Seyahat tutkusunu mesleği ile birleştiren Jules Verne Business Mice Travel kurucu ortağı ve genel müdürü Ayşe Yağcı, 25 yılı aşkın süredir dünyayı gezerken biriktirdiği eşsiz anıları seyahat severlerle paylaşıyor. Hiç bitmeyen seyahat merakını, O’nu en çok etkileyen destinasyonları, unutamadığı deneyimleri, başına gelen ilginç olayları anlatıyor. Yazı dizimiz Hindistan Holi Festivali ile devam ediyor.
Hindistan seyahatimizin son noktası ve heyecanla beklenen kısmı Udaipur bugünkü konumuz. Holi Festivali’nin en coşkulu kutlandığı yerlerden biri Udaipur. Hindistan’ın en romantik kenti olarak biliniyor Udaipur ve anlamı ‘Göller Şehri’. Akşam ışıklar yanmaya başlayınca golün üstündeki Lake Palace’dan City Palace manzarası bile bu tanımı doğruluyor.
Udaipur’da Nerelere Gidilir?
Pichola Gölü etrafına yerleşmiş City Palace ve Crystal Room görülmeye değer güzellikte. Mermer ve granitten yapılmış saray geniş bir avlunun etrafında konumlanmış. Crystal Room da ise her şey adından anlaşılacağı üzere kristalden yapılmış. Masa, yatak gibi detaylarda ince işçilikler hayranlık uyandırıyor. Her ikisi de keyifle geziliyor. Gezimizin ardından tekne ile golün ortasında kalacağımız otele hareket ediyoruz, yolculuk on dakika sürüyor.
Ve Udaipur’un efsane oteli Lake Palace…
Golün ortasında konumlanmış eski Yazlık Saray olan Lake Palace uzun zamandır otel olarak Kullanılıyor. Biraz eski olmakla birlikte bence Udaipur ‘un simgesi ve kendisini temsil ediyor. James Bond serisinin Octopusy filmini hatırlayanlara da bir dipnot; filmin birçok sahnesi burada çekilmiş.
Nilüfer havuzlu orta avlunun etrafında sıralanan odaların her biri birbirinden farklı. Otelin iki restoranı da çok güzel ama Holi akşamı otelin terasında bulunan restoran Udaipur ‘daki son geceme damgasını vurdu. Dolunayı ışıklar içerisindeki City Palace üzerinden izlemek şahane bir deneyimdi.
Holi Holi … Holi Festivali…
Holi Festivali Hindistan’daki en önemli festivallerden. Renkler Festivali, Baharı Kutlama Festivali olarak da biliniyor. İyinin kötüye karşı zaferini simgeleyen Holika’dan ilham alan festivalde baharın gelişi renklerle ve coşkuyla kutlanıyor. Bahar tabiatın yeniden doğuşunu simgeliyor ve bu coşkulu kutlama da katılanlar için yeniden doğuşa bir daveti temsil ediyor. Tüm Hindistan’da yaygın olarak kutlanan festival ülkede çok kuvvetli olan kast sisteminin neredeyse ortadan kalktığı bir gün.
Kış mevsiminin bittiği Hindu takvimine göre Phalguna ayininin dolunayına denk gelen günde kutlanıyor Holi. Udaipur Maharanası City Palace’da bir tören düzenliyor, bu tören ücretli. Maharanalar eskiden tüm eyaleti yöneten en önemli kişilerken günümüzde artık varlıkları oldukça sembolik. City Palace’ın arka kısmında oturmaya devam ediyorlar ve saygınlıklarını koruyorlar ama eski kudretleri yok tabii.
Otelden akşam saatlerinde tekne ile sahile geliniyor ve golf arabaları ile saraya çıkılıyor. Elimizde kocaman davetiyeler, girişte havalı bir karşılama var. Baştan söyleyeyim bu tören oldukça turistik ama hayatta bir kez görmeye değer. Gündüz gezdiğimiz kocaman iç avlu şimdi tören alanı olmuş ve masalar konulmuş. Bir kat merdiven çıkıp balkon boyunca dizilmiş sandalyelere oturuluyor. Biraz gecikirsen ikinci sıraya kalıyorsun ve bir şey görülmüyor, o yüzden zamanlama önmeli! Maharana görkemli bir kortejle alana geliyor, kendisi oldukça yaşlı. Önceden gelip tören alanına yerleşen aile tek tek hoş geldin diyor ve tören başlıyor. Danslar, müzik ve sonunda Maharana Festivali’nin açılışının sembolü olan ateş yakılıyor. Sonra tören alanındaki masalara yerleşiliyor. İyi bir masa bulmak için tören sona ermek üzereyken aşağı inmek gerekiyor.
Yemek büfeleri tören alanının her yerinde ve menü çok zengin. Tören sonrasında yemeklerini yiyip tören alanından gidenlerin ardından City Palace seyri ve ortam çok daha keyifli oluyor. Ortalık sakinleşince Maharana ile de fotoğraf çektirmek mümkün oluyor.
Holi kutlaması devam ediyor…
Otele girişte verilen beyaz pantolon ve tunikten oluşan giysiler giyerek heyecanla kahvaltıya iniliyor. Saçlara otelin odalara bıraktığı hindistancevizi yağı sürülüyor. Böylece saça gelen boyalar sonra daha rahat çıkıyor. Telefonlar streçleniyor ama kamerayı açık bırakmayı unutmayın yoksa tüm fotoğraflar benimkiler gibi buğulu çıkar!
09:45’de otelin teknesi ile sahile geliyoruz. Burada her renk boyanın (toz boya) olduğu masalar var. Müzik çok güzel ve herkes dans ediyor. Rengârenk boyaları herkes birbirine atınca ortaya şahane bir görüntü çıkıyor – boşuna renkler festivali değil anlayacağınız. Burada iki saat kaldıktan sonra bir ailenin evindeki Holi kutlamasına konuk oluyoruz. 10-12 yabancı vardı partide ama ev sahipleri ve onların arkadaşları ile birlikte toplam 35-40 kişiydik. Herkes birbirine boyalar atıyor, dans ediyor ve gerçekten çok eğleniyorlar. Gitmeden bu görüntüleri hayal etmek zor ama ilk boyayı attıktan sonra arkası geliyor. Çok eğlenceli bir günden sonra otelde dinlenme zamanı.
Günün devamında akşamüstü nehirde tekne gezintisi var. İdeal olanı yöresel tekne Ganguar ile yapmak bu geziyi ama ciddi fiyat farkı olduğu için biz küçük tekne ile yaptık. Tekne gezisi ile şehirdeki her şeyi görüyorsun. Eski şehir, saraylar, göl kenarında eski evler. Küçük tekne ile gezi yaparken can yeleği giymek zorunlu ve üzerinizde onlar varken atmosferin büyüsü biraz kaçabiliyor.
Teken gezisinden sonra otele dönüyoruz. Akşam yemeği otelin teras restoranında! City Palace ışıklar içinde, ay sarayın arkasında yükseliyor, arkadan hafif bir Hint müziği geliyor, sessiz sakin sohbetler, göl dümdüz ve ışıltılı… Hindistan’da son gecemiz için olağanüstü bir deneyim. Daha ne olsun?
“Ayşe Yağcı İz Bırakan Rotalar” Serisi
Dünyanın hiçbir yerine benzemeyen ülkesi Hindistan deneyimlerimi okumak isterseniz yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Doğanın sahibi olmadığımızı, sadece birer misafir olduğumuzu hatırlatan Güney Afrika Safari yazımı okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.
