Her meraklı gezginin Avrupa rotasında tarihi, kültürü, mimarisiyle dikkat eden şehirler kadar daha az bilinen hatta daha önce lokallerin bile göz ardı ettiği kasabalar da vardır. La Tour Eiffel’in altına poz vermek, Aşk Çeşmesi’ne para atıp dilek tutmak kadar çok güzel olsa da bu yazımızda size, Avrupa’nın gizli hazinelerinden bahsedeceğiz. Napoli’nin yanı başındaki Procida Adası’ndan Hırvatistan’ın yeryüzü cenneti olarak bilinen Rovinj’e kadar Avrupa’nın saklı kasabaları…
Asolo, İtalya
İtalya’nın en güzel eski şehir merkezlerinden biri olan, Veneto bölgesinin kıymetlisi Asolo’nun tarihi 12.yüzyıla kadar uzanıyor. Antik surlar içerisinde kalan kasabanın her köşesinden bin yıllık bir tarihin izlerini görebiliyor olmak oldukça etkileyici değil mi? “Marca Trevigiana’nın incisi” olan Asolo bir ovaya bakan tepe üzerinde, tahmin edeceğiniz üzere eşsiz manzaralar sunuyor. İngiliz şair Robert Browning, İlahi tiyatro oyuncusu Eleonora Duse, besteci Gian Francesco Malipiero, İngiliz yazar ve gezgin Freya Stark olmak üzere birçok sanatçıya ilham veren Asolo aynı zamanda Venedik’ten sadece 80 km uzaklıkta.
Rovinj, Hırvatistan
Rovinj için söze şöyle başlamak gerekiyor: “Buraya gelmeden önce Rovinj’in ne kadar güzel olabileceğini hayal etmek zor”. Hırvatistan’ın kuzeybatısında bulunan İstria yarımadası güzel kasabaları ile tanınsa da Rovinj’in yeri tüm gezginlerde ayrı! Bugüne kadar birçok seyahat dergisi tarafından “en güzel sahil kenti” seçilen bu destinasyon gerçek anlamda yaşayan bir kartpostal gibi. Adriyatik Denizi’ne hakim bir tepenin üzerine kurulan Rovinj sıra sıra dizilen teknelerle dolu limanı, renkli kafeleri, Barok kilisesiyle uzun zamandır özellikle sanatçıların radarında.
Chablis, Fransa
Dünyanın en prestijli kırmızı ve beyaz şaraplarının üretildiği Burgonya bölgesinde yer alan Chablis en iyi Fransız beyaz şaraplarının çıkış noktası. Sereine Nehri kıyısında kurulan ve Ortaçağ mimarisini koruyan bu masalsı kasaba Premier Cru ve Grand Cru şarapları ile muazzam bir karaktere sahip. “Bourgogne’un Altın Kapısı” Chablis’yi yürüyerek kolaylıkla keşfedebilir ve kendinizi şarap evlerinin şık atmosferinde tadım yaparken bulabilirsiniz.
Lofoten Adaları, Norveç
Google’a Lofoten Adaları yazdığınızda göreceğiniz başlıklardan buranın ne kadar nadide ve özel olduğunu anlayabilirsiniz. Kuzey kutup dairesinde konumlanan, birbirine suyun altından ve üstünden köprülerle bağlanan adalar kısaca “Kuzey Rüyası” olarak da betimlenebilir. Kayalık manzaraları, kırmızı balıkçı evleri, dalga görüntüleri ve martı sesleriyle tüm gerginliğinizi bir anda ortadan kaldırıyor. Mayıs sonu – Temmuz ortası döneminde ise neredeyse batmayan güneş sayesinde sonsuz bir enerjiyle dolacağınıza şüphe yok!
Cortona, İtalya
İtalya’da Toskana Bölgesi’nin doğal güzelliklerini, masal kasabalarını, kıvrımlı yollarında sizi bekleyen manzaralarını betimlemekte kelimeler bize göre yetersiz kalıyor. İtalya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Cortona, İtalyanlar arasında “Truva’nın annesi, Roma’nın büyükannesi” olarak bahsediliyor. Eşsiz manzaralara sahip bir tepede kurulan kasabada Ortaçağ mimarisinin izlerini taşıyan yapılar, daracık sokaklar film sahnesi gibi. Cortona’ya gitmeden önce 2003 yılında çekilen “Under The Tuscan Sun” filmini seyretmenizi öneririz.
Kazimierz Dolny, Polonya
Bu kasabayı listeye almamızın sebebi sadece Polonya’nın en eski kasabalarından biri olması değil, aynı zamanda en büyüleyici noktalarından biri olması. Varşova’ya 140 km uzaklıktaki Kazimierz Dolny, Vistula Nehri kıyısında kurulmuş. Altın Çağ’da kraliyet şehri olarak mimari açıdan da oldukça zengin izler barındıran kasaba sahip olduğu doğa ile birlikte bir tablo gibi görünüyor.
Cadaqués, İspanya
Vahşi kıyı anlamına gelen Costa Brava’da, Cap de Creus yarımadasındaki kayalıklarının arasına saklanan bir mücevher olan Cadaqués kasabası Küba’ya göçüp geri dönen kasaba sakinlerinin yaptırdığı süslü evlerle dikkat çekiyor. Özellikle 20. yüzyılda Man Ray, Marcel Duchamp, García Lorca, Pablo Picasso ve Salvador Dalí gibi sanatçıların ilham yeri olan bu küçük balıkçı kasabası her ne kadar Katalanlığı ile övünse de Fransa sınırına 30 km uzaklıkta yer almasının verdiği etkiyle Fransız kültüründen de dokular taşıyor.
Procida Adası, İtalya
İtalya’nın mütevazi ve küçük bölgesi Campania’nın 3 başrol oyuncusu Napoli, Procida Adası ve Ischia Adası. Napoli’den söz açıldığında aklınıza Amalfi kıyılarının dünyaca ünlü kasabaları gelse de biz size huzur ve dinginlik adası Procida’dan bahsetmek istiyoruz. Procida Adası’nı gördükten sonra, bu zamana kadar “gizli cennet” olarak tasvir edilen birçok yerin pek de “gizli” olmadığına karar verebilirsiniz. Napoli’den 45 dakikalık bir deniz yolculuğuyla ulaşacağınız Procida pastel tonlarda boyanan renkli evleri, küçük kumsalları ve özgün yaşantısıyla şehirden kaçışın en cazip hali!
Semur-en-Auxois, Fransa
Yaklaşık 5000 kişilik nüfusu ve Ortaçağ mimarisini bir araya getirdiğinizde “geçmişe yolculuk” yaşadığınızı düşüneceğiniz kasaba işte burası. Burgonya’nın tarih, doğa ve kültürle ödüllendirilen kasabalarından biri olan Semur-en-Auxois, bölgenin diğer ünlenen kasabaları arasında arka sıralarda yer alsa da “tam da bu yüzden” bu kadar güzel ve tenha. Dar sokaklarında dolaşırken her köşeden bir tarihi güzellik çıkabilir.
Milos, Yunanistan
“Diğerlerine benzemeyen Yunan Adası” Milos bugüne kadar Mykonos, Santorini, Rodos, Symi, Sakız kadar duyulmuş olmasa da mutlaka ziyaret etmeniz gereken Yunan Adaları listesinde bulunuyor. Volkanik lavların denizle buluşmasıyla ortaya çıkan Milos, Kiklad takımadalarına bağlı. Popüler Yunan Adaları’ndaki kalabalıktan uzakta, gerçek Yunan adası güzelliğini ve özgünlüğünü yaşamak için Milos’un köylerini ve koylarını gezmek için şimdiden hazırlanın!
BONUS: Zhovkva, Ukrayna
Ukrayna’nın gizli hazinesi Zhovkva, Polonya Kralı Jan Sobieski III’ün eski ikametgâhı olarak küçük bir Rönesans ihtişamı sergiliyor. Tarihteki her hükümdarlık değişimiyle adı da değişen kasabada geçmiş her dönemin izlerini mimarisinde görmek mümkün. Polonya askeri komutanı Stanislaw Zolkiewski tarafından 1594 yılında “özel şehir” statüsünde kurulan Zhovkva, “mükemmel şehir” yaratma projesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Ukrayna’nın hatta Avrupa tarihinin izlerini taşıyan kasabanın meydanı, sokakları, kilisesi ve kalesi açık hava müzesinden farksız.
Detaylı program bilgisi ve rezervasyon için:
travel@julesverne.com.tr
0212 266 6363 – 132