Dünyada keşfedecek yüzlerce rota, tarihi şehir, “inanılmaz” dedirten doğal güzellik olduğu bir gerçek!  2018’de bize yeni heyecanlar verecek, farklı ve yepyeni deneyimler yaşatacak destinasyonlara yönelmek istedik. Lonely Planet, Indagare Travel, Travel + Leisure gibi dünyanın en prestijli seyahat platformlarının yaptığı araştırmalar doğrultusunda Porto Riko’dan Fas’a; Finlandiya’dan Yeni Zelanda’ya 2018’de içimizde seyahat etme arzusu uyandıran destinasyonları sizler için derledik.

Yeni Zelanda 

Ulaşması 30 saati bulan aktarmalı uçuşlarla da olsa erişilmesi güç olan bir adalar ülkesine gitmek için birçok motivasyonunuz var! Özellikle doğa tutkunları için hayatlarında gerçekleştirmek istedikleri bir hayal olan Yeni Zelanda hakkında ilk kurulacak cümle “doğanın tüm nimetlerinin toplandığı mucize ülke” olacaktır. Kuzey Adası ve Güney Adası olmak üzere iki ana adadan oluşan Yeni Zelanda dünyanın dört bir yanını ayrı ayrı gezerek görebileceğiniz tüm doğa oluşumlarını barındıran muazzam bir coğrafyaya sahip. Fiyordlardan göllere, karla kaplı dağlardan gayzerlere; buzullardan doğal parklara kadar uzanan bir tabiat cenneti… Hatta tabiat bu topraklarda öyle kıymetli ki hukuki statü verilen ve “canlı varlık” olarak tanınan bir ırmakları bile var. – Yeni Zelanda’nın yerli halkı Maoriler tarafından kutsal sayılan ve ülkenin en uzun üçüncü ırmağı olan Whanganui bu hakkı kazanmış. Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serilerini izlediyseniz az çok nasıl bir doğayla karşılaşacağınızı anlamışsınızdır…

Yapmadan Dönmeyin! 

• Yeni Zelanda’nın jeotermal gücünü keşfedin! Rotorua şehri çevresinde yer alan gayzerler, çamur havuzları ve volkanik kraterler muhteşem doğa görüntüleri de sunuyor. Pasifik Ateş Çemberi içerisinde yer alan Yeni Zelanda’nın tabiat mucizelerini keşfedin.
• Deniz yaşamının zenginliğini görmek için ülkenin kıyı kenti Kaikoura’ya yolculuğa çıkın! İspermeçet balinası, gölgeli yunus ve kürklü fok balığı türlerini göreceksiniz.
• Yeni Zelanda’nın en meşhur buzulları Franz Josef veya Fox Glacier için Batı kıyılarına gitmelisiniz. Seçtiğiniz buzula helikopterle gideceğinizi ve rehber eşliğinde bu muhteşem manzaralar arasında dolaşacaksınız.

Ruanda

Ruanda’ya seyahat etmenin başlıca nedeni aslında geniş goril popülasyonuna ev sahipliği yapan Volcanoes National Park. Bu park aynı zamanda nesli tükenmekte olan altın maymunların da yaşam alanı. Bu özel deneyimi yaşayabileceğiniz en güzel adres ise Volcanoes National Park içerisinde konumlanan Bisate Lodge. Ruanda’nın ilk beş yıldızlı oteli Bisate Lodge geçtiğimiz Haziran ayında açıldı. “Glamorous” (gösterişli) ve “camping” (kamp yapma) kelimelerinden oluşan glamping konseptinde tasarlanan Bisate Lodge doğanın içinde lüksten ödün vermiyor.

Yapmadan Dönmeyin!

• Ruanda’da gorilleri seyretme deneyimi yaşayabileceğiniz en iyi lokasyon Volcanoes National Park! Bir gorille yüz yüze gelme şansını kaçırmayın.
• Afrika’da safari destinasyonları arasında bilinirliliği az olsa da aslında Ruanda’da yer alan Akagera National Park’ta Büyük Beşli’yi (Afrika aslanı, Afrika fili, Cape bufalosu, kara gergedan ve Afrika leoparı) görebilirsiniz.

İzlanda

Son yıllarda dünyanın en çok merak edilen destinasyonlarından biri olan İzlanda’nın yükselişi hız kesmeden devam ediyor. Şehirden ve tarihten ziyade hafızalara kazınacak doğal güzelliklerin barındığı bu ada ülkesi 325.000 nüfusuyla da her köşesinde huzur barındırıyor. Bir yanda Atlas Okyanusu’nun kıyısına sarkan devasa buzulları diğer yanda yerin bin kat derininden yüzeye püsküren kaynak suları…”Buz ve Ateş Ülkesi”nin hikâyesi bu eşsiz doğal olaylarını aynı kara parçasında barındırmasında gizli. Tüm gezginlerin ve doğa fotoğrafçılarının “gezilecekler listesi”nde yerini alan İzlanda’ya hangi dönem giderseniz gidin sizi farklı bir doğal olayı bekliyor. Balina turizmi; gökkuşağı sezonu, Kuzey Işıkları… Yılın her dönemi sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.

Yapmadan Dönmeyin!

• İzlanda’da yapılacaklar listesinin başında bir kaplıcanın olması buzullar ülkesinde sizi biraz şaşırtabilir. Ülkede birçok kaplıca bulunsa da içlerinde en ünlüsü  Blue Lagoon! İzlanda’ya gelirken valizinize mayolarınızı koymayı unutmayın.
• İzlanda’nın demirbaşı Golden Circle turu. 300 km’lik bir yolculuğu kapsayan rota üzerinde Thingvellir Milli Parkı, Strokkur ve Geysir, Gullfoss Şelalesi, Kerid Krater Gölü başta olmak üzere ülkenin en etkileyici doğal güzellikleri bulunuyor.
• Ülkenin güneyine inip alışılmış altın kumlu plaj algınızı yerle bir edecek Dyrhólaey & Reynisfjara Sahillerini görmelisiniz. Birbiriyle bağlantılı bu iki sahil simsiyah kumsalları ve dev okyanus dalgalarıyla fantastik bir görüntü oluşturuyor.
• Interstellar filmini izleyenler belki afişten hatırlayacaktır. Dev bir buzul olan Svinafellsjökull Buzulu tek kelimeyle muazzam!
• Tabi Haziran’da düzenlenen Secret Solstice Müzik Festivali de müzikseverler için unutulmaz bir deneyim olabilir…

Mexico City (Meksika)

Tarihi, hızla gelişen şehir yapısı, birbiri ardına açılan iddialı butik otelleri, restoranları bir yana Mexico City’i 2018 yılı destinasyonu olarak seçmemizin bir sebebi de 2018 Dünya Tasarım Başkenti seçilmiş olması! Aztekler tarafından 1325 yılında kurulan ve imparatorluğun başkenti olan Mexico City’nin köklü bir tarihi olduğunu anlamak pek de zor değil! 1521 yılında İspanyollar tarafından işgal edilerek yerle bir edilen şehir bugün bir yanda modern dünya yatırımları bir yanda tarihin izleriyle keşfedildikçe zenginleşiyor. Endüstrinin şehir dışına taşınmasıyla hava kirliliğinin azaldığı, alınan kararlar ve uygulamalarla güvenlik sorunlarının çözüldüğü Mexico City’de bugün yenilikleri daha çok konuşuyoruz. Neşeli, canlı, güler yüzlü ve hayattan keyif almayı bilen yerlileri ile renkli bir dünyanın kapılarını aralayacağınızı bilin!

Yapmadan Dönmeyin!

• Meksika Vadisi yerleşimlerinin çoğunu bağlayan geniş bir göl ve kanal sistemi ile meşhur olan Xochimilco yapay adalar olan Chinampalar ile birlikte şehrin cazibe merkezi. “Yeni Dünya’nın Venedik’i” olarak anılan bölgenin renkli sandallarıyla kanal turuna çıkın.
• Kolomb-öncesi Kuzey Amerika’nın en ünlü kenti olarak kabul edilen ve 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren “Tanrılar Şehri” Teotihuacan antik kentini görmeden şehirden ayrılmayın.
• Şehrin “tılsımlı mahallesi”  Coyoacán Arnavut kaldırımlı sokakları, kolonyal kiliseleri, hareketli pazarlarıyla zamanı unutturan bir büyüye sahip.

Marakeş (Fas)

Türk vatandaşlarından vize talep etmeyen Fas mistik ve oryantal dokulara sahip bir keşif için her zaman renkli ve ilham verici! Fas dendiğinde ilk akla gelen tabi ki Marakeş oluyor. Bina cephelerinden kaldırımlarına, duvarlarından toprağına kadar kızıl rengiyle bir ateş topunu andıran şehrin “Kızıl Şehir” unvanını alan Marakeş, kesinlikle Kuzey Afrika’nın en egzotik şehirlerinden biri. Son yıllarda yeniden gezginlerin radarına girmesindeki asıl sebep ise bu labirenti andıran şehrin otantikliğini ve kendine has renklerini kaybetmiyor olması. Yüzyıllardır sanatçıların, yazarların ilham almak için tercih ettiği bu gizemli dünya surlar içerisinde kalan, eski şehir Medina ve modern binalardan oluşan Guéliz bölümlerinden oluşuyor.

Yapmadan Dönmeyin!

• Gerçek bir Marakeş deneyimi yaşamak için, eski şehir Medina’da, arabaların giremediği dar sokaklara gizlenen riad tipi otellerden birinde kalmalısınız. Lüks tasarımları ve büyülü avlularıyla her biri baş döndürücü!
• Her ne kadar keşmekeşi, sizi bir kolunuzdan çekip bir şeyler satmaya çalışan yerlileriyle kaotik görünse de Cema el Fna Meydanı’na gidip, kendinizi bu karmaşaya teslim edin.
• Jacques Majorelle’in evi, Yves Saint Laurent’ın gönül bağı olan ve bugün rengârenk tasarımı ve bitkilerle fantastik bir dünya sunan Majorel Bahçeleri’ni görmeden Marakeş seyahatiniz tamamlanmış sayılmaz.
• Ünlü tasarımcı Yves Saint Laurent’ın 40 senelik kariyerini sergileyen Musée Yves Saint Laurent hem bina tasarımı hem de koleksiyonuyla çok etkileyici.

Finlandiya

Başka bir dünya düzeninin varlığına bizi inandıran Finlandiya gökdelenler, hızla büyüyen şehirler, ışıltısı ve gürültüsü bol yaşam yerlerinin binlerce kilometre uzağına düşmüşçesine doğal, yalın ve çarpıcı! Ormanlar ve göllerle dolu bu ülkede kendinizi bu eşsiz coğrafyanın içerisinde kaybetmeniz olası! . Bir yarımadanın üzerine kurulan kuzeyin beyaz şehri Helsinki ile seyahatinize başlayıp mimari yapıları arasında kendinizi kaybedebilirsiniz. Şehir hayatını bir yana bırakırsak, ayı izleme turlarına katılmak, Kuzey Işıklarını seyretmek, karla kaplı orman yollarında Sibirya kurdu kızak turlarına katılmak yaşayabileceğiniz deneyimlerin önde gelenleri. Sözün özü, doğası ve kendine has yaşam kültürü ile övünen bu ülkeyi keşfetmek için çok düşünmenize gerek yok, uçak biletlerinizi alın ve programınızı yapmaya başlayın!

Yapmadan Dönmeyin!

• Finlandiya’ya gitmenin asıl amacı elbette en etkileyici doğa olaylarından birine şahitlik yapıyor olmanız! Güneş yüzeyinde meydana gelen bir doğa olayı olan Kuzey ışıkları uzay boşluğundaki yolculuğunun ardından dünyaya ulaştığında bu şahane manyetik dalgaları gökyüzüne yansıtıyor ve ortaya muhteşem görüntüler çıkıyor. Kuzey Işıkları avına çıkmak için en iyi dönem Eylül-Mart ayları!
• Karanlık geçen kışın ardından Finlandiya’da güneşin batmadığı beyaz geceler başlıyor. Mayıs-Ağustos aylarında süren ama Haziran-Temmuz aylarında 24 saat boyunca güneşin batmadığı Finlandiya’da jet ski, nehir yolculuğu, ata binme ve yürüyüş etkinliklerini dilediğiniz saatte yapabilirsiniz.

Şili

Edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdıran, yazdığı satırlarla kalbimize dokunan Pablo Neruda’nın ülkesi Şili; coğrafik konumuyla bir kurşun kalemi andırıyor. Kuzeyden güneye 4.300 km uzanan dünyanın en uzun ülkesi And Dağları ile Büyük Okyanus arasında kalmasıyla farklı birçok doğa oluşumunu görebileceğiniz kısaca “fantastik” bir ülke. Başkent Santiago ve Valparaiso’da her köşe başında göreceğiniz sokak sanatı, şarapçılık dünyasında etkin bir rol oynamasına sahne olan bağları ve şarap evleri, dünyanın en etkileyici çölü Atacama, iklim çeşitliliğinden gelen zengin mutfağı bu ülkenin parlamasına yardımcı oluyor. Şili’nin Türk vatandaşlarından vize talep etmiyor olduğunu da bir yere not edin!

Yapmadan Dönmeyin!

• Elbette başkent Santiago’yu keşfetmek ilk sırada! Latin kültürü ile Avrupa ruhunu başarılı bir şekilde kendi içinde harmanlayan bu şehir tarihi yapıları, müzeleri, yeşil alanları, 24 saat açık sokak lezzetleriyle donanmış büfeleriyle rengarenk deneyimler sunuyor.
• ‘Dünya’nın en kuru yeri’ olarak bilinen Atacama Çölü “hayatta bir kez yaşanabilecek deneyimler” listesinde yer alıyor. Çöl safarisi, çöl kayağı gibi aktivitelere katılabilirsiniz. Ayrıca, geceleri yıldızları seyretmek için dünyanın en güzel yerlerinden biri.
• Bugün bile araştırmacıların çözemediği Paskalya Adası “dünyanın en gizemli adası” olma özelliğini koruyor. Hakkında birçok teori olan adanın on bin yıl öncesine uzanan karanlık tarihi hala çözülemiyor.

San Juan (Porto Riko)

İsmini duyunca içinizden Latin tınılarının yükseldiği Karayip ülkesi Porto Riko daha adını söylediğinizde içinizi ısıtan bir enerjiyle yoğrulmuş. Karayiplerle ilgili kuracağınız hayallere ilham olan ülke hem plajlarda yayılıp keyif yapmak isteyenleri, hem gün doğumunda yağmur ormanlarını keşfetmek isteyen doğa tutkunlarını hem de dalga sörfü yapan sporcuları aynı anda tatmin edebilecek özelliklere sahip. Kuzey Amerika alışkanlıklarını Latin ve Karayip kültürleriyle harmanlayan başkent San Juan Atlas Okyanusu’nun kıyısına kurulmuş. İspanya hükümdarlığındaki kültürel ve mimari zenginliklerini keşfedeceğiniz şehir aynı zamanda göz kamaştıran plajları ve renkli gece hayatıyla gezginleri tam 12’den vuruyor.

Yapmadan Dönmeyin!

• Gökkuşağını andıran ve şehrin ikonik yapılarını andıran evleriyle ünlü Old San Juan, kolonyal mimariden Neoklasik ve Karayip Art Deco yapılarına uzanan baş döndürücü bir zenginliğe sahip. Ülkenin en değerli müzik festivalini yaratan çellist Pablo Casals’a adanan müzeyi de burada bulacaksınız.
• Şehrin tam burnunda yer alan Castillo San Felipe del Morro’ya günbatımında gitmelisiniz. Güneş ufuk çizgisinde yavaş yavaş kaybolurken tarihi kaleden seyredeceğiniz manzara size şiir yazdıracak kadar etkileyici.
• San Juan’a 1 saat uzaklıktaki El Yunque yağmur ormanlarına gitmeden lütfen bu ülkeyi terk etmeyin! “Cenneti nasıl tarif edersiniz?” sorusuna alternatif cevap olabilecek kadar etkileyici olan El Yunque “bulutların ormanı” anlamına geliyor. Ülkenin doğal ormanlık alanlarının yüzde 75’ini kaplayan ormanda birçok doğa aktivitesini yapmak mümkün.

La Paz (Bolivya)

Hem dünyanın bir ucu hem de dünyanın en yüksek başkenti! Kolay değil, 3.660 metre yükseklikte kurulan La Paz derin bir kanyonun içerisinde kurulmuş, aslına bakarsanız bu coğrafik koşullarıyla da “fantastik” bir yer. Etkileyici manzaralarıyla “güneyin İzlanda’sı” unvanını alan La Paz aynı zamanda ülkenin kültürel başkenti. Peki, La Paz’ın 2018 etkisi nereden geliyor? Tabi ki gastronomi dünyasında atılan adımlardan… Danimarkalı ünlü şef Claus Meyer’in 2013 yılında açtığı Gustu adlı restoranı ve yine Meyer’in girişimi olan Melting Pot Foundation ile yöre halkını yeme-içme sektöründe eğitmeye başlaması. Böylelikle, lokaller arasından genç ve yeni şefler heyecan veren girişimleriyle şehre yeni bir soluk getiriyor.

Yapmadan Dönmeyin!

• Şehrin ana meydanı Plaza San Francisco olsa da Plaza Murillo’yu göz ardı etmeyin. Catedral Basilica de Nuestra Señ de La Paz, Palacio de Gobierno, Palacio Legislativo gibi şehrin ünlü ve tarihi binasını burada göreceksiniz.
• 18.yüzyıldan kalma renkli binalarıyla ünlü Calle Jaen sömürge mimarisini görmek için en güzel cadde! Museo del Oro, Museo de la Guerra del Pacifico ve Casa de Murillo gibi butik müzeler de bu cadde üzerinde.
• Şehirden kısa bir taksi yolculuğu ile kolaylıkla ulaşabileceğiniz Valle de la Luna, rüzgar ve su oluşumlarının sonucunda aya benzeyen bir görünüme sahip olmuş. Dev patikalar ve sivri kaya kenarlıklarından yürürken adımlarınıza dikkat edin!

Canberra (Avustralya)

Canberra’nın Avustralya’nın başkenti olduğu gerçeği birçok okuyanı şaşırtacak olsa da evet, Sydney ve Melbourne’un gölgesinde kalan bu şehir asıl başkent! Şehrin hikâyesini araştırdığınızda Aborjinlere kadar uzandığını fark edeceğiniz Canberra doğası, şehir planlaması ve köklü tarihiyle hayal ettiğinizden daha fazlasını sunmaya hazır… Chicago’lu tasarımcılar tarafından İngiliz mimarisinden esinlenerek tasarlanan ve “yeşil şehir” teması ile kurulan Canberra iddialı müzeleri, Burley Gölü etrafındaki yerleşimiyle son derece cezbedici. Melbourne ve Sydney odaklı bir Avustralya seyahatinin artık olmazsa olmaz destinasyonunu biliyorsunuz!

Yapmadan Dönmeyin!

• Canberra’nın en güzel manzarasını görmek için gün doğumunda sıcak hava balonuyla şehir üzerinde gezintiye çıkmalısınız.
• Canberra’nın dünya çapındaki çekim merkezlerini gördüğünüze emin olun! Avustralya Ulusal Müzesi, Parlamento Binası, Avustralya Ulusal Galerisi ve Avustralya Savaşı Anıtı bu yapıların başında geliyor. Birçoğuna girişin ücretsiz olduğunun da altını çizelim.
• Avustralya’nın vahşi yaşam deneyiminden geri kalmayın! 5 yerli hayvan türü olan koala, kanguru, gagalı memeli türü platipus, ülkeye özgü devekuşu “emu” ve ayıyı anımsatan keseli hayvan “vombat”ı Tidbinbilla Nature Reserve’de görebilirsiniz.

BONUS

Matera ( İtalya)

İtalya’ya yapılan her yolculuk içerisinde biraz tarih barındırır. Güney İtalya’nın hazinesi olarak kulaktan kulağa bir efsane gibi yayılan Matera köklü bir tarih sunuyor evet ama burada başka bir tılsım gizli! Türkler için Kapadokya’yı andıran bir tarih ve doğa cenneti olan Matera 1993 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. 2019 Avrupa Kültür Başkenti seçilen şehir çalışkan bir öğrenci gibi herkesin takdirini topluyor. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Matera’nın tarihi Yontma Taş Devri’ne uzanıyor.

Detaylı bilgi ve rezervasyon için bizi arayabilirsiniz…
travel@julesverne.com.tr
0212 266 6363 – 118