxembourg
Musée du Luxembourg’da 11 Ağustos 2024‘e kadar devam eden bu sergi, tasarım ve spor arasındaki ilişkiyi inceliyor. Spor, sadece kas gücü ve terden ibaret değildir; ekipman, protez, kurallar ve veri kümelerinin alt metinleriyle zenginleşen bir dünyadır. Tasarım ve spor, mükemmellik arayışında birbirini besleyen iki alan olarak yan yana durur. Alman tasarımcı Konstantin Grcic, baş küratörlüğünü ve sahne tasarımını üstlendiği MATCH sergisiyle bu hikayeyi 150 ikonik nesne aracılığıyla anlatıyor. İlk kadın spor sütyeni olan JogBra (1977) ve 2016 Rio Olimpiyatları’ndaki mülteci takımının resmi olmayan bayrağı gibi eserler, müzeyi sakin bir mekandan, duvarlara basılmış ‘Üstün Güç. Geç. Üstesinden Gel.’ sloganlarıyla dolu bir arenaya dönüştürüyor. Grcic’in anlatımı, sporun geleceğine dair çok katmanlı ve dikkatli bir bakış sunarken, ziyaretçileri retrofütürizmin cazibesine kapılmadan ve Prometheus’un ateşini kontrolsüz bırakmadan oyunun derinliklerini keşfetmeye davet ediyor.
‘The Collection: A Sports Meeting’
Fondation Louis Vuitton
Fondation Louis Vuitton’da 9 Eylül 2024‘e kadar devam eden bu sergi, koleksiyonundan beş eseri sunarak, hem toplumsal hem de doğal normlara ve yasalara meydan okuma dürtüsünü rüya gibi bir kutlama ile sunuyor. Abraham Poincheval’ın Walk on Clouds (2019) video enstalasyonu, eterde süzülen bir hayal gibi görünürken, Roman Signer’ın Installation mit Kajaks (2003) adlı eserinde tavandan sarkan kırmızı kanolar, insanlığın temel hız arayışını yoğunlaştırıyor. Jean-Michel Basquiat’nın Napoleonic Stereotype Circa 44 (1983) eseri, Afrikalı Amerikalı boksör Joe Louis’in 1936 Berlin Olimpiyatları’ndaki yenilgisini ve Nazi propaganda bakanı Joseph Goebbels tarafından bu olayın nasıl istismar edildiğini, satranç benzeri bir ızgara üzerinde stilize edilmiş kahramanlarla anlatıyor. Bu sergi, tarih ve toplumsal dinamikleri yeniden şekillendirerek, izleyicilere derin bir düşünsel deneyim sunuyor.
‘L’image en Seine’
Jeu de Paume at Paris Plages
Jeu de Paume, Paris Plages etkinlikleri kapsamında Seine Nehri kıyısında, 1 Eylül 2024‘e kadar açık hava fotoğraf sergisi sunuyor. Sergi, 20. yılını kutlayan sanat merkezi tarafından düzenleniyor ve Paris’i ve su yollarını, şehirli yüzücülerini Robert Capa, André Kertész, Luigi Ghirri, Laure Albin Guillot ve Martin Parr gibi fotoğrafçıların objektifinden gösteren bir seçkiye ev sahipliği yapıyor. Seine Nehri’nde güvenle yüzmenin mümkün olup olmayacağı hala belirsizliğini korusa da, bu sergi, kanal boyunca yürüyüş yaparken suya dair bir deneyim sunuyor. Üstelik, her yaz olduğu gibi, kanalın bu bölümünde oluşturulan havuz alanı Pazar günleri halka açık, böylece sergiyi gezerken aynı zamanda yüzmenin keyfini de çıkarabilirsiniz
Olimpiyatların heyecanını yaşarken, Paris’in kültürel zenginliklerini keşfetmek için bu sergileri mutlaka ziyaret edin!
Paris’te size özel seyahat tasarımı ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr