Floransa’da Sonbahar
Medieval Panoramasıyla Duyulara Hitap Eden Büyüleyici Bir Destinasyona Yolculuk…
İtalya, Fransa, İspanya gibi çok popüler destinasyonların keyfini çıkarmanın en önemli yolu, doğru zamanlamadır. Seyahat tarihini erken ilkbahar ya da sonbahar olarak seçmek, kalabalıkların biraz azaldığı, şehirlerin nefes aldığı dönemleri yakalamak demek ve bu, şehrin keyiflerini özümsemek için büyük önem taşıyor. Bu nedenle Avrupa seyahatlerinde sonbaharı çok sever ve tercih ederim.
Jules Verne Business Mice Travel Kurucusu ve Genel Müdürü Ayşe Yağcı Büyükpınar, Sunsetter Sonbahar 2025 sayısı için kaleme aldığı yazısıyla, trüf kokusundan bağlarda toplanan üzümlerin tatlı telaşı ve küçük trattorialarda başlayan keyifli sohbetleriyle tüm duyulara hitap eden Floransa’nın büyüleyici ruhunu ve sunduğu eşsiz deneyimleri aktarıyor.
Floransa, seyahat rotama yıllar önce girdi. Bazı şehirleri bir kez görürsünüz, çok keyif alırsınız ama bir daha gitmezsiniz. Floransa ise İtalya rotamda sıkça yer alıyor. Şehrin kendisi kadar çevresinde de görülecek çok yer olması, onu daha da zenginleştiriyor. Arno Nehri kıyısında yapılan yürüyüşler, günü fazla planlamadan bir sokak köşesindeki küçük bir kafede espresso molası vermek, öğle yemeğinde o günün özel yemeğini tatmak gibisi yok. Toskana’nın topraklarından çıkan her ürün, Floransa mutfağında bir kültüre dönüşüyor. Bağbozumu, trüf mevsimi, zeytinyağı hasadı, kestane ve mantarın sofraları zenginleştirdiği bir dönem yaşanıyor. Michelangelo, Raphael, Dante ve Medici Ailesi’ne ev sahipliği yapmış Rönesans şehri Floransa’ya gelip bunları görmemek olmaz. Uffizi Galerisi, Botticelli’nin ünlü tablosu Venüs’ün Doğuşu’na ev sahipliği yapıyor. Önceden bilet alsanız da ciddi bir sıra var. Çok sıra olmayan, Titian ve Raphael gibi sanatçıların eserlerinin görülebileceği bir adres ise Pitti Palace. Eski bir sarayın içinde konumlanmış Aquazzura mağazası, görsel bir şölen sunuyor. Santa Maria Novella’da bulunan tarihi Farmaceutica di Santa Maria Novella ise çok tatlı, özel bir durak.
Toskana’da Bağbozumu Başlıyor
Toskana’da sonbahar, doğanın en üretken zamanlarından biri olarak kabul ediliyor. Eylül sonu ile kasım ortası arasında, yumuşak tepeleri örten bağlarda sessiz ama yoğun bir hazırlık hissediliyor. Bağbozumu zamanı geldiğinde, Floransa’dan kısa bir araba yolculuğuyla Toskana’ya gitmek her defasında ayrı bir keyif veriyor. Araba kiralamak şart; varılacak yer kadar yolun kendisi de büyüleyici.
En önemli duraklardan biri, Antinori Bağları ve şaraphanesinin bulunduğu Antinori nel Chianti Classico. Modern mimarisiyle öne çıkan bu yapı, rehberli turlarda hem bölge hem de Antinori ailesi hakkında değerli bilgiler sunuyor.
Marchesi Antinori’nin çatı katındaki restoranı ise manzarası ve lezzetleriyle mutlaka deneyimlenmeli; rezervasyon yaptırmakta fayda var. Chianti bölgesinde, tarihi bağlarda yetişen ve belirli kurallara göre üretilen şaraplar Classico sınıfına giriyor ve en az yüzde 80 oranında yerel Sangiovese üzümünden yapılıyor. “Classico” ibaresi hem coğrafi sınırı hem de kalite standardını ifade ediyor. Üzerindeki siyah horoz (Gallo Nero) amblemi ise bu kalitenin simgesi. Antinori’de şarap tadımı ve öğle yemeğinin ardından, rotaya Siena ve San Gimignano kasabaları eklenebilir. Benim tercihim, Orta Çağ kuleleri ve dar sokaklarıyla büyüleyen San Gimignano.
Trüf Avı ve Mantar Sezonu
Floransa çevresi, sonbaharla birlikte toprak altındaki en nadide aromaları gün yüzüne çıkarıyor; beyaz trüf mantarının en değerli olduğu dönem başlıyor. Özellikle San Miniato, bu konuda İtalya’nın en önemli adreslerinden biri olarak öne çıkıyor. 2025’te Ulusal Beyaz Trüf Festivali, 15–16, 22–23 ve 29–30 Kasım tarihlerinde gerçekleşiyor. Bu dönemde sabah saatlerinde trüf avcıları ve eğitimli köpekleriyle orman yürüyüşlerine katılmak, gerçekten farklı bir deneyim. Trüf avcılığı genellikle babadan oğula geçen bir meslek. Bana rehberlik eden Mario, bu işi dedesinden öğrenmiş; köpekleri ise çocukluktan itibaren özel eğitimle yetişmiş. Ormanda yürürken köpeğin bir noktada toprağı eşelemesi, Mario’nun özel bıçağıyla trüfü dikkatle çıkarması, bu topraklarda nesiller boyu süren ritüelin en özel anlarından oluyor. Bölgede toplanan trüf mantarlarının büyük kısmı, anlaşmalı restoranlara doğrudan ulaştırılıyor. Toprağın altından çıkarılan ilk mantarın, birkaç saat içinde şehrin restoranlarında tabağa dönüşmesi, tarladan sofraya uzanan en taze lezzet yolculuklarından birini sunuyor. Festival boyunca trüf aromalı zeytinyağları, yerel peynirler ve köpüklü şarap eşleşmeleriyle duyular adeta şenleniyor.
2025 Sonbahar Etkinlik Takvimi
11–14 Eylül 2025 – Expo Chianti Classico / Greve in Chianti. Greve in Chianti kasabası Floransa’ya yarım saat mesafede. Çok sempatik ufacık bir yer. Bu festival, benim için bağbozumunun başlangıç işareti gibi. Meydanda bölgenin en iyi şarap üreticileri aynı anda bir araya geliyor. Tadım stantlarında her yudumun ardında bir üreticinin hikayesini dinlemek, bu bölgede şarabın sadece bir içecek değil, bir yaşam biçimi olduğunu hissettiriyor.
15–16, 22–23, 29–30 Kasım 2025 – Ulusal Beyaz Trüf Festivali / San Miniato Kasım ayının en özel üç hafta sonu… San Miniato’nun taş sokakları trüf kokusuyla doluyor. Açık hava pazarında yürürken taze rendelenmiş trüfün o yoğun, topraksı aromasını havada bile hissediyorsunuz. Canlı gösteriler ve trüf eşleşmeli menüler, bu dönemi gastronomi takviminin zirvesine taşıyor.
Yerel Tatları Keşfetmenin En Keyifli Yolu Pazarlar ve Gurme Duraklar
İtalya’nın yiyecek pazarları görsel bir şölen. Mercato Centrale’de, taze mantarların kokusu, yeni sezon zeytinyağının parlaklığı ve pecorino peynirinin keskin tadı bir arada. Sant’Ambrogio Pazarı, turist kalabalığından uzak, yerel halkın sabah telaşına tanıklık etme fırsatı sunuyor. Ve Procacci 1885… Trüf dolgulu mini sandviçleri ve şampanya eşleşmeleriyle küçük ama unutulmaz bir durak.
Şehir Manzarasından Butik Zarafete
Floransa merkeze 15 dakika mesafede yer alan Il Salviatino ve Belmond Villa San Michele, şehir manzarasına hakim konumlarıyla öne çıkıyor. Gece olduğunda köprüler ve tarihi yapılar ışıklar altında net bir şekilde seçiliyor. Şehir içinde ise favorilerim, Ferragamo ailesine ait Lungarno Hotels zincirindeki Hotel Lungarno, Continentale ve Gallery Hotel Art. Butik otel kategorisinde Portrait Hotel ise adeta küçük bir mücevher. Şehre yine 15 dakika mesafedeki Four Seasons ile şehir merkezindeki Savoy, klasik tarzda otelleri tercih edenler için çok keyifli seçenekler sunuyor.
Floransa Çevresinde Sonbahar
Floransa’nın birkaç saat ötesinde, küçük kasabalar var. San Miniato, kasım ayı boyunca trüf festivaliyle uyanıyor. Montepulciano, tarihi mahzenleri ve Vino Nobile tadımlarıyla Toskana’nın zamansızlığını hissettiriyor. Siena, Orta Çağ atmosferi, Il Campo’daki Palio yarışı ve Pici all’aglione gibi lezzetleriyle her ziyaretimde yeniden keşfetmekten keyif aldığım bir şehir. Arezzo, antika pazarı, La Vita è Bella’nın çekildiği meydanları ve Vin Santo eşliğinde sunulan Abbucciato Aretino peyniriyle hafızada yer eden lezzet duraklarından biri oluyor.
Floransa ve Çevresinde Denemeye Değer Lezzet Durakları
Bu şehirde sonbahar menüleri, sadece damakta değil hafızada da iz bırakıyor. Deneyimlediğim ya da mutlaka denemenizi önerdiğim adresler:
Enoteca Pinchiorri (Michelin): Floransa’nın kalbinde, üç Michelin yıldızının tüm hakkını veren sofistike bir deneyim. Trüf ve mantar burada adeta mücevher gibi işleniyor. 4.000 şişelik şarap kavı, menünün ihtişamını tamamlıyor.
Ora d’Aria (Michelin): Chef Marco Stabile, modern Toskana mutfağına sade ama etkileyici bir yorum getiriyor. Kestane ve yaban mantarlı sonbahar tabakları favorim. Açık mutfakta şeflerin çalışmasını izlemek, yemeğinize ayrı bir anlam katıyor.
Trattoria 13 Gobbi: Duomo’ya yürüme mesafesinde, rustik dekoru ve samimi atmosferiyle Floransa’da kendinizi evinizde hissettiren adreslerden biri. Rigatoni ve Florentine bifteği, şehrin en iyileri arasında sayılıyor. Gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırmakta fayda var.
Cantinetta Antinori: Palazzo Antinori’nin zarif taş duvarları arasında, Antinori ailesinin asırlık şarapları eşliğinde mevsimsel Toskana lezzetleri sunuluyor. Şehrin merkezinde ama sanki zaman durmuş gibi, ağır ağır yenen keyifli akşam yemekleri için ideal.
Buca Lapi: 1880’den bu yana Floransa’nın en eski restoranı olarak Palazzo Antinori’nin mahzeninde hizmet veriyor. Geleneksel Florentine T-bone bifteği ve zengin şarap menüsüyle, sonbahar akşamlarını sıcacık bir ziyafete dönüştürüyor.
Pizzeria Antica Porta: Porta Romana yakınlarında, taş fırından çıkan pizzalarının kokusuyla sizi içine çeken bu pizzeria, yerel halkın da vazgeçilmez adreslerinden biri. Burrata’lı veya mantarlı pizzası, sonrasında tiramisu ile tamamlanan öğünleriyle akılda kalıyor.
Particolare di Siena: Siena’nın taş sokaklarında, sezona göre değişen kısa menüsü ve sürdürülebilir malzeme seçimiyle modern fine-dining anlayışını Toskana ruhuyla harmanlıyor. Tabaklar sanatsal bir zarafetle sunuluyor.
Floransa’da sonbahar hem ruhu hem damağı doyuruyor. Bir gün pazarda taze zeytinyağını tadarken, ertesi gün arno kıyısında sakin bir akşam yürüyüşü yapıyorsunuz. Trüf kokusu, bağlarda toplanan üzümlerin tatlı telaşı, küçük trattorialarda başlayan sohbetler… Kendinize lezzetle dolu bir mola vermek isterseniz, Floransa sizi bekliyor !
Size Özel Seyahat Programı, Detaylı Bilgi ve Rezervasyon:
travel@julesverne.com.tr
